EĞİTİM-İŞ: BU KARANLIĞA TESLİM OLMAYACAĞIZ
Eğitim-İş Denizli Şube Başkanları İlker Zengin ve Gökhan Okulu, üniversitelerin bilimsel ve akademik özgürlükten uzaklaştığını belirterek, YÖK’ün kaldırılması ve özerk üniversite talebini yineledi. Üniversitelerin ticarileşmesine ve liyakatsiz atamalara tepki gösterildi.

Eğitim-İş Denizli 1 No’lu Şube Başkanı İlker Zengin ve 2 No’lu Şube Başkanı Gökhan Okulu, üniversitelerin tarihinin en ağır baskı altında olduğunu belirtti. Yaptıkları ortak açıklamada, yükseköğretimin bilimsel liyakat, akademik özgürlük ve düşünce özgürlüğü yerine yandaşlık ve itaatle şekillendirildiğini ifade ettiler. Üniversitelerin apartman dairelerine sıkıştırıldığını, akademik kadroların siyasi yakınlığa göre belirlendiğini savunan başkanlar, gençlerin nitelikli eğitim hakkından, akademisyenlerin ise özgür bilim üretme ortamından mahrum bırakıldığını vurguladı. Açıklamada, “Bu karanlığa teslim olmayacağız!” denildi.
RAKAMLARLA ÜNİVERSİTELERİN DURUMU
2024-2025 verilerine göre, Türkiye’de 129’u devlet, 79’u vakıf olmak üzere 208 üniversitede 185 binden fazla akademik personel ve 6.8 milyon öğrenci bulunuyor. Ancak, bilimsel yayın yapmamış isimlerin rektör olarak atandığı, ilerici akademisyenlerin ise soruşturma, baskı ve sürgünlerle susturulmaya çalışıldığı belirtildi. Vakıf üniversitelerinin ticarethane mantığıyla işletildiği, reklam bütçelerinin AR-GE harcamalarını geçtiği ifade edildi. 2015-2023 yılları arasında 2 milyondan fazla gencin ekonomik nedenlerle üniversite eğitimini yarıda bıraktığı, mezunların ise işsizlik ve düşük ücretlerle karşılaştığı kaydedildi.
YÖK’ÜN 44 YILLIK ENGELİ
Açıklamada, 12 Eylül darbesinin ürünü olan Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) üniversitelerin özerkliğini boğduğu belirtildi. Avrupa Üniversiteler Birliği’nin 2024 raporuna göre, Türkiye’nin akademik özerklik açısından 35 ülke arasında son sırada yer aldığı vurgulandı. Rektör atamalarının Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından yapıldığı, 56 üniversiteye anayasaya aykırı rektör atandığı ifade edildi. YÖK üyesi ve rektör atamalarında tam yetki hedefleyen yeni yasa teklifinin de üniversite özerkliğine zarar vereceği belirtildi.
BÜTÇE VE EĞİTİM NİTELİĞİ SORUNLARI
2025’te devlet üniversitelerine ayrılan bütçenin 487 milyar TL, Diyanet İşleri Başkanlığı’na ise 130 milyar TL olduğu belirtilerek, üniversitelerin teknik donanım, kütüphane, laboratuvar ve yurt gibi temel ihtiyaçlardan yoksun olduğu ifade edildi. 2016’da URAP sıralamasında ilk 1000’de 18 Türk üniversitesi yer alırken, 2023’te bu sayının 9’a düştüğü, Türkiye’nin bilimsel yayın kalitesinde birçok Orta Doğu ülkesinin gerisinde kaldığı kaydedildi. Üniversitelerin liseden farksız hale geldiği, birkaç yıl içinde Avrupa ülkelerinin Türk diplomalarına denklik vermeme riski taşıdığı vurgulandı.
ÖĞRENCİ VE İDARİ PERSONELİN HAKLARI
Öğrencilerin demokratik hak arama girişimlerinin baskı ve şiddetle engellendiği, disiplin soruşturmalarıyla cezalandırıldığı, bazı öğrencilerin haksız yere tutuklandığı belirtildi. Üniversite kampüslerine polisin girmesine izin veren rektörlerin, öğrencilerin eğitim hakkını elinden aldığı ifade edildi. İdari ve teknik personelin ise görmezden gelindiği, görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarının düzenli yapılmadığı, çalışma koşullarının yetersiz olduğu ve döner sermaye paylarının adil dağıtılmadığı kaydedildi. Teknik hizmetler sınıfındaki mühendis, mimar ve şehir plancılarının ek göstergelerinin 4800-6400 aralığında olması gerektiği vurgulandı.
ÖZERKLİK VE MÜCADELE ÇAĞRISI
Üniversitelerin özerk, demokratik ve özgür bir yapıya kavuşması gerektiği belirtilerek, YÖK’ün kaldırılması ve üniversitelerin üniversite bileşenlerinin iradesiyle yönetilmesi talep edildi. Akademik ve idari personelin maaş ve çalışma koşullarının liyakate dayalı olarak düzenlenmesi gerektiği ifade edildi. Eğitim-İş, üniversitelerin özgürlük mücadelesine destek vereceğini ve hukuksuz işlemleri yargıya taşıyacağını duyurdu. Açıklamada, “Üniversitelerimizi kurtarmak için hep birlikte mücadeleye devam edeceğiz!” denildi.