“TUTUKLULUK İSTİSNAİDİR, SOMUT GEREKÇE ŞARTTIR”

Denizli Barosu, gazeteci Fatih Altaylı hakkında verilen 4 yıl 2 ay hapis cezası sonrası tutukluluğun “kaçma şüphesi” gerekçesiyle devam ettirilmesine ilişkin açıklama yaparak, tutuklama tedbirinin ancak somut koşullar oluştuğunda uygulanabileceğini vurguladı.

Denizli Barosu, gazeteci Fatih Altaylı hakkında yürütülen yargılama sonucunda verilen hapis cezası ve tutukluluğun devamına yönelik kararın ardından yazılı bir açıklama yayımladı. Açıklamada, “kaçma şüphesi” gerekçesinin hukuki dayanaklarının somutlaştırılması gerektiği ifade edildi.

“TUTUKLAMA, ANCAK SOMUT KOŞULLAR VARSA UYGULANABİLİR”

Baro açıklamasında, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel ilkelerine dikkat çekilerek, tutuklamanın istisnai bir tedbir olduğu hatırlatıldı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Ceza Muhakemesi Kanunu’nun temel ilkeleri ve yerleşik yüksek yargı içtihatları uyarınca, kişi hürriyetinin kısıtlanmasına yönelik koruma tedbirleri istisnai nitelikte olup, ancak kanunun aradığı somut koşulların açık biçimde ortaya konulması halinde uygulanabilir. Tutuklama nedenlerinin varlığı, ölçülülük ilkesi çerçevesinde ortaya konulmalı; adli kontrol gibi daha hafif nitelikteki tedbirlerin yetersiz kalacağına ilişkin değerlendirmeler açıkça somut olgularla desteklenmelidir.”

“MAHKUMİYET, TEK BAŞINA TUTUKLULUK SEBEBİ DEĞİLDİR”

Açıklamada, mahkûmiyet kararının otomatik olarak tutuklamayı zorunlu kılmadığı belirtilerek şöyle denildi:

“Mahkumiyet hükmünün varlığı, tek başına tutukluluk halinin zorunlu olduğu anlamına gelmediği gibi; kaçma şüphesinin genel varsayımlara değil, kişiye özgü, güncel ve objektif kriterlere dayanması esastır. Aksi hâlde, tutuklama tedbiri, cezanın infazına yönelik bir araca dönüşerek Anayasa’nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkıyla bağdaşmayacaktır.”

“TUTUKLAMA TEDBİRİ İSTİSNAİ NİTELİĞİNİ KAYBETMEMELİ”

Denizli Barosu, tutuklamanın devamına ilişkin karar gerekçelerinin hukuki zorunluluk taşıdığını ifade ederek şu görüşü paylaştı:

“Bu çerçevede; mahkeme kararının gerekçesinde tutuklamanın devamına ilişkin nedenlerin somutlaştırılması, ölçülülük ilkesine uygunluğu ve mevcut güvenlik tedbirlerinin yeterliliğinin değerlendirilmesi hukuken zorunludur. Aksi yöndeki uygulamalar, hem yargılamanın adil yargılanma hakkı boyutunu hem de tutuklama tedbirinin istisnai niteliğini zedelemektedir.”

“TUTUKSUZ YARGILAMA ESAS OLMALIDIR”

Açıklamada, tutuksuz yargılamanın esas olduğunun altı çizilerek şu ifadelere yer verildi:

“Denizli Barosu olarak; esasen olması gereken yargılama biçiminin tutuksuz yargılama olduğu, tutuklama tedbirinin ancak hukuk düzeninin öngördüğü sıkı koşullar altında uygulanabileceği temel ilkesini bir kez daha hatırlatıyor, kişi hürriyetine müdahale teşkil eden her kararın, anayasal güvenceler ve temel insan hakları ışığında titizlikle ele alınması gerektiğinin altını özellikle çiziyoruz.”

“KARAR YENİDEN DEĞERLENDİRİLMELİDİR”

Açıklamanın sonunda, tutukluluğun devamı yönündeki kararın yeniden gözden geçirilmesi gerektiği vurgulandı:

“Bu kapsamda, verilen tutukluluğun devamı kararının; ölçülülük, gereklilik ve bireyselleştirme ilkeleri bakımından yeniden ve özenle değerlendirilmesinin, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olduğu kanaatimizi kamuoyuyla saygıyla paylaşırız.”