PAÜ’NÜN ÜÇ PROJESİ TÜBİTAK’TAN DESTEK ALDI
Pamukkale Üniversitesi’nin elektrikli araçlar, multipl skleroz terapisi ve yaşlanma mekanizmaları üzerine üç projesi, TÜBİTAK tarafından desteklenmeye hak kazandı. Projeler, yerli teknoloji ve sağlık alanında yenilikçi çözümler sunmayı hedefliyor.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) öğretim üyeleri tarafından geliştirilen üç bilimsel proje, TÜBİTAK tarafından desteklenmeye değer bulundu. Mühendislik Fakültesi’nden Prof. Dr. Yusuf Öner, Uygulamalı Bilimler Fakültesi’nden Dr. Öğr. Üyesi Gurbet Çelik Turgut ve Fen Fakültesi’nden Doç. Dr. Berna Kavakcıoğlu Yardımcı’nın projeleri, elektrikli araç teknolojileri, multipl skleroz tedavisi ve yaşlanma biyolojisi alanlarında yenilikçi yaklaşımlar sunuyor.
ELEKTRİKLİ ARAÇLAR İÇİN YERLİ MOTOR TASARIMI
Prof. Dr. Yusuf Öner’in yürütücülüğünü üstlendiği “Elektrikli Araçlar İçin Yüksek Hızlı Senkron Relüktans Motor Tasarımı ve Uygulaması” başlıklı proje, TÜBİTAK-ARDEB 1001 Programı kapsamında destekleniyor. Projede, PAÜ Teknoloji Fakültesi’nden Prof. Dr. Sinan Aksöz ve Çardak OSB Meslek Yüksekokulu’ndan Öğr. Gör. Metin Ersöz yer alıyor. Proje, mıknatısa ihtiyaç duymayan, çevreci, yüksek verimli ve maliyet avantajı sağlayan motorların yerli imkanlarla geliştirilmesini hedefliyor.
Prof. Dr. Yusuf Öner, proje hakkında şu bilgileri verdi:“Özellikle Türkiye’de elektrikli araç teknolojilerine yönelik önemli bir adım daha atıldı. Elektrikli araç üreten firmaların son yıllarda mıknatıs oranını azaltmalarının en temel nedeni, motor bileşen maliyetlerindeki artış ve bu maliyetlerin sürekli değişkenlik göstermesidir. Ülkemizin nadir elementler konusunda dışa bağımlı olması ve bu elementlerin motor üretiminde kritik girdi oluşturması nedeniyle, gelecekte elektrikli araçlarda mıknatıssız motorların tercih edilmesi stratejik bir gereklilik olarak değerlendirilmelidir. Geleneksel yüksek performanslı elektrik motorlarının pahalı ve temini zor nadir elementlerden yapılan kalıcı mıknatıslarla üretildiğini görüyoruz. Bu motorlarda kullanılan rotorların manyetik laminasyonlar nedeniyle destek noktalarında yüksek mıknatıslanma kaynaklı kayıplara yol açtığını, bunun da stator ve rotor arasındaki manyetik etkileşimi olumsuz etkilediğini biliyoruz. Proje kapsamında geliştirilecek senkronrelüktans motor tasarımı, söz konusu sorunları ortadan kaldırmayı hedefliyor. Nadir elementli mıknatıslara ihtiyaç duymayan bu özgün tasarım sayesinde maliyetlerin düşürülmesi, motorun manyetik ve manyetik olmayan bölgelerinin düzenlenmesiyle manyetik devrenin optimize edilmesi öngörülmektedir. Böylelikle motorun daha verimli, güçlü ve yüksek hızlarda çalışması mümkün olacaktır. Yeni özgün tasarım elektrikli araç motorunun, yüksek hızlara ulaşabilen, enerji verimliliği yüksek ve seri üretime uygun bir yapıda geliştirilmesi planlanmaktadır. Bu sayede elektrikli araç sektöründe hem dışa bağımlılığın azaltılması hem de Türkiye’nin rekabet gücünün artırılması hedeflenmektedir. Projenin, elektrikli araç motorlarının geleceğini şekillendirecek önemli bir adım olması beklenmektedir.”
