DENİZLİ MİLLETVEKİLLERİ 26 SAAT GÖREV YAPTI

Zeytinlik alanların kömür madeni faaliyetlerine açılmasının önünü açması öngörülen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda 26 saat süren görüşmelerin ardından kabul edildi.

AK Parti Çorum Milletvekili Oğuzhan Kaya ve Zonguldak Milletvekili Ahmet Çolakoğlu ile 113 milletvekilinin Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/3159), 13 Haziran'da TBMM'ye sunulurken, kanun teklifi dün Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunun gündemindeydi. Komisyonda görüşülen kanun teklifinde; rüzgâr ve güneş enerjilerine yapılan yatırımları artırmak amacıyla yenilenebilir enerji projelerine ait izin süreçlerinin sadeleştirilerek hızlandırılması, mevcut yerli kömür yakıtlı termik santrallerin ham madde arzı sorunları nedeniyle kapanma tehlikelerinin önüne geçmek amacıyla geçici düzenleme yapılması gibi konular yer alıyor.

Kamuoyunda "zeytinlik alanların kömür madeni faaliyetlerine açılmasının önünü açması" öngörülen kanun teklifinin görüşmeleri, dün saat 10.00'da başlarken, aralıksız 26 saat süren toplantı bugün tamamlandı. AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin'in başkanvekili olduğu komisyonda CHP Denizli Milletvekili Şeref Apracı da üye olarak bulunuyor. AK Partili Tin, kanunla ilgili daha iyi bir ortam ve sağlıklı bir şekilde istişare yapılabilmesi adına Komisyon toplantı salonunu Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonuna alınmasını teklif etti. Öğleyin toplantı, Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonunda devam etti.

Görüşülmekte olan 2/3159 esas numaralı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin Anayasa ve yasalara aykırılık teşkil ettiği için geri çekilmesi için dilekçe veren muhalefet partisine mensup milletvekillerinin talepleri kabul edilmedi. CHP Denizli Milletvekili Şeref Apracı, bu yasa teklifine ilginin yoğun olduğunu, toplantının bu salonda yapılması gerektiğini daha önce dile getirdiklerini ama muhalefetin her dediğine itiraz edildiğini kaydetti.

"İMTİYAZLI KANUN SÖZ KONUSU"

Komisyonunun adının Sanayi, Ticaret Komisyonu olduğunu, iki senedir sanayici adına hiçbir şey yapamadıklarını ifade eden Arpacı, özel şirketlere kapitülasyon niteliğinde, imtiyazlı kanunlar çıkardıklarını belirtti. Bugün de koordinatları belli, 2 şirket için yine bir düzenlemenin olduğu torba kanun teklifini görüştüklerini dile getiren Arpacı, "Tabii, torba kanununda birçok madde var, bizim karşı çıkmayacağımız maddeler de var ama özellikle koordinatlarıyla belirtilmiş 2 şirket olduğu zaman tabii ki bunun tepkileri de oluyor. Aslında, bir anlamda koordinatlarının belirlenmesi de iyi, yani belirlenmese bütün Türkiye bu kapsam altına alınabilir ama bununla bir şeyin önü açılıyor. Bence yarın bazı kanunlarda farklı düzenlemeler yapılarak bir imzayla çeşitli bölgelerdeki çeşitli madenler farklı kategorilere alınıp yine bu yolla madenciliğin önü açılabilir. Dolayısıyla bence bu yolun açılması açısından sakıncalı maddeler var." dedi.

"FATURA SANAYİCİYE KESİLİYOR"

Rusya-Ukrayna savaşı çıktığında savaşın bütün bedelinin sanayiciye kesildiğini, artan elektrik fiyatlarının yükünün tamamen sanayicinin sırtına yüklendiğini dile getiren Arpacı, "Bu hareket bugün geldiğimiz enflasyonun ilk adımı oldu; maliyet enflasyonu o kadar şişti ki sonra diğer alınan yanlış kararlarla beraber bugün enflasyonun sebeplerinden biri oldu. Bunun niçin söylüyorum? Şu anda da bölgemizde bir savaş riski var ve yine enerji fiyatlarının artması bekleniyor. Mazota, benzine her gün zam geliyor. Bu savaşta lütfen faturayı sanayiciye kesmeyin, yani Mehmet Şimşek'in biriktirdiği rezervler vardı, onları harcayın. Çiftçinin faydasına harcayın, sanayicinin enerji fiyatları artmaması açısından daha çok sübvanse edin. Ben bunu sizden rica ediyorum çünkü sanayi gerçekten bitmek üzere." ifadelerini kullandı.

Zeytinlik alanların kömür madeni faaliyetlerine açılmasının önünü açması öngörülen Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi; TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda 26 saat süren görüşmelerin ardından kabul edildi.

"SANTRAL ÖMRÜNÜ TAMAMLAMIŞ"

Bölgede kaç tane zeytin ağacının kesileceğini, bununla ilgili Tarım Bakanlığının bir görüşünün olup olmadığını soran Arpacı, "Bu konu asıl, tali komisyonlardan bence Çevre ve Tarım Komisyonunda konuşulması gereken bir konuydu, ben böyle düşünüyorum. Tabii ki enerji ve maden için siz buradasınız ama diğer tali komisyonlarda görüşülmeden bunun buraya gelmesini ben yanlış buluyorum. Evet, 5 bin çalışanı korumak için... "5 bin çalışanı ne yapacağız?" gibi bir yaklaşım var. Haklısınız fakat o bölge turizm oldukça gelişmiş bir bölge, tarım oldukça gelişmiş bir bölge, biraz önce de bahsettiğim gibi, zaten hizmet istihdamı, hizmette çalışan sayısı giderek artıyor. O 5 bin kişi de bence oranın turizm güzellikleri artırıldığında hiçbir iş problemi yaşamayacaktır. Zaten santrallerin ömrünü tamamladığını şirketin yetkilileri söylüyor. Şirketlerden bir tanesi, bir Denizli firması, Türkiye'nin en borçlu şirketlerinden biri. Biraz da bu hâle düşmesinin sebebinin bu santral olduğunu ben biliyorum. Dolayısıyla, diğer santral sahipleriyle konuştuğumuzda onlar da illallah etmiş durumdalar." dedi.

