TOPLU ULAŞIMI TERCİH EDİN!

Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu, yerel ve ulusal basında çalışan gazetecilerle Beyaz Kafe’de bir araya gelerek kent gündemi değerlendirdi. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, kentin sorunlarına birlikte çözüm bulma ve şeffaflık mesajı vererek, iftira olmadıktan sonra eleştirilerin kendileri için yol gösterici olduğunu belirtti. Güzel günlerden geçmek en büyük arzu ve hayalleri olduğunu ama ülkenin iyiye gitmeyen bir sürecin içerisinde bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “Onun için de biz Denizli Büyükşehir Belediyesi olarak yapacaklarımızın birçoğunu toplumun dinamiklerini, mevcut yapısını tahlil ederek yapmaya çalışıyoruz. Buradaki en önemli yol haritamızın başında da bu var. Çünkü toplum emeklisi ile çiftçisi ile işçisi ile köylüsüyle genci ile yaşlısıyla çok zor süreçlerden geçiyor. Artık hiç kimsenin ekonomik anlamda geçinemediği bir Türkiye’de yaşıyoruz. Biz de bu anlamda insanların birinci önceliklerini doğru koymamız gerektiğini de biliyoruz. Biz birinci önceliklerimizi koyduk. Birinci önceliğimiz bu şehrin insanlarının en asgari yaşam düzeyine ulaşabilmelerini sağlama konusunda bir çaba içerisine girmek zorundayız; çocuklarıyla, kadınlarıyla, çiftçilerin üretmesini sağlayacak sistemleri yaratmak zorundayız, o da gücümüzün yettiği kadarıyla biz devlet değiliz ama biz mevcut bulunduğumuz koşullarda herkesin bu anlamda elinden tutmaya çaba sarf ediyoruz” diye konuştu.

KURAKLIK TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKTİ

Geleceğin en önemli argümanlarını doğru koymak gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, “Bunlardan birincisi sudur. Biz suyla ilgili doğru bir politikayı koymak zorundayız ve koyduk ve bunu yaşatmak zorundayız. Bütün şehri bu anlamda duyarlı olmaya çağırıyoruz. Birçok yerde her zaman söylediğimiz gibi suyu koruma adı altında kurakçıl peyzaja geçiyoruz, birçok yerde dönüşümleri başlattık. Birçok yerde kuruyan çimleri zaten değiştirmek üzerine bir yolculuğa çıktık. Gelecekte bizi kurtaracak olan gördüğünüz yeşillikler eyvallah, ağaçlar eyvallah, ama çim bizi gelecekte kurtarmayacak. Gelecekte bizi su savaşları bekliyor, dünyada su kıtlığı bekliyor, her geçen gün kuraklığa giden kasımın bugün 26’sındayız, 26 Kasım’da yağmur yağmayan bir Denizli birlikte yaşıyoruz. Onun için bu çok önemli; bunu sahip çıkmamız, çevreyi ve doğayı korumamız gerekiyor. Üretimin içerisinde üretim yaparken doğayı kirletenlere de aynı şeyi söylüyoruz. Gelecekte çocuklarımıza bırakabileceğimiz en büyük miras büyük paralar değil. Çok büyük paraları bıraksak insanların suya ulaşamadığında onların hiçbir kıymeti kalmayacak.” diye konuştu.

Tarımla ilgili birçok destek verdiklerinin altını çizen Çavuşoğlu, gübre desteği, mazot desteği, hayvancılıkla ilgili destek, zeytin fidanı sağladıklarını hatırlattı. Algı yönetiminden ziyade, insanların hayal ettikleri dikilen bir binanın ötesinde o binada yaşayabilecek sağlıklı nesiller yetiştirmenin önemine dikkat çeken Çavuşoğlu, birinci ve ikinci sınıflara başlattıkları beslenme yardımını ikinci dönem üç ve dörtlerle devam ettirerek, Denizli’de en az 15 bin aileye ulaşıp bu ihtiyaçlarını görmeyi hedeflediklerini anlattı.

