KAN KAYBI ŞİDDETLE DEVAM EDİYOR
İş dünyası ses yükseltmeyi sürdürüyor. DESİAD Başkanı Turgut; “Bir ülke arsa, döviz, faiz spekülatörlüğü ile kalkınamaz. Geleneksel sektörlerimizin kan kaybı bütün şiddetiyle devam etmekte” uyarılarını yaptı.

Denizli Sanayiciler ve İş İnsanları Derneği Başkanı Nuri Turgut, yardımcıları İlker Başkaya ve Ekrem Ateş ile birlikte gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Dernek binasındaki toplantıda iş dünyasının yaşadığı sıkıntılara değinildi, çözüm önerileri sıralandı.
Başkan Turgut sözlerine “Zor geçen 2024 ün aslında yükünün büyük kısmını 2025 e aktardığını bilmeden başladığımız bu yılın ilk 6 ayına ilişkin birkaç notla fikir oluşturmaya çalışacağız” ifadesiyle başladı.
İFLASLAR YÜZDE 100 ARTTI
Ekonomik görünümü yakından ilgilendiren bazı veriler paylaşan Turgut; 2024 yılının ilk altı aylı ile bu yılın ilk altı aylık diminin karşılaştırıldığında iflaslarda yüzde 100’lük artış olduğunu işaret etti. Aynı süre içinde geçici mühlet isteyen firmaların oranında yüzde 108’lik ve kesin mühlet isteyen firmaların oranında ise yüzde 227’lik artış olduğuna dikkat çekildi.
İHRACATÇI CANLA BAŞLA ÇALIŞIYOR AMA…
Baskılanmış döviz kurundan duyulan rahatsızlığı dile getiren Turgut, ihracatçının canla başla çalışmasına rağmen her geçen gün umudu ve mücadele gücünü yitirdiğine dikkat çekti. DESİAD Başkanı Nuri Turgut sözlerini şöyle sürdürdü: “Üretim maliyetleri, kurun artışının çok üzerinde artarak dünyada rekabet gücümüzü sürekli azaltmakta. Reel sektörün enflasyonla mücadelede 2. planda kaldığını düşünüyoruz. Bazı sektörlerimiz yeni dünya düzenine uyum sağlayıp gelişimini devam ettirirken, ülkemizin bugüne kadar her manada yükünü taşımış geleneksel sektörlerimizin kan kaybı bütün şiddetiyle devam etmekte. Ekonomi mi siyaseti, siyaset mi ekonomiyi etkiler paradoksunda, son dönemde ekonominin siyaset kurumundan çok fazla etkilendiğini gözlemliyoruz”
TALEPLERİ SIRALADI
İş dünyası olarak beklenti ve taleplerini de aktaran Turgut; “Bir ülke arsa, döviz, faiz vs. spekülatörlüğü ile kalkınamaz. Eğitimden başlayarak, orta ve uzun vadede planlanmış bir sanayi politikası ile yaşadığımız kısır döngüyü aşabiliriz. Kişileri değil kurumları, günü birlik değil uzun dönemi, bireysel ihtirasları değil ilkeleri, küçük parçayı değil sistemi esas aldığımızda, gerçek yolculuğumuz başlayacak. Reel sektör direniyor, çalışmak, üretmek, satmak için canla başla çalışıyor.
Ama enflasyonla mücadele çerçevesinde ihmal ediliyor. Maliyetine ve zararına satış yaparak nakit akış döngüsünü kurmaya çalışırken, yetişemiyor ve yüzde 60‘lar ile bankadan borç talep ediyor” ifadelerini kullandı.
ÜRETİME DESTEK
Genel olarak üretimin desteğe ihtiyacı olduğunu da kaydeden Turgut; “Çalışan desteğinden, ihracat teşviğine, ihracat bedellerine kur desteğinden, markalı satışlara teşvikler gibi. Bugün Devletimizin belli ölçekte yapacağı fedakarlık ve kolaylıklar gerçekleşmez ise, yukarıdaki konkordato ve iflas sayılarında artış kartopu ve çığ haline gelecek ve geleneksel sektörlerimizin yaşayacağı tahribat bugüne göre karşılaştırılamaz ekonomik ve sosyal hasarlara yol açacaktır. Hızla değişen dünya koşullarına uyum sağlamak için sanayinin kendini de değiştirmesi gereklidir. Değişim sürecinde verilecek olan bu desteklerin, hane halkına ve devletin kasasına dönüşü çok daha olumlu rakamlarla olacaktır” diye konuştu.