3500 YILLIK ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ
Denizli’nin Çal ilçesinde yer alan, üç yıl önce kazı çalışmalarının başladığı Aşağıseyit Höyüğü’nde arkeologlar onlarca ton toprağın içinden bir milimetreden daha küçük üzüm çekirdeği tespit etti. Karbonize olmuş durumda ve üçte birlik kısmı günümüze ulaşmış olan tohum bölgedeki yaşama dair önemli veriler elde edilmesini sağladı. Kazı heyeti başkanı Doç. Dr. Erim Konakçı, alanda iskan ve askeri faaliyetlere dair verilere ulaştıklarını kaydetti.
Denizli’nin Çal ilçesine bağlı Aşağıseyit Höyüğü’nde yıllar süren yüzey araştırmalarının ardından 2021 yılında Cumhurbaşkanlığı kararı ile kazı çalışmalarına başlandı. En kalabalık olduğu dönemde 25 bilim insanının görev aldığı alandaki çalışmalara İzmir Demokrasi Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Erim Konakçı başkanlık ediyor. Üç yıldır süren kazılarda bilim insanları önemli verilere ulaştı. Araştırmalarda Roma, Helenistik ve Geç Tunç Çağı’na ait tabakalara ulaşıldı. Helenistik dönemde büyük kireç taşlarından inşa edilmiş sur duvarı ile çevrili olduğu tespit edilen kazı alanında bu döneme ilişkin günlük kullanım kapları, mutfak alanları tespit edildi. Uzmanlar bölgenin az sayıda asker barındıran bir kale veya gözlem noktası olduğunu düşünüyor.
Kazı çalışmalarında milattan önce 15 ve 16’ncı yüzyıllara tarihlenen Geç Tunç Çağı’na ait iki tabaka da tespit edildi. Döneme ait dörtgen planlı yapılar, ocaklar ve fırınlar bulundu. Dönemin geç evresinde ise bir mekan ve taban bulundu. Bilim insanları yerleşim yerinin stratejik öneme sahip olduğunu kaydetti.
‘3500 YILLIK ÜZÜM ÇEKİRDEĞİ’
Alanda yürütülen kazı çalışmaları sırasında arkeologlar bazı tohum örneklerine de rastladı. Geç Tunç Çağı’nın erken evresine ait tabakalarda milattan önce 1600’lü yıllara tarihlenin arpa, buğday, siyez buğdayı ve üzüm çekirdeği bulundu. Hala şaraplık üzüm üretiminin yaygın olduğu bölgede karbonize olmuş durumdaki üzüm çekirdeğinin bir milimetreden daha küçük olduğu ve ancak üçte birlik kısmının günümüze ulaştığı kaydedildi. Höyükdeki arkeobotanik veriler üzerinde Tübingen Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Doğa Karakaya’nın çalışma yaptığı öğrenildi. Mikroskop altında fotoğraflanan üzüm çekirdeği ve diğer bulgular üzerinde yapılan çalışmaların, Çal yöresinin geçmiş tarım gelenekleri hakkında yeni ve kapsamlı bilgiler vermesi bekleniyor.
Diğer yandan şaraplık üzümün merkezi olan Çal’da 151 bin dönüm tarım arazisi üzerinde üzüm bağları bulunuyor. Yıllık 120 bin ton şarap üretimine sahip ilçede her yıl 40 milyon şişe bandrollü şarap üretimi gerçekleştiriliyor.