YATIRIM GELMİYOR

Enerjide dışa bağımlı olan Türkiye'nin yatırım yapılabilir bir ülke olmadığını öne süren Arpacı, "Biz ne kadar kanun çıkarsak da özellikle enerji konusunda yatırım gelmiyor ya da yapılamıyor. Birçok Türk şirketi bile güneş enerjisi santrallerine şu anda Yunanistan'da, Romanya'da -siz de bunu ifade etmiştiniz geçmişte- Türkiye yatırım yapmaktansa gidiyor, Avrupa ülkelerine yatırım yapıyor. Yani, bunlar neden Türkiye'de yapmadılar bu yatırımları? Çünkü oyun oynanırken kural değiştirdiğiniz için, çünkü size verilen, yandaşa verilen imtiyazlar başkalarına verilmediği için." diye konuştu.

Bugün, buraya gelirken Google Maps'e girdiğini, Akbelen'in geçen seneki ve bu seneki pozisyonunu gördüğünü anlatan Arpacı, "Ormanlar ne yazık ki talan edildi. Şu anda bitmek bilmeyen bir hevesle sıra zeytinliklere gelmiş gözüküyor. Yani, biz Orman Kanunu'nu bir şekilde deldik, ormanları yok ediyoruz o bölgede ama zeytin kanununu delmeyelim, bunda mutlaka bir değişiklik yapalım. Bu, Türkiye'deki zeytinlerin yok oluşuna yol açar. Zeytin ithalatıyla, zeytin üretimiyle alakalı gelinen yerleri söylüyoruz. Bugün zeytinyağcılarla konuşuyoruz, işte, ihracat meselesini -bunlar benim ifadem değil yani sektördeki zeytinyağcıların ifadesi- enflasyonla mücadele anlamında zeytinyağı ihracatı yasaklandı fiyatlar çok arttı diye, şimdi 850 bin tondan fazla bir zeytinyağı stoku var. İhracat açıldı fakat pazar kaybı olduğu için ürünler satılamıyor. Yani öyle sürekli bir değişiklik yaparak sürdürülebilir bir anlayış sağlayamıyoruz. Enerjide de böyle." ifadelerini kullandı.

"İKİ YILDA ÜRÜN VERİYOR"

AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin de yapılan konuşmalarda madenciliğin eleştirildiğini, hatta madenin çıkarılmamasına kadar ileriye gidildiğini belirterek, "Pekala, o zaman biz madencilik yapmayacaksak o zaman şu kullandığınız bütün materyalleri ne ile yapacağız" dedi. Zeytin ağaçlarının taşınmasıyla ilgili burada birkaç arkadaşın "Zeytini taşıyıp diktikten sonra kırk, elli yıl zeytin vermiyor" dediğine işaret eden Tin, "Zeytin ağaçlarını kendim taşıma yaptım dolayısıyla aşağı yukarı bin civarında zeytin ağacını taşıdığımda iki yıl sonra tuttu ve zeytin oldu.

Bu arada, dünya nadir elementler için birbiriyle savaşırken biz kendi nitelikli nadir topraklarımızı ve elementlerimizi çıkarmamak için mücadele ediyoruz, bu çok yanlış bir şey. Bunu çıkarmak için hem doğayı koruyacağız hem çevreyi koruyacağız hem insanlarımızı koruyacağız ama yer altı madenlerimizi de çıkarmak zorundayız. Bunu çıkarmazsak o zaman dünyanın bugün gelmiş olduğu en üst gelişmişlik seviyesine ulaşmamız ne yazık ki imkânsız ve bunu yaparken de her tarafı da yani her iki tarafı da veya üç, dört tarafı da hem doğayla ilgili, köylülerimizle ilgili, çiftçilerimizle ilgili, sanayicilerimizle ilgili korumak zorundayız, onlara destek olmak zorundayız, üreticilerimizin önünü açmak zorundayız" dedi.

Devletin enerji fiyatlarını sübvanse ettiğini vurgulayan Tin, "Yani elektriğin üretim maliyetinin yüzde 57'sini biz karşılıyoruz devlet olarak ve bu da hazineye bir yük sonuçta. O zaman biz bunu yaparken 3 tane termik santralin kapatılmasıyla Türkiye'deki elektrik üretiminin yüzde 3,5'luk oranını kapatmış oluyoruz yani şalterleri indirmiş olacağız dolayısıyla elektrik maliyetini tekrar yükseltmiş olacağız. Yani "Hem elektriği ucuzlatmak istiyoruz hem kömürü çıkarmayalım hem de elektrik santralini, efendim, devam ettirmeyelim." diye uğraşıyoruz, bunda karar kılmak lazım. Yani hem sanayiciyi desteklemek gerekiyor hem de oradaki doğayı, zeytini, tarımı, ziraatçıyı da aynı şekilde korumak ve onunla beraber burada yaşamak gerekiyor" diye konuştu.