DENİZLİ İHRACATI NİSAN’DA REKOR KIRDI

Denizli, Nisan 2025’te ihracat performansıyla dikkat çekti. Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) verilerine göre, Denizli ihracatı Nisan ayında yüzde 18,9 artışla 363 milyon dolar olarak gerçekleşti. Denizli İhracatçılar Birliği (DENİB) tarafından kaydedilen ihracat ise yüzde 14,7 yükselişle 281 milyon dolara ulaştı. Sektörel çeşitlilik, Denizli’nin ihracat başarısında önemli bir rol oynadı.

NİSAN AYI İHRACAT RAKAMLARI

Türkiye genelinde Nisan ayı ihracatı yüzde 8,5 artarak 20,9 milyar dolara ulaşırken, Denizli bu oranı geride bıraktı. Ocak-Nisan 2025 döneminde ise Denizli ihracatı yüzde 9 artışla 1,5 milyar doları aştı. DENİB Başkanı Hüseyin Memişoğlu, bu performansın Denizli’nin üretim ve ihracat gücünü ortaya koyduğunu belirtti. Memişoğlu, “Yılın geride kalan 4 aylık döneminde ihracatçılarımızın sergilediği performans, üretim ve ihracat gücümüzü açıkça ortaya koyuyor. Açıklamalarımızda sıklıkla belirttiğimiz gibi, en önemli özelliklerimizden biri de sektörel çeşitliliğimiz. Tekstil-konfeksiyondan kabloya, bakır telden tarıma, doğal taştan makine ve aksamlarına kadar tam 25 farklı sektörde ihracat yapıyoruz. Dolayısıyla, sektörlerimizin çeşitli olması, konjonktürel durumlardan da daha az etkilenmemize yol açıyor” dedi.

ÖNE ÇIKAN SEKTÖRLER

Denizli’nin Nisan ayı ihracatında bazı sektörler dikkat çekici artışlar kaydetti. Tekstil-konfeksiyon ihracatı yüzde 5,8 artarak 107 milyon dolar, elektrik-elektronik ihracatı yüzde 45 yükselerek 83 milyon dolar, demir-demir dışı metaller ihracatı yüzde 36 artışla 60 milyon dolar, tarım ihracatı yüzde 4 büyüyerek 29 milyon dolar ve madencilik ihracatı yüzde 24 artarak 23 milyon dolar oldu. Ayrıca, hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamullerinde yüzde 46, mobilya, kâğıt ve orman ürünlerinde yüzde 25, otomotiv endüstrisinde yüzde 26, kuru meyve ve mamullerinde ise yüzde 28’lik artışlar kaydedildi.

İHRACATTA İNGİLTERE LİDERLİĞİNİ KORUDU

Denizli’nin ihracat yaptığı ülkeler arasında İngiltere, yüzde 21 artışla 48 milyon dolarlık ihracatla ilk sırada yer aldı. İtalya, yüzde 45 artışla 31 milyon dolarla ikinci, Almanya ise yüzde 4 azalışla 29 milyon dolarla üçüncü oldu. ABD’ye ihracat yüzde 18 artarak 27 milyon dolar, Hollanda’ya ise yüzde 29 artışla 20 milyon dolar olarak gerçekleşti. İtalya’nın Şubat ayından sonra tekrar ikinci sıraya yerleşmesi dikkat çekti.

ABD’NİN GÜMRÜK VERGİSİ KARARI VE ETKİLERİ

ABD Başkanı Donald Trump, 10 Nisan 2025’te Çin’den ithal edilecek mallara yüzde 125 gümrük vergisi uygulanacağını duyurmuş, diğer ülkeler için ek vergileri 90 günlüğüne askıya almıştı. Trump, bu kararın gerekçesi olarak ABD ile Çin arasındaki 440 milyar dolarlık ithalat ve 145 milyar dolarlık ihracat farkını göstererek, dış ticaret açığının sürdürülemez olduğunu ifade etmişti. Memişoğlu, bu kararın Türkiye’ye etkilerini değerlendirdi: “Türkiye, yüzde 10’luk en düşük ilave vergi uygulanan ülkeler grubunda yer alıyor. Elbette Çin, Hindistan, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelere karşı ABD pazarında bir rekabet avantajı elde edeceğimizi söylemek mümkün. Ancak bu ülkeler, ABD’de pazar payı kaybederlerse muhtemelen yönlerini ilk olarak Avrupa’ya çevirecekler. Hem Denizli’nin hem de ülkemizin en önemli ihracat bölgesi Avrupa. Dolayısıyla, bu ülkelerle Avrupa pazarında bir kez daha karşı karşıya gelebiliriz.”

KONTEYNER KRİZİ UYARISI

Ticaret savaşları nedeniyle Çin-ABD rotasında gemi sefer iptallerinin arttığını belirten Memişoğlu, Türk lojistik sektörünün pandemi dönemine benzer bir konteyner krizinden endişe duyduğunu aktararak, “Şu anda Çin’in Şanghay ve Ningbo limanlarından ABD’ye giden gemiler yaklaşık yüzde 60 boş kapasiteyle gidiyor. Pandemi döneminde Çin’den yükleme yapılamadığı için sonrasında artan talep nedeniyle gemilerde yer ve konteyner bulunamamıştı. Aynı tablonun yeniden oluşma tehlikesi dünya ticaretini de doğrudan ilgilendiriyor” diye konuştu.

TİCARET SAVAŞLARININ KÜRESEL RİSKLERİ

Memişoğlu, Trump’ın ticaret savaşları politikasının küresel ekonomiye etkilerine de değindi: “Trump’ın ticaret savaşları politikasının yarattığı bir diğer risk ise belirsizlik ortamı. Bu durum, zaten son yıllarda yavaşlayan Avrupa ekonomisinde özellikle ihracat, sanayi üretimi ve yatırım kararları üzerinden ciddi etkilere yol açabilir. Küresel ölçekte ise büyüme oranlarının düşmesine, ticaret hacminin daralmasına ve uzun vadeli olarak ‘korumacılığın geri dönüşü’ izleniminin güçlenmesine neden olabilir. Tüm bu gelişmeler, doğrudan yabancı yatırımların azalmasıyla birlikte küresel ekonomik kırılganlıkların tekrardan gündeme gelmesine zemin hazırlayabilir.”