TÜRKİYE’NİN BAL DEPOSU DENİZLİ’Yİ VURDU
Tarım Hayvancılık ve Arıcılık Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan, geçtiğimiz aylarda yaşanan aşırı yağışlar ve bu günlerdeki hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesi nedeniyle bal üretiminde yüzde 70’in üzerinde rekolte kaybının yaşandığını söyledi.
Geçtiğimiz aylarda yaşanan aşırı yağışlar ve arkasından da mevsim normalleri üzerinde seyreden hava sıcaklıkları, tarımın tüm alanlarında olduğu gibi bal üretimini de olumsuz etkiledi. Tarım Hayvancılık ve Arıcılık Dayanışma Derneği Başkan Yardımcısı Hüseyin Çalışkan, arıcılık sektörünün iklim değişikliğine bağlı olarak yaşanan sorunları dile getirdi. Çalışkan; “Bu sene iklim şartlarının değişmesinden dolayı yağışlar uzun süre devam etti. Bu yağışlar neticesinde arı geliştirme şansımız da pek olmadı. Ege Bölgesi ve Denizli’de son 3-4 haftadır yağışlar kesildi. Fakat ani sıcaklar, bu yağışlarda gelişen baharı da maalesef yaktı. Bunun sonucunda hem arıların gelişmesi hem de bal verimi noktasında çok büyük düşüşler yaşıyoruz” dedi.
“YÜZDE 70’LERİN ÜZERİNDE REKOLTE VE VERİM KAYBI VAR”
İlk hasadın nisanda ayında ve Kuyucak Bölgesi’ndeki narenciye balı olduğunu ifade eden Çalışkan; “Narenciye balı, çiçeklenme sürecinin yaşandığı, 15 gün içinde yapılıyordu. O dönemde de yağışlı gitmesinden dolayı, oradan verim alınamadı. Arkasından Gözler Bölgesi başta olmak üzere güney bölgesindeki kekik balı üretimi vardı. Orada da aynı sıkıntıyı yaşadık ve verim düşüklüğü var. Şu an Denizler ve Çivril Bölgesi’nde ayçiçeği ve anason balı alma ihtimalimiz vardı ama yağışların neticesinde oradaki bal verimi de çok düşük. Yüzde 70’lerin üzerinde rekolte ve verim kaybı var. Ege Bölgesi’nde sadece pamuk ve bundan sonra da çam balı üretimi kaldı. Bundan 2 yıl önce Muğla’da çıkan yangınlardan dolayı çam balı üretiminde yüzde 80’lerde rekolte kaybımız vardı” diye konuştu.
“PİYASADAKİ TAKLİT ÜRÜNLER, BİRİNCİ DERECE SIKINTIMIZ”
Üreticinin, üretim kaybının yanında en büyük sıkıntısının piyasadaki taklit ve tağşiş ürünler olduğunu ifade eden Çalışkan, şunları söyledi: “Taklit ve tağşiş ürünler dolayı haksız rekabet var. Az da olsa üretilen ürünü değerinde satamıyoruz. Denizli başta olmak üzere Ege Bölgesi’nde, yüzde 20’lerde ilkbahar balı üretimi oldu. 1 teneke bal olan net 27 kilogramlık balın tüccarlar tarafından 2 bin TL gibi, hatta 2 bin TL’nin altında rakamlar alma taraftarlığı var. Bu da şu an üreticiyi arıcılığı bırakmak noktasına getireceği kanaatindeyim. Namuslu bir şekilde dürüst üretim yapan, şeker şurubu verip sahte bal üretmeyen arıcı zor durumda. Arıyı bile görmeden glikoz ile üretilen balların karşısında gerçek bal üreticisinin ayakta kalma şansı hemen hemen ‘yok’ denecek dereceye kadar düştü. İklim şartlarının vurduğu darbe yetmedi. Piyasadaki bu taklit ürünler, bizim birinci derecedeki sıkıntımız.”
“ARILARIMIZIN ZEHİRLENMESİNİ ÖNLEYECEK ÇABALAR SARF EDİLMESİ GEREKİYOR”
Tarımda uygulanan bilinçsiz ilaçlamanın da arı ve arıcıyı zor duruma düşürdüğünün altını çizen Çalışkan; “Arıcıyı hiçe sayan, ‘Arıcı olmasa da olur’ düşüncesiyle bizleri sıkıntıya sokan bilinçsiz çiftçilerimizin kullanmış olduğu zirai ilaçlardan kaynaklanan arı kayıplarımız da var. Bu kayıpları önlemenin bir çaresi bulunması lazım. Burada görev sadece arıcıya değil, bu bölgede yaşayan bütün tarım teşkilatı ile ilgili olan hatta olmayan herkesin bu konuya eğilerek artık insanlarımızın arılarımızın zehirlenmesini önleyecek çabalar sarf etmesi gerekmekte. Yoksa sadece arıcının bu mücadeleyi verme şansı yok. Dernekler, birlikler, federasyonlar yetkili ya da yetkisiz her kim olursa olsun herkes artık elini bu taşın altına koymak zorunda” ifadelerine yer verdi.
“TÜKETTİĞİMİZ BÜTÜN GIDALARIN BAŞ MİMARI ARIDIR”
Son olarak ekolojik denge içerisindeki arının önemine değinen Hüseyin Çalışkan; “Tükettiğimiz gıdaların yüzde 90’ına yakını arıya muhtaç. Arı olmayınca dölleme olmuyor. Arıcıyı; ‘Bal verimi ile hayatını geçirsin’ düşüncesiyle hareket ediyoruz. Aslında bizim tükettiğimiz bütün gıdaların baş mimarı arıdır. Çünkü arı, sabah kovandan çıktığı andan itibaren ilk konduğu ağaç hangisiyse akşama kadar o bitkiye konar ve aynı cins ağaç ve bitkilerin döllenmesini sağlar. Yani en iyi tozlayıcı ve dölleyici arıdır. Tüm tüketicilerimiz bunun bilincine varmalıdır” dedi.