MS TEDAVİSİNDE YENİLİKÇİ GEN TERAPİSİ
Dr. Öğr. Üyesi Gurbet Çelik Turgut’un “Anti-IL23R Peptit Kaplı HibritNanopartiküllerin Sentezlenmesiyle Multipl Sklerozun Tedavisi İçin Aktive Edilmiş Th17 Hücrelerine IL17 ve IL23 siRNA’nın Hedefli İletimi ile Gen Terapisinin Geliştirilmesi” başlıklı projesi, 2.4 milyon TL’yi aşan bütçesiyle 30 ay sürecek. Erciyes Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve PAÜ’den uzmanların yer aldığı proje, multipl skleroz (MS) tedavisinde çığır açacak bir gen terapi platformu geliştirmeyi amaçlıyor.
Dr. Öğr. Üyesi Gurbet Çelik Turgut, şu değerlendirmelerde bulundu:“Bu proje ile otoimmün hastalıkların tedavisinde akıllı ilaç tasarımına dayalı, bireyselleştirilmiş ve hedefe yönelik tedaviler geliştirmeye öncülük etmeyi amaçlıyoruz. MS hastalığında hem teşhis hem de tedavi alanında yenilikçi çözümler üretmek için güçlü bir araştırma ekibiyle çalışacağız. TÜBİTAK tarafından desteklenen bu proje ile ülkemizin bilimsel ve teknolojik ilerlemesine daha fazla katkı sunmayı hedefliyoruz.”
YAŞLANMA MEKANİZMALARINA YENİ BAKIŞ
Doç. Dr. Berna Kavakcıoğlu Yardımcı’nın “Farklı Çevresel Koşullar Altında Bcl-xL Proteininin Yaşlanmaya Karşı Hücresel ve Moleküler Etkilerinin Maya Modelinde Çoklu Omik Yaklaşımlar ile Analizi” başlıklı projesi, yaşlanma biyolojisine yeni bir perspektif sunmayı hedefliyor. Proje, Saccharomycescerevisiae (maya) modelini kullanarak Bcl-xL proteininin yaşlanma üzerindeki etkilerini inceliyor.
Doç. Dr. Berna Kavakcıoğlu Yardımcı, proje hakkında şu bilgileri paylaştı:“Yaşlanma, organizmalarda genetik, çevresel ve metabolik faktörlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıkan karmaşık bir biyolojik süreçtir. Hücrelerde enerji üretiminde azalma, oksidatif stresin artması ve hücresel işlevlerin bozulması yaşlanma ile doğrudan ilişkilidir. Bu süreçleri düzenleyen moleküllerden biri olan Bcl-xL proteini, hücreleri erken ölüme karşı koruyan anti-apoptotik etkisiyle dikkat çekmektedir. Ancak literatürde bu proteinin hem hücreleri koruyarak uzun ömürlülüğe katkı sağladığı hem de yaşlanmış hücrelerin dokularda birikmesine yol açabildiği gösterilmiştir. Dolayısıyla Bcl-xL’in yaşlanma sürecindeki çift yönlü etkilerinin ayrıntılı olarak araştırılması büyük önem taşımaktadır. Amacımız, Bcl-xL proteininin yaşlanmaya karşı koruyucu mekanizmalarını farklı koşullarda ve yaşlanmanın farklı evrelerinde sistematik olarak ortaya koymak. Elde edeceğimiz veriler, mitokondriyal stres yanıtı, enerji metabolizması, hücre ölüm mekanizmaları ve oksidatif stres gibi yaşlanmanın temel bileşenleri hakkında bütüncül bir bakış açısı sağlayacak. Böylece bu protein yalnızca temel biyolojik bir araştırma konusu olmaktan çıkıp, ileride yaşlanmaya bağlı hastalıklarla mücadelede kullanılabilecek yeni tedavi yaklaşımlarının geliştirilmesine bilimsel zemin hazırlayabilecek. Projenin, yaşlanma biyolojisine ilişkin literatürdeki önemli bir boşluğu doldurması ve özellikle senoterapötik ilaç geliştirme çalışmalarına katkı sunacak temel mekanistik bilgileri ortaya koyması bekleniyor.”