YAHUDİLİK VE SİYONİZM
Yahudiler, Babil'de sürgün (M.Ö. 609-538),Pers İmparatorluğunda bir eyalet (M.Ö. 550-330), Büyük İskender İmparatorluğunda bir eyalet (M.Ö. 336-323), Roma İmparatorluğunda bir eyalet (M.Ö. 27-M.S. 3) olarak yaşamlarını sürdürürken Roma İmparatorluğuna başkaldırdılar ( Büyük Yahudi İsyanı). Yenildiler (M.S. 66-73) ve tümü Roma İmparatorluğunun Avrupa'da yer alan değişik yörelerine dağıldılar.
Siyonizm, Yahudi halkının kendine bağımsız vaat edilmiş topraklarda kendine devlet kurma hedefidir. Yahudiliğe bir dini inanç sistemi olarak bakmak gereklidir. Tüm Yahudilerin siyonizme bakış açısı aynı değildir. Siyonizmin kökünde 19. yüzyıl Avrupa'sında modern emperyalizmle birlikte canlanan anti-semitizm hareketi yatar. Anti-semitizm, Yahudilere karşı duyulan düşmanlık, ön yargı, ayrımcılık ve ırkçılıktır. Tarih incelenirse, 1096 Birinci Haçlı Seferleri, İspanya Engizisyonu, 1290 yılında İngiltere’den kovulma, 1492 İspanya'dan kovulma, 1497 Portekiz’den kovulma, Nazi Almanya’sında Holokost (Yahudi soykırımı) buna örnek olarak görülür. Buna sebep olarak dini, siyasi ve ekonomik, milliyetçi, ırkçı yaklaşımlar olarak bakılır.
Siyonist öğreti iki eserle dile getirilmiştir.
1) Leo Pisker (Polonya 1821- Odessa 1891): Kendi Kendini Özgürleştirmek (1882) adlı eserinde Rusya'da yaşayan Yahudi düşmanlığını dile getirdi. 1884 yılında Odesa’da Sion Aşıkları adı altında dernek kuruldu. Bu dernek Filistin ve Suriye topraklarında birkaç koloni kurdu. Filistin’de el sanatları ve tarımla ilgili dernekler kurulmasının öncülüğünü yaptı.
2) Theodore Herzi (1860-1904) : Macar vatandaşı, Yahudi gazeteci. Yahudi Devleti (1896) isimli eseri yazdı. Modern siyasal siyonizmin kurucusu olarak anılır.
İSRAİL DEVLETİNİN KURULUŞU
Dünya Siyonist Kongresi 1897 yılında yapıldı. İsrail'de bir yuva kurma isteği dile getirdi. Tevrat’a göre Kenan Bölgeleri ya da Eretz İsarail (İsrail Toprakları) tanrı tarafından İsrail Oğullarına söz verilmiştir. İsrail Devleti, Filistin’i biri Yahudi, diğeri Arap olmak üzere iki devlete bölen 29 Kasım 1947 tarihli Birleşmiş Milletler kararına dayanır. Bunu İngilizler'in bir ürünü olarak görmemek gerekir. İngilizlerin amacı Yahudi ve Arapları birbirine düşürerek Mandası altında sömürüsünü sürdürmektir. (1946 yılında toplam nüfus 1 milyon 973 bin olup, Yahudi’ler 608 bin kişiydi.) İsrail’in kuruluşundan sonra yapılan 23 kongrede Siyonistlerin görevi İsrail Devletinin varlığını sürdürmek. Dünya Yahudilerinin tümünü ana yurt olarak İsrail’e dönmesini sağlamak olarak belirlenmiştir.
OSMANLILAR VE YAHUDİLER
Osman Bey’in oğlu Orhan Bey Bursa’yı fethettiği zaman sanayi ve ticaret alanında başarılı olduğuna inandığı Yahudiler ile Osmanlılar arasında ilişkiler başlamış oldu. Bursa'da bunlara özel bir mahalle bile verildi. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul kuşatması sırasında Yahudilerle iş birliği (Galada Yahudileri) sağlanırsa, din ve vicdan özgürlüğü tanınacağını, sinagogların onarılacağı beyan etti. Bu söz daha sonraki padişahların fermanları ile yinelenmiştir. 2. Beyazıt döneminde 1492'de Elhamra Kararnamesi ile kovulan İspanyol Yahudilerine (Sefaret Yahudileri) sahip çıkıldı. Kemal Reis görevlendirildi, İspanya'dan aldığı Müslümanları kuzey Afrika’ya, Yahudileri; Safed, Selanik, İstanbul ve bazı Rumeli şehirlerine yerleştirdi. Yavuz Sultan Selim, Mısır seferinden dönüşte Yahudilerin İstanbul’da sarraflık yapmalarına izin verdi. Saray hekim başı olarak Yahudi Jozef Hamom’u atadı.
TİCARET VE DİPLOMASİDE GÜÇ SAHİBİ OLDULAR
Budin kuşatması sırasında Yahudilerin iyi niyetli davranışları sonrası Macar Yahudileri de Osmanlı’ya entegre oldu. Osmanlının yükselme devrinde kalifiye eleman ihtiyacını Yahudiler karşıladı. Sinagog sayısı 44, Yahudi nüfusu 30 bini aşınca İstanbul Avrupa’nın en büyük Yahudi şehri oldu. Yahudiler, yükselme devri sonuna kadar ticarette, diplomaside güç sahibi olarak belli bir zenginlik içindeydiler.
