BU MANZARAYI PAYLAŞTI İSYAN ETTİ
Çallı iş insanı Erdinç Hayta, Menderes Nehri’nin son halini paylaştı, suyun Dinar’da tarımsal sulamaya kullanılarak barajlarda birikimin engellendiğini savundu, canlı hayatın yok olduğunu ifade etti.
Büyük Menderes Nehri’nin Çal bölümünde hiç su kalmaması hem canlı yaşamını hem de tarımsal sulamayı etkiliyor. Nehrin son halini Çallı iş insanı Erdinç Hayta sosyal medyadan takipçilerine gösterdi. Hayta’nın paylaştığı videoda nehrin tamamen kuruduğu görüldü.
Su krizinin derinliğine dikkat çeken Hayta doğal yaşamın tehdit altında olduğunu hatırlattı. Yaptığı açıklamada Dinar’da kurulan setler nedeniyle suyun tutulduğunu ve tarımsal sulamaya verildiğini, artık Denizli’deki barajlarda su tutmanın imkansız olduğunu ifade etti.
Geçtiğimiz yıl DSİ Bölge Müdürlüğü de nehir üzerindeki barajlarda yeterli suyun bulunmaması nedeniyle barajlarda yapısal sorunlar ortaya çıkabileceği gerekçesiyle tarımsal sulamaya su vermeyi kesmişti.
BASINÇLI SULAMADA KULLANILIYOR
ÇALSİAD yöneticisi de olan Erdinç Hayta, “Dinar bölgesindeki arazilerin sulanabilmesi için basınçlı sulama sistemleri yapılarak, ışıklı barajımızı besleyen kaynakların bu sulamalara çevrilmesi ile menderese su gelişinin önüne geçildi ve baraj su toplayamaz hale geldi. Menderes Nehri’ne su verilemiyor. 1950’li yıllarda su planlaması yapılarak menderes nehri üzerine yeni barajlar, hidroelektrik santral, sulama sistemleri vb. projeleri yapılmış ve suyun yönetimi bu projelere göre yürütülmekte idi. Bu kadar yatırım şu an susuzluk sebebi ile atıl kalmakta. Planlama yapılırken kaynağın en verimli kullanımı göz önüne alınmalı.
Baklan ovasında sulanan alan yüzde 50 azaltıldı ve dönüşümlü su verilmeye başlandı. Buda yeterli gelmemektedir. DSİ ise her yıl sulamaya açık alan için üç kez sulama yapılabilir diyerek ücret alıyor ama iki kez su veriyor ve sulama sürelerini de kısıtlıyor. Bu nedenle ürün verimi düştü” ifadelerini kullandı.
DOĞAL HAYAT YOK OLDU
Geçmişte de suyun Söke Ovası’na verilmesi nedeniyle Denizlili üreticiler tarafından kullanılamadığını hatırlatan Hayta; “Sular kesildi. Canlı hayat yok oldu. Birikintilerde bile yaşam kalmadı” sözleriyle gözlemlerini anlattı.
Yöre halkının susuzluktan dolayı zor günler yaşadığını belirten Hayta, “Afyonlu siyasiler kendi çıkarlarını ön planda tutuyor. Susuzluk ile ilgili o kadar ses varken daha 2 ay kadar önce 26 milyon 65 bin lira bedelli Dinar Çapalı Yer Altı Sulama Sistemi yapım işi sözleşmesi DSİ tarafından imzanmış. Bölgemizde ise vatandaş kepçelerle su arıyor. Kaçak sondajlar yaygınlaştı ve devlet bu sondajlardan sulama ücreti alarak sulamaya izin veriyor” ifadelerini kullandı.
OBRUK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKTİ
Hayta, kontrolsüz sondajların tıpkı Konya Ovası’nda olduğu gibi Baklan Ovası’nda da obruk tehlikesini artırdığını belirtti: “Ruhsatsız sondajlarla araziler sulanıyor. Ruhsatlı sondajlardan çıkan su miktarı giderek azalıyor. Ruhsatlı sondajlarda susuz kalma tehlikesi ile karşı karşıya. Yeraltı su kaynakları tükeniyor. Bu gidişle daha da kötü olacak”
Işıklı Gölü’nü besleyen Dinar bölgesinden gelen kaynaklardan suyun serbest bırakılması ve Baraj kapaklarının açılması için yetkililerden destek göremediklerini belirten Hayta, “İklim yasalarıyla su yönetimi daha da zorlaşacak. Siyasiler, bölgenin ihtiyacını görmezden geliyor. Tarım ve hayvancılıkla geçinen halkımız susuzlukla baş başa bırakıldı” diyerek yetkililere çağrıda bulundu.