Paü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın: FAYA DEĞİL ZEMİNE VE YAPIYA BAKIN

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Aydın, Türkiye'de depremin yıkım yapamayacağı yerleşim alanı bulunmadığını belirterek, fay hatlarından ziyade deprem neticesinde zemin özellikleri ve yapı kalitesinin bina yıkılmalarında belirleyici olduğunu söyledi.

PAÜ Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Aydın, bir doğa olayı olan depreme karşı alınabilecek önlemler ve yapılması gerekenlerle ilgili yaptığı değerlendirmede, birçok yer bilimcinin ortaya koyduğu çalışmalardan anlaşılacağı üzere, Türkiye'de depremin yıkım yapamayacağı yerleşim alanının bulunmadığını belirterek, "Yapılan çalışmalar ülkemizin tamamının yıkıcı depremlere maruz kalabileceğini ortaya koymuştur. Nitekim en güvenli olarak bilinen Konya ilimiz ve çevresi ile Karadeniz sahillerinde bulunan yerleşim yerlerinin bile 300 kilometreden yakın alanlarda olabilecek 7 ve üzeri depremlerden etkilenebilecekleri gerçeğini ortaya koymuştur." dedi.

Ülkemizde en yıkıcı depremler Kuzey Anadolu Fayında

"İstatistiki olarak ülkemizde deprem büyüklük dağılımı haritasında Kuzey Anadolu Fayı (KAF), 8.5 büyüklüğünde deprem üretmektedir" diyen Prof. Aydın, "Dolayısıyla, en büyük yıkıcı depremler bu hat üzerinde meydana gelmiş̧ ve de gelecektir. Bu fay, mega şehrimiz başta olmak üzere bu hat üzerinde yer alan veya 200-300 km uzaklıktaki her yerde yıkım meydana getirmiş̧ ve getirmeye devam edecektir. Yani, tüm Karadeniz, Doğu Anadolu, İç̧ Anadolu ve Marmara bölgelerimiz bu ana kırık etkisindedir. Maksimum 8 büyüklüğünde deprem üretecek Helen yayı, Doğu Anadolu Fayı ve Burdur fay zonu, Anadolu'nun güney bölgesinden başlayarak tüm Akdeniz bölgesini ve İç Ege bölgesini etkileyecek depremlere kaynak olacak yer kırıklarıdır. Maksimum 7.5 büyüklüğünde deprem üreten ve üretebilecek Ege ve Güney Marmara bölgelerindeki kırıklar, yine bölgede yıkımlara vesile olan ve olacak depremlere kaynaklık yapacak kırıklardır. Bu kırıklar, kabuk boyunca giden ve büyük depremler oluşmasına neden olan tektonik aktiviteye sahiptirler" ifadesini kullandı.

Zemin özelliği ve yapı kalitesi önemli

Fay yasası şeklindeki yaklaşımların yerine zemin ve yapının dikkate alınması gerektiğini dile getiren Aydın, "Fay kırığından ziyade, açığa çıkan enerjinin yayınımı, zemin ve yapıdaki etkileri dikkate alınmalıdır. Yaşanan depremlerin bilançosundan konuyla alakalı herkesin sorumlu olduğunu düşünüyorum. Maalesef, yaşadığımız bütün yerleşim alanlarımızda bitişik nizamlı yapılan yapılaşmalardan dolayı, yapı-yapı etkileşimleri sonucu yıkımlar katlanarak meydana gelmiştir. Bunu en son yaşadığımız asrın felaketi sonrası olağanüstü hal ilan edilen 11 kentimizde görmüş̧ bulunuyoruz. Aslında, yerleşim yerlerinden geçen aktif veya pasif fay hatlarının önemli olmadığını, deprem neticesinde zemin özellikleri ve yapı kalitesinin bina yıkılmalarında belirleyici olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur." dedi.

Bitişik nizam yapılaşmaya asla izin verilmemelidir

Prof. Aydın, "Mevcut yapılarımızın çok hızlı bir şekilde yerel yönetimlerin oluşturacağı teknik kadroyla gözden geçirilmesi gerekmektedir. İncelenen yapılar hızlı bir şekilde sınıflandırılıp sağlam, güçlendirme yapılacak ve yıkılacak bina olarak binanın girişine, bina künyesi olarak asılmalıdır. Binalar statik ve zemin uzmanları tarafından gözden geçirilmelidir. Her beş̧ kat için bir bodrum kat zorunlu hale gelmeli, kazık temel sistemler özendirilmelidir, yatay mimariler tercih edilmeli, dikey mimariden kaçınılmalıdır. Kesinlikle bitişik nizamda yapılaşmaya izin verilmemelidir. Ükemizde alışılagelmiş̧ tekniklerle yapılmış̧ hiçbir bina güvenli değildir. Hiçbir yerleşim birimimiz maalesef deprem güvenli alan içinde değildir. Bu tekniklerle yapılan binalarımız ülkemizin neresinde olursa olsun yıkılma riski taşımaktadır. Mülki ve yerel yönetimler öncülüğünde komisyon ve çalışma grupları ivedilikle kurulmalı ve vakit geçirilmeden çalışmaya başlanmalıdır" şeklinde görüş belirtti.