ENGELLİ VE ENGELLİ AİLELERİNİN SORUNLARI KONUŞULDU

Denizli’de işitme engelli, otistik engelli ve ağır engelli bireylerin ailelerine yönelik danışmanlık hizmeti veren Aile Danışmanı, Sosyal Hizmet Uzmanı ve Sosyolog Ümmü Çelik, engellilerin sorunlarına yönelik açıklamalarda bulundu.

Denizli’de 10 yıldır işitme engellilere yönelik eğitim; işitme engelli, otistik engelli ve ağır engelli bireylerin ailelerine yönelik de aile danışmanlığı hizmeti veren Aile Danışmanı, Sosyal Hizmet Uzmanı ve Sosyolog Ümmü Çelik, engellilerin sorunlarına değindi. ilk olarak İşitme engellilerin sorunlarına değinen Çelik; “İşitme engellide mağdurun, desteğe ihtiyacı olan kişinin engellinin kendisi olduğunu görüyoruz. Fakat ailenin tamamı işitme engelli ise başka bir boyutta ihtiyaç doğuyor. Çocuk işitme engelli, anne baba sağlıklı ise burada da işitme engelli ile ailedeki diğer kişiler arasında ayrışma oluyor, engelli birey mağdur oluyor. Anne baba işitme engelli, çocuk sağlıklı ise yine orada bir kopuş oluyor. Bu kez anne-baba çocukla irtibat kuramıyorlar. Bebekken çocuğun ağlamasını duyamıyorlar, uyandığını fark edemiyorlar. Bu nedenle okul çağına gelene kadar çocukla babaanne, anneanne, teyze, hala, dede gibi bir başka aile bireyi ilgileniyor. Evde bakma imkanı yoksa, çocuk bakıcı durumundaki akrabasının evine gittiğinden anne babanın sevgisinden mahrum kalıyor. Bu en son isteyeceğimiz şeylerden birisi. Çocuk duygusal yoksunluk yaşıyor. Anne tabii ki yanına gidip geliyor, seviyor ama yanında olması ile aynı şey değil. Çocuğu kontrol edebilecek sağlıklı bir bireye ihtiyaç var. Her şekilde bir mağduriyet yaşanıyor” dedi.

ENGELLİ VE ENGELLİ AİLELERİNİN SORUNLARI KONUŞULDU

AİLELERİN PROBLEMLERİ GÜNDEME GELDİ

Zihinsel engelli ya da ağır engelli çocuğa sahip olan ailede yaşanan sorunlara dair de konuşan Çelik; “ Mağdur maalesef bakıcı konumundaki aile bireyi oluyor. Bu da anne, baba veya anne baba yoksa diğer aile büyükleri dede, nine oluyor. Onlara aile danışmanlığı hizmeti veriyorum. Çocukla nasıl irtibatta kalabileceği, nasıl sağlıklı iletişim kuracağı, bakım yaparken kendini nasıl diri tutacağı konusunda yardımcı oluyorum. Kendilerini güçlendirmeleri ve bu durumdan mümkün olduğunca az olumsuz etkilenmeleri adına çalışmalar yapıyorum” diye konuştu.

EN ÇOK ÜZEN KONU YALNIZLIK

Engellilerin en çok üzüldükleri noktanın yalnızlık olduğunu söyleyen Çelik; “ Diğer aile fertleriyle yeterli etkileşimde bulunamıyorlar. Akrabalardan soyutlanabilme durumları var. Ailenin diğer bireyleriyle kısıtlı zaman geçiriyor. Ayrıca bakıcı kendisine özel zaman ayıramıyor. Lavabo, banyo gibi ihtiyaçlarını bile apar topar yapıyorlar. Yükünü hafifletmek adına diğer aile bireylerinin; haftada 2 gün, birer saat engelli bireyin bakımını üstlenmesi, ihtiyacını karşılaması gerekiyor. Birinci derece akraba diğer aile fertlerinin varlığına ihtiyaç var. Sadece tek başına yürümek bile ona iyi geliyor. Bakan kişinin dinlenmeye, ilgilenilmeye ihtiyacı var. Örneğin faturası ödenebilir, alışverişi yapılabilir. Ya onun yerine bunları yapmak ya da kendi işini görüp gelmesi için ona zaman temin etmek yani engellinin bakımını bir süreliğine üstlenmek gerekiyor. Anlaşılmadığını düşünmesi içten içe kırılmalarına sebep oluyor. Küsüp içlerine kapanıyorlar. Engelli ailenin evdeki sağlıklı bireyleri ile ilgili farkındalığının oluşması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

ENGELLİ VE ENGELLİ AİLELERİNİN SORUNLARI KONUŞULDU

ENGELLİ AİLEDE SAĞLIKLI BİREY OLMAK

Engelli birey olan evlerde sağlıklı çocuğun erken büyümek zorunda kaldığını belirten Çelik; “Kendi başına olgunlaşıyor zorunda. Maalesef o da mağdur oluyor. Ağabey engelliyse küçük kardeş kendi başına büyümeye çalışırmış gibi oluyor. Onun da engelli çocuk kadar ihtiyacı var. Duygusal gelişiminin aşamalarını sağlıklı bir şekilde tamamlaması gerekiyor. İhtiyaçlarını tam alamadan 1-2-3-4 yaşındaki aşamaları tek başına aşmak zorunda kalıyor. Bu nedenle ya hırçın ve agresif bir kişilik olarak karşımıza çıkıyor, ya da sessiz fedakar bir birey oluyor. Kendine fedakar bir kimlik oluşturuyor. Öğrenci koçluğu, duygusal yoksunluğu yaşayan çocukların agresifliğini düzeltmek. Aile ile de çocukla ayrı çalışıyoruz. Anne-baba ve çocuk arasında dengeyi sağlamaya çalışıyoruz” şeklinde konuştu.

ENGELLİ VE ENGELLİ AİLELERİNİN SORUNLARI KONUŞULDU

İŞİTME ENGELLİLER İÇİN ÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK

İşitme engelli eğer doğuştan işitme engelli ise ses bilgisi olmadığı ve okuduğunu anlamlandıramadığı için tek başına ders çalışmasının veya üniversiteye hazırlanmasının mümkün olmadığını kaydeden Çelik, “İşitme engellilerin kavram karşılığı şeması oluşmuyor. Okuyamıyor, okuduğunu anlamlandıramıyor, ancak işaret dili ile öğrenebilirler. Bu nedenle işitme engelli öğrencilere derslerini işaret dili ile aktarıyorum. Ayrıca sınav kaygılarını aşağı çekmeye yönelik çalışmalar yapıyorum. Hem akademik destek oluyorum hem de günlük yaşam becerilerini geliştirmeye çalışıyorum. Tabii ki onlar da önemli ama akademik olarak ilerlemek isteyenler de var. Onlar da beyaz yakalı olmak istiyorlar. Çocuklar yapabilirliğine göre yönlendirilebilir. Eskişehir’de işitme engelliler için bir meslek yüksekokulu var. Daha başka üniversite bölümleri de açılabilir. Hayat yolculuklarında, yol haritalarında; yönelimlerine, becerilerine göre yönlendirilebilirler” şeklinde konuştu.