TARIMIN DESTEKLENMESİNİN ÖNEMİ

“Tarımın ayakta tutamazsak on sene sonra yiyecek bir şey bulamayacağız, kimse üretmeyecek” diyen Çavuşoğlu, “Köylere gittiğinizde yani kırsalda mahallelerimize gittiğinizde bütün o traktörlerin üzerine tarlalarda gördüğünüz insanlar 60 yaşın üzerinde. O insanlar, Allah uzun ömür versin hepsine, onlar bu dünyadan ayrılırsa kim üretecek? Denizli’nin merkezinde 700 bin insan yaşıyoruz, 300 bini kırsalda yaşıyor. Bu 700 bin insanı kim besleyecek? Bakın biz Denizli’de toplumsal infial yaşamıyorsak bunun en büyük nedenlerinden biri, Denizli’de asgari ücretle 22.000 lirayla çalışan her kardeşimin köyde annesinin olması babasının olması, onların iyi kötü bahçesinde tarlasında ürettikleri ile bu şehre onlara katkı koymasıdır. Hepiniz bilirsiniz minibüsler şehirlerden köylerden geldiğinde hepsinin içerisinde çuval çuval erzak indirir anne babalar. Yani o insanlara sahip çıkmak zorundayız. Yeniden insanların kırsalda yaşamasını sağlamak zorundayız. Bunu başarabilirsek mutlu bir yarına gideceğiz. Denizli’de kırsalda mahallelerde toprakta kimseyi yürütmeyeceğiz. Biz insanlar kırsala dönsün, üretsin diyoruz, adamın evinin önünden parkesini yapmıyoruz, olmaz kardeşim, yapacağız onları yapacağız. Çünkü o insanlar yaşadıkları yerde huzuru ve mutluluğu bulmaları lazım. Bunu hep beraber başaracağız bunun gibi onlarca şeyi yapacağız.” ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, kırsala göç edenlere taşınma desteği verdiklerini hatırlattı.

TÜRKİYE ORTALAMASININ ÇOK ÜSTÜNDE

Cuma günü ulaşımla ilgili planı açıklayacaklarını bildiren Çavuşoğlu, “Sürdürülebilir ulaşım planımızı açıklayacağız, yani 2040 yılına kadar giden süreç içerisinde Denizli’de nasıl bir ulaşım yol haritası çiziyoruz, bunu anlatacağız hep beraber bunu paylaşacağız. Orada amacımız artık insanların çevreyi kirletmediği, o gün açıklıyoruz oranlarıyla beraber söyleyeceğiz, mesela Denizli bazı salınan gazlarda Türkiye ortalamasının çok üstünde. Yani bu şu demek ki toplu ulaşım değil bireysel araç kullanımı, çevre kirliliği konusunda çok fazla bir etkiye sahip. Yani düşünün bir caddenin üzerinde esnaflık yapan o kardeşlerimizi düşünün akşama kadar o caddede geçen araçların gazını soluyor, görmüyoruz. Her geçen kanser vakaları artıyor. Bunları değiştirecek bir sistemi birlikte kurmamız gerekiyor. Onun için şehrimizin ulaşımını artık tam Türkiye’nin ulaşımını toplu ulaşıma doğru dönüşen bir hikayeye çevirmek zorundayız. Yollarımızı müsaade ettiği ölçü içerisinde artık bisiklet kullanımına özendirmemiz gerekiyor. Bunlara çalışıyoruz bunları yapacağız.

“Aracıma binerim istediğim yere giderim” anlayışının terk edilmesi gerektiğini belirten Çavuşoğlu, “Yani öyle bir hayatın da değişmesi lazım ama bunu elbirliğiyle başarırız. Yani bunu başarabilmemizin birinci yolu herkesin bu iş için elini uzatıp inanmasından geçiyor. Biz o inancı körüklemek üzerine bir yolculuğa çıktık. Yani artık insanlar yürümeli, sağlık açısından da yürümeli. Bisiklet kullanımını arttırmalıyız, toplu ulaşım artırmalıyız. Artık araçların girmediği yeni yaşam alanları oluşturmak zorundayız. Yani girdiğiniz sokakta sağınızdan solunuzdan arabanın geçmediği bir şehri yaratmak zorundayız. Yani bu şehrin geleceğe giden vizyonunu hep beraber kurmak zorundayız” görüşüne yer verdi.