BAĞCILIK SUSUZLUKLA MÜCADELE EDİYOR
Denizli’de bağcılığın karşılaştığı sorunlara dikkat çeken Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tok, 30 farklı üzüm çeşidi yetiştirilen Avşar Mahallesinde üreticinin bu yıl susuzluk nedeniyle beklediği verimi alamadığını, fiyatların da düşük olduğunu söyledi. Susuzluk, yanlış sulama yöntemleri ve düşük üzüm fiyatlarının üreticiyi zor durumda bıraktığını söyleyen Tok, bağcılığın modern tarımla desteklenmesi gerektiğini vurguladı.

Pamukkale Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgut Tok, Denizli Gazeteciler Cemiyeti’nde 30 farklı üzüm çeşidinin yetiştirildiği Acıpayam’ın Avşar Mahallesi’nde üzüm üreticilerinin sorunlarına değindi. Bağlardaki kuruma sorununa dikkat çeken Tok, “Bağlarımız maalesef birkaç yıldır kurumaya başladı. Bunun en önemli nedeni susuzluk, yağmurun yeterince yağmaması ve suyun verimli şekilde kullanılmaması. Biz su fakiri bir ülkeyiz. Var olan suyu da verimli bir şekilde kullanma noktasında eksikliklerimiz var. Vahşi sulama hâlâ devam ediyor, yeraltı sularını acımasızca çekip kullanıyoruz. Bu nedenle modern tarımın, yani damlama ve yağmurlama gibi sulama sistemlerinin bir an önce gelmesi gerekiyor” dedi.
ÜZÜM FİYATLARI BEKLENENİN ALTINDA
Tok, üzüm fiyatlarının üreticiyi memnun etmediğini belirterek şunları söyledi:
“Üzüm fiyatları da beklenenin biraz altında. Bu sene pazarlarda meyveleri 100-150 liranın altında yiyemedik, alamadık. Ama üzüm maalesef biraz daha düşük seviyelerde kaldı. Oysa bağcılık zor bir meslek. 12 ay boyunca bağdan çıkmamanız gerekir, çocuk gibi bakım ister. Bağcılık zor ve emek isteyen bir iştir. Rekolte beklenenin altında, fiyatlar da aynı şekilde düşük. Bu nedenle İl ve İlçe Tarım yetkililerinin, binlerce yıldır devam eden bağcılık geleneğini modern tarım usulleriyle buluşturması ve köylülerimize destek, eğitim vermesi çok çok önemli.”
30 ÇEŞİT ÜZÜM YETİŞTİRİLİYOR
Bağcılığın Avşar Mahallesi için önemine değinen Tok, “Mahallemizde yaklaşık 2000 dekar üzüm bağı var. Hepsi sofralık üzüm. Köyümüzde gayet güzel üzümler yetiştiriyoruz” ifadelerini kullandı. Bölgeye has üzüm çeşitlerini de anlatan Tok, “Dimit, üzüm erkenci bir çeşittir, biraz mevsimi geçti. Sultan Dimit denir. Benim kanaatime göre dünyada yenilebilecek en leziz üzümlerden biridir. Tadı, aroması, gevrekliği, pekmezi, sirkesi, şarabı muhteşemdir. Bu üzüm bizim bölgeye has bir çeşittir. Arşın Üzümü var. Adının ‘Arşın’ olmasının sebebi, çok uzun olmasıdır. Uzadıkça uzar, çok uzun salkımları vardır. Bu da geleneksel bir türdür ve yok olmamalıdır. Bunlar bizim zenginliklerimizdir” şeklinde konuştu.
ÜZÜMÜN KATMA DEĞERİNE VURGU
Tok, üzümün işlenerek daha yüksek katma değerli ürünlere dönüştürülmesi gerektiğini ifade etti. “Mesela küçücük bir paketin içinde 70 gram çikolataya batırılmış üzümün 49 avroya satıldığını gördüm diyen Tok, “Mesele sadece üzümü bu haliyle satmak değil, aynı zamanda hammadde olarak kullanıp ondan ürünler elde edebilmek. Biz üzümün kilosunu 50 liraya sattığımızda köylümüz memnun oluyor ama 70 gramı 49 avroya satılabiliyor. 1 litresi 30 bin avroya satılan şaraplar var. İşte biz bu konuları gündeme getirmek, konuşabilmek adına mahallemizde şenlikler yapıyoruz” dedi.
GELENEKSEL VE YENİ TÜRLERİN KORUNMASI
Tok, geleneksel ve yeni üzüm türlerinin korunmasının önemine de dikkat çekti. Yeni Islah edilmiş çeşitlerden bahseden Tok, bunlardan bir tanesinin Pembe Gemre olduğunu belirterek, “Pembe Gemre, köyümüzde çok güzel yetişiyor. Bunun nedeni de iklimin uygun olması. Sabah çiği, rüzgâr akımı çok önemli. İşte bu şartlar köyümüzde var ve muhteşem üzümler yetişiyor” şeklinde sonlandırdı.