DEDE’DEN ENFLASYON TEPKİSİ

Eğitim Sen Denizli Şube Başkanı Mehmet Dede, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamları ile halkın enflasyonu arasında uçurum olduğunu söyledi.

TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarını değerlendiren Dede, “Milyonlarca kamu emekçisinin, emeklisinin, işçinin merakla beklediği enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK tarafından bugün açıkladığı resmi enflasyon rakamlarına göre Aralık ayı enflasyonu (TÜFE) bir önceki aya göre   %0.40 düşmüş,   2018 yılı enflasyonu ise % 20.30 olmuştur.   Yıllık enflasyon çeşitli mal ve hizmetlerde % 28.80, gıda ve alkolsüz içecekler %25.11 ve konutta  %23.73  arttı. enflasyonu yıllık ortalamanın üzerinde artış göstermiştir.Temmuz- Aralık dönemini kapsayan 6 aylık enflasyon ise %10,20 olmuştur. Buna göre söz konusu dönemde malum yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında sergilenen danışıklı dövüş ile maaşlarında %3,5 artış yapılan kamu emekçileri ve emeklilerine %6,7 oranında enflasyon farkı yansıtılacaktır.  Kamu emekçilerinin ve emeklilerinin 2019 Ocak maaşlarına bu oran yansıtıldıktan sonra  %4 oranında ‘toplu sözleşme’ artışı ilave edilecektir.Her şeyden önce bugün açıklanan veriler; KESK olarak en başından beri dikkat çektiğimiz üzere, enflasyonu düşürmekle değil,  kamu emekçilerinin, emeklilerin alacağı enflasyon farkını  işçilerin toplu iş sözleşmesi artışlarını düşük tutmak için  “topyekûn mücadele” edenlerin çabasının sonuç verdiğini göstermektedir.  Ancak bu sonuç  ülkede sokağa çıkan, alış veriş yapan, faizden ranttan beslenmeyip ücreti ile alın teri ile yaşam mücadelesi veren halkın %99’u için bir karşılığı olmayan,  buza yazılmış rakamlardan ibarettir” dedi.

“UÇURUM VAR”

TÜİK’in açıkladığı enflasyon ile halkın enflasyonu arasında uçurum olduğunu belirten Dede,” enflasyon Çünkü söz konusu resmi enflasyon rakamları, peş peşe gelen zamların,  mutfakta, çarşıda, pazarda büyüyen yangının sadece bir kısmını yansıtmaktadır. Masa başında, Ali Cengiz oyunları ile  belirlenen bu rakamların her geçen gün yoksullaşan milyonlarca emekçi ailesinin yaşadığı ve giderek derinleşen geçim krizini açıklamak için yeterli olmadığı ortadadır.Dolayısıyla TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon ile halkın yaşadığı gerçek enflasyon arasındaki uçurum ekonomi verilerine takla attırılarak,  “bakınız burası çok önemli” tiratları atılarak kapatılamayacak kadar büyümüştür. İğneden ipliğe tüm temel tüketim maddelerine, temel girdiler olan elektrik ve doğalgaza ardı ardına yapılan zamlarla yaşanan gerçek enflasyonun %50’leri aştığı koşullarda, “Enflasyonla Topyekun Mücadele” adı altında enflasyon sepetindeki 407 maddeden sadece 56’sını kapsayan ‘İndirim Kampanyasının’, kuru soğan üreticilerinin depolarına yapılan baskınların, marketlerdeki zabıta denetimlerinin enflasyonu düşürdüğüne inanmak için ya Mart ayında yapılan görev değişikliği ile TÜİK Müdür Yardımcılığı koltuğuna oturan bir ‘bürokrat’  ya onu bu göreve getiren bir hükümet yetkilisi ya da  ‘işçi, memur ve emekliye enflasyon zammı müjdesi’ manşetleri atan iktidarın denetimindeki medyada patron olmak gerekmektedir.Öte yandan hükümet  emekçilere kaşıkla verdiği enflasyon farkını ve maaş zammını  adaletsiz gelir vergisi tarifesi üzerinden kepçeyle geri almaktadır. 31 Aralık 2018 tarihinde açıklanan Gelir Vergisi tarifesi  çalışanların dilim dilim soyulmasına devam  edileceğini ispatlamaktadır” diye konuştu. 