Dona Gracia Mendes (1510-1569), Osmanlı tarihinde önemli rol oynamış zengin bir Yahudi kadındır. Kökeni Portekizli banker bir aileye dayanır. 1553 yılında İstanbul’a gelip yerleşmiştir. Yahudi mücadelesinde önemli bir yeri olan yeğeni diplomat Yasef Nassi’yi İstanbul’a getirmiştir. Yasef Nassi'nin hareket tarzı Theodore Herzi'yi andırır. Tiberias, Naksos, Kıbrıs gibi yerleri Yahudi yerleşim yeri olarak düşünmüş, Tiberas’a tüm Yahudileri yerleştirmek için çağrı yapmıştır. İlk siyasal siyonist olarak bakılır. 1579 yılında ölmüştür.
2. Abdülhamit-Theodore Herzi görüşmeleri
İki kez yüz yüze, birçok kez dolaylı olarak görüştüler. Yüz yüze görüşmeler 1901 ve 1902 yılında yapılmıştır. Herzi, Osmanlı'nın dış borçlarını ödeme koşulu ile Filistin'de yer istedi. 2.Abdülhamit kesin bir cevap vermedi, şartlar ileri sürdü. Bazı kolonilerin kuruluşu Abdülhamid zamanında sağlandı. Görüşmelerde Hahambaşı Moşe Levi'nin de bulunduğu bilinmektedir. Zor bir süreçte görevde bulunan 2. Abdülhamid, Ermeni, Rum ayaklanmaları olduğu için Yahudilere karşı hoşgörü ve saygı eksenli bir politika sergilemiştir.
ARAP-İSRAİL SAVAŞI
Tarihte Araplarla İsrail arasında mücadele hep olmuştur. Arap birliği (Mısır, Suriye, Ürdün, Filistin) ile İsrail savaşları siyonizm ve Arap milliyetçiliğine dayanır. Altı gün savaşlarında İsrail 1967'de Mısır'a bağlı Gazze ve Sina Yarımadasını işgal etti. 1979'da Mısır'la antlaşarak Sina Yarımadasını geri verdi. 1967'de Ürdün’e bağlı Batı Şeria’yı işgal ve Doğu Kudüs’ü tek taraflı ilhak etti. 1988 yılında Ürdün, Batı Şeria üzerindeki iddialarından vazgeçti, tüm haklarını FKÖ'ye (Filistin Kurtuluş Örgütü) devretti. 1967'de Suriye’ye bağlı Golan Tepelerini işgal eden İsrail, 1991 yılında Golan tepelerini tek taraflı ilhak etti.
FİLİSTİN
Filistin; Kenan bölgesinde Batı Şeria (İsrail Ürdün sınırında) ve Gazze Şeridinde (İsrail-Mısır sınırında) De Facto olarak hüküm süren bir Arap Devletidir. Başkenti olan Kudüs, İsrail’in kontrolündedir. 1988 yılında Yasser Arafat, Filistin Devletinin kuruluşunu ilan etti. Batı Şeria ve Gazze Şeridini yönetmek için Filistin Ulusal Otoritesini kurdu. Gazze daha sonra İsrail'in çekilmesi sonrası Hamas tarafından yönetilmeye başlandı. Filistin'de bugün İsrail'le mücadele eden Filistin Kurtuluş Örgütü (El-Fetih ) ve İslami Direniş Hareketi (Hamas) bulunmaktadır. Bu iki örgüt arasında tam bir birlik yoktur.
İSRAİL'İN GAZZE ZULMÜ
Gazze, Dünyaya kapalı bir yerdir. Gıda, su, elektrik gibi kaynaklara erişim İsrail tarafından kontrol ediliyor. Filistin’in bağımsızlığının kabul edilmeyişi, Mescid-i Aksanın kirletilmesini protesto eden Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el- Kassam Tugaylarının İsrail geneline geniş çaplı saldırı ile birlikte çok sayıda rehine alması, İsrail zulmünü başlattı. İsrail savaşa ABD , AB, Arjantin ,Brezilya, ve Hindistan’ın desteğini alarak Demir Kılıç Operasyonu ile cevap verme girişiminde bulundu. Günlerce süren büyük bombardımanın ardından askerleri Kuzey Gazze’ye girdi. Kuzey Gazze ve Han Yunus’un boşatılmasını isteyerek Filistinleri göçe zorladı. Yaşam alanı bulamayan Filistinliler çadırlara, hastanelere, okullara, camilere sığındı .İsrail, Hamas militanları buralarda bulunabilir gerekçesiyle sivil halkın bulunduğu bu bölgeleri sürekli bombaladı. Bu bombalar 50 bin Filistinlinin öldürülmesine, 100 bin yaralıya, 6-20 bin kişinin kaybolmasına sebep oldu. Yardımlara izin verilmedi, insanlar aç ve sefil bırakıldı. Uluslararası kuruluşların yardım konvoyları bombalandı. BM askerlerine Lübnan sınırında saldırı yapıldı. Gazze şeridinde sağdan sola, soldan sağa göç ettirilen Filistinliler perişan oldu. Hijyen, yiyecek, ilaç ve yerleşim sıkıntısı hat safhaya erişti. Hamas’a Hizbullah, Hursiler, İran destek verdi. İsrail bu nedenle Lübnan’a, İran’a, Yemen’e saldırılar düzenledi. Hamas ve Hizbullah liderlerine özel saldırılar yaptı, başarılı da oldu.
İsrail, öte yandan Suriye'de muhaliflerin zaferi sonrası boşluktan yararlanıp, Suriye’ye girdi. Savaşın durması için Mısır’ın, Katar’ın, Türkiye’nin aracı olmak istemesi işe yaramadı. BM'de ABD karar almayı engelledi. Arap ülkeleri ve Türkiye'nin girişimleri belli bir aşamadan ileri gidemedi. Sonuç olarak; bu topraklarda Osmanlı’nın yükselme devrinde sağlanan huzur ve adalet hala geri getirilemedi.