‘ÇALIŞMALAR HAKKINDA BİLGİ VERDİ’
Kazı heyeti başkanı Konakçı son iki yıldır kazı çalışmalarına ağırlık verdiklerini belirterek; “Kazı çalışmalarında elde ettiğimiz bulgular şimdilik Helenistik dönem, Roma dönemi ve Geç Tunç Çağı’nın evrelerini bize gösteriyor. Milattan önce 1600’lere uzanan tabakalara ulaşmış durumdayız. Yüzey araştırmalarında höyüğün geçmişinin geç Kalkolitik döneme kadar uzandığın biliyoruz. Yine aynı zamanda Erken Tunç Çağı’nda ve Geç Tunç Çağı’nda yerleşim üzerinde iskanın var olduğunu biliyoruz. Önümüzdeki yıllarda devam edecek kazılarda bu tabakalara da ulaşılmasını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
‘SAVUNMA DUVARIYLA ÇEVRİLİ’
Yerleşim hakkında bilgi veren Konakçı; “Yapılan kazılarda Helenistik dönemde yerleşimin etrafının bir savunma duvarıyla, bir savunma sistemi ile çevrili olduğunu tespit ettik. Bu savunma sistemini kullanan insanların ve askerlerin hem oturdukları mekanlar hem de günlük tüketim alışkanlıklarına yönelik veriler bulduk. Geç Tunç Çağı’na ilişkin ise 12 ile 16 yüzyıl arasına tarihlenen iki evresini tespit ettik. Ve evrelere ait mekanlar, ocaklar, fırınlar bulduk. Alan üzerinde interdisipliner bir çalışma yürütülüyor. Dolayısıyla her bir bilim dalından her geçen sene yeni bilgiler ediniyoruz. Bu yıl arkeozooloji çalışmaların yanı sıra arkeobotanik çalışmalar başladı. Onda da yine hem Helenistik dönemde hem Geç Tunç Çağı’nda kullanılan tohum türleri, bitki türleri hakkında bilgiler edindik.
Arpa ve buğdayın tüketilmiş olduğuna dair veriler elde ettik. Bir tane üzüm çekirdeği bulundu. O da bu bölgelerde milattan önce 1500’lerde üzüm tüketimine dair yeni bir bilgiyi sundu. Bölgeler arası ticarette üzümün önemli bir yer tuttuğunu biliyoruz. Çal’da da böyle bir bulgunun elde edilmiş olması Batı Anadolu’nun ya da Anadolu’nun genel karakteri ile uyumlu bir noktada olduğunu bize gösterdi” diye konuştu.
‘ÇAL TURİZM İÇİN SABIRSIZLANIYOR’
İlçedeki potansiyeli turizme kazandırmak istediklerini söyleyen Çal Belediye Başkanı Fethi Akcan ise; “Kazı çalışmalarına destek veriyoruz. Dayılar, Ekşihöyük ve Aşğıseyit Höyüğü’nde yürütülen kazı çalışmalarında hiç ummadığımız, beklemediğimiz güzel şeyler çıkmaya başladı. Anadolu’da bağ ve bağcılık, şarapçılık önemli bir merkez halinde. Bunun en önemli bölgelerinden biri bizim Çal yöremiz… Bu kazılardan 3500 yıl öncesine ait üzüm çekirdeğine rastlandı. Hala da devam ediyor. Bakarsınız daha eski de çıkar. Bu da bizim bölgemizin ne kadar değerli olduğunu, üzüm ile ilgili çalışmaların ne kadar yoğun olduğunu gösterdi. O dönemlerde hem şarap tanrısının bu bölgede olması hem de Hierapolis’in olması bu bölgenin turizm açısından ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gösterdi. Bölgede kazı çalışmaları bittikten sonra hem dünyaya hem de yerli turizme açmış olacağız” ifadelerini kullandı.
‘6 HEKTARLIK ALANA YAYILI’
Aşağıseyit Höyüğü, aynı ismi taşıyan mahallenin 1,5 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Deniz seviyesinden 828 metre yükseklikteki yerleşke doğal bir tepenin üzerine kurulu. Höyüğün ana konisi 6 hektarlık bir alanı kapsıyor. Yerleşimin 120 metre güneyinde Büyük Menderes Nehri yer alıyor. Yüzey araştırmalarında Geç Kalkolitik, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı, Geç Tunç Çağı, Demir Çağı, Helenistik ve Roma dönemlerinde iskan olduğu ortaya çıktı.