“SÖZLEŞME YENİLENMELİ”

Kamu emekçilerinin toplu sözleşmelerinin yenilenmesi gerektiğini kaydeden Dede, şunları söyledi: “Maaşları her yıl hedeflenen Tüketici Enflasyonuna (TÜFE)  göre artırılan kamu emekçilerinin maaşlarından kaynakta peşin gelir vergisi kesilirken ise Üretici Enflasyonu (ÜFE)  dikkate alınmaktadır. Üstelik 2019 yılı vergi dilimi artışı %23.73 olarak açıklanan Yeniden Değerleme Oranına  göre (Ekim 2018 – Ekim 2017  arası dönemi kapsayan 12 aylık ortalama ÜFE oranı) artırılması gerekirken 14,800 TL olan birinci vergi dilimi %21 oranında arttırılarak 18,000 TL’ye, ikinci vergi dilimi 34,000 TL’den %17 arttırılarak 40,000 TL’ye yükseltilmiştir.Bu verilere göre  başta gelir vergisi matrahından nerdeyse hiçbir indirim yapılmayan 399 sayılı KHK’ya tabi olarak çalışan sözleşmeli personel olmak üzere kamu emekçilerinin çok büyük bir bölümü yılın dördüncü, beşinci ayından itibaren%20’lik ikinci vergi dilimine girecektir. Önemli bir bölümü de sekizinci aydan itibaren yüzde 27’lik üçüncü vergi dilimine girecektir. Dolayısıyla enflasyon farkı ve maaş zammı daha cebine girmeden vergiye gidecektir.

 

Bu vesile ile kamu emekçilerinin çalışma ve yaşam koşullarının dayanılmaz hale geldiği, emekçilerin ek iş yapmak zorunda bırakıldığı, kredi ve borç batağına saplandığı koşullarda, iktidarın ekonomik krizden etkilenen yüzde 99 yerine, yüzde 1’i oluşturanların talepleri doğrultusunda hareket etmesinin kabul edilemez olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz.Yıllardır yaşadığımız kayıplarımızın giderilmesi için: 2017 yılında yandaş konfederasyon yönetimi ile hükümet arasında varılan mutabakata göre kamu emekçilerinin ve emeklilerinin maaşlarında  2019 yılının ilk altı aylık dönemi için  %4 ikinci altı aylık dönemi için  %5 artış yapılması kararlaştırılmıştır. Oysa Eylül ayında açıklanan Yeni Ekonomi Programı’na göre 2019 yılı enflasyon hedefinin %15.9 olduğu açıklanmıştır. Dolayısıyla 5 milyon kamu emekçisinin ve emeklisinin gerçekleşen enflasyonla daha fazla ezilmesine son verilmesi için  hükmünü çoktan yitiren söz konusu  toplu sözleşme derhal yenilenmelidir.Maaşlarımızda hedeflenen enflasyon oranında değil, yaşanan gerçek enflasyon oranında, satın alma gücümüzdeki azalma ve ekonomik büyüme oranları dikkate alınarak artış yapılmalıdır.Elektrik, doğalgaz, su, akaryakıt, ekmek, toplu taşıma gibi temel ihtiyaçlara yapılan zamlar tamamen geri alınmalı, temel tüketim ürünlerine hiçbir şekilde zam yapılmamalıdır.Tüm yükü emekçilerin sırtına yıkan vergi adaletsizliğine ve vergi dilimi soygununa son verilmelidir.Kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam tipine ve esnek çalışma, performans gibi güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmelidir.Kariyer ve liyakati yok edip torpilin kapısını sonuna kadar açan mülakat, sözlü sınav ve güvenlik araştırması-arşiv kaydına son verilmeli, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmalıdır.Tüm kamu emekçilerini kapsayan, adil bir ek gösterge sistemi hayata geçirilmelidir.

KESK olarak ekonomide yaşanan krizde hiçbir sorumluluk ya da payımız olmadığı halde, krizin faturasının ısrarla bizlere ödetilmek istenmesine karşı tüm kamu emekçilerini bu ortak talepler etrafında birlikte mücadeleye davet ediyoruz.”

MESUT GÜLER