DENİZLİ'DE CUMHURİYETİN 100. YILINA ÖZEL İSG ETKİNLİĞİ

TMMOB Denizli İl Koordinasyonu'nun, "Cumhuriyetin 100. Yılında İSG" başlıklı etkinliğinde “İşçi sağlığı ve güvenliği için mücadele edilmedikçe iş cinayetleri istatistik olarak kalacak" denildi.

 

Evrensel Gazetesi’nin haberine göre TMMOB Denizli İl Koordinasyonu, Mühendislik ve Mimarlık Haftası etkinlikleri kapsamında 18-19-20 Ekim tarihlerinde paneller ve etkinlikler düzenledi. Devrim Arabaları film gösterimi, Türkiye’de Enerji Güvenliği, Avdan’da Tarım Topraklarının Yok Oluşu, Kamulaştırma ve Kömür Madenine Karşı Mücadele, Cumhuriyetin 100. Yılında Deprem Gerçeği, Müzik ve Mimarlık Söyleşisi, Cumhuriyetin 100. Yılında İş Sağlığı ve Güvenliği başlıklı etkinlikler düzenlendi. "Avdan ve madencilik" başlıklı etkinlikte Avdan Platformu ve Büyük Menderes İnisiyatifi sunum yaptı.

Haftanın son etkinliği "Cumhuriyetin 100. Yılında İSG" başlığı ile Makine Mühendisleri Odası Konferans Salonunda yapıldı. İSG panelinde İş Güvenliği Uzmanları Osman Öztürk, Ali Sarıhan ve Deniz İpek sunum yaptı. Osman Öztürk Türkiye’de iş kazası ve iş cinayetleri istatistiklerine ilişkin bir sunum yaparken, Ali Sarıhan işçi sağlığı ve güvenliği eğitimlerine dair bir sunum yaptı. Deniz İpek ise işçi sağlığı ve güvenliğinin tarihsel gelişimini anlatarak, sermaye birikimi ile ilişkisini ortaya koydu. Sunumlarda kanunlar, istatistikler, hukukun gelişimine karşın işçi sağlığı ve güvenliği alanının sınıf mücadelesinin bir parçası olarak ele alınmaması durumunda gelişmelerin kağıt üstünde kaldığı düşüncesi öne çıktı. İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun birçok maddede işvereni sorumlu tutmasına rağmen iş kazalarındaki artışta sermayenin rolü tartışıldı.

Makine Mühendisi ve İş Güvenliği Uzmanı Osman Öztürk, 2001 ve 2023 yılları arasında iş kazalarının artış grafiğini yorumlayarak, “2001 yılında 72 binlerdeyken 2023 yılında 511 binleri aştı. 2013 yılındaki sıçramanın sebebi ise 2012 yılında çıkan 6331 sayılı İSG Kanunu sayesinde iş kazası bildirimlerinin yaygınlaşması. Tabi bu grafiklerde kayıt dışı çalışanlar yok. Sigortasız çalışanların kaydı tutulamıyor. Öte yandan bildirimlerde kaza geçiren işçiye, ‘Evde merdivenden düştüm, evde elimi kestim’ dedirtilmesiyle kayda geçmeyenler de var” dedi. Maden kaza ve katliamlarından örnekler aktaran Öztürk, “Bunlara fıtrat mı diyeceğiz? İş kazaları önlenebilir diyoruz. Öyleyse önlenebilir diyorsak bunlar fıtrat değil iş cinayeti. Hayatını kaybeden sayısı yüksekse de katliam diyoruz” diye konuştu.

Makine Mühendisi ve İGU Ali Sarıhan da iş güvenliği eğitimlerine ilişkin bir sunum yaptı. AB Projesi kapsamında Denizli’de dijital eğitim salonu kurulduğunu belirten Sarıhan, “Bu salonda 85 işçi, 40 iş güvenliği uzmanına eğitim verildi. Bu hafta kapsamında o salonda bir etkinlik yapmak istedik bize salonun arızalı olduğu ve kullanım dışı olduğu söylendi. Sıfır cihazlar nasıl arızalı oluyor bilemiyoruz. Sanal ortamda görsel eğitim imkanı sunan bu salonların kullanıma açılması ve yaygınlaştırılması gerektiğini düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

İşçi sağlığı ve güvenliği meselesinin millattan önce 2 bin 600’lere uzandığını dile getiren Deniz İpek, yazılı ilk kanun olan Hammurabi Kanunları’nda dahi çalışanın sağlığından çalıştıranın sorumlu tutulduğu ifadelerin yer aldığını belirtti. Yönetmenliğini Fritz Lang’ın yaptığı 1927 yılının kült filmlerinden Metropolis filminden notlar aktaran İpek, Cumhuriyet’in ilk yıllarında komünizm ve ateizm propagandası içerdiği için Türkiye’de yasaklandığını da sözlerine ekledi.

İpek, Sanayi Devrimi sonrası işçi sağlığı ve güvenliğinin gelişimine ilişkin şunları söyledi; “İngiltere’de fabrikalarda baca temizleme işlerinde çocuk emeğinin kullanımı dolayısıyla 1788 tarihli Baca Temizleyicileri Kanunu çıkarılmıştır. 1802 tarihinde çıkarılan ilk Fabrikalar Kanunu ile birlikte ‘çocuk işçilerin’ çalışma süreleri gündelik 12 saat ve haftalık 58 saat olarak sınırlandırılmış. Avrupa’da emek verimliliği 1995-2015 arasında yüzde 62 oranında artmış. İş kazası ağırlık hızında yüzde 40, iş cinayetlerinde yüzde 50 artış yaşandı. NEBOSH’nun istatistiklerine göre fabrikada ürün, alet ve bant sistemi üzerine alınan verimliliği arttırıcı bilimsel patentler, işçi sağlığı üzerine alınanların tam 120 katı. Sovyetler’de işçi sağlığı düzenlemeleri, ürün verimliliği düzenlemelerinin tam 25 katı. Oxfam’ın Vietnam’daki Unilever fabrikasındaki araştırmaya göre ise Unilever’in iç yönetmeliğindeki teknolojik ilerleme raporunda 2011’daki greve kadar toplam 2 iş güvenliği bilimsel patenti belirtilirken, grevden sonra ise bu sayı 18’e çıkmış. Bu örnekler de teknoloji ve bilimin kullanımında, işçi sınıfı mücadelesinin, üretimden gelen gücünü kullanmasının işçi sağlığı ve güvenliği gelişimindeki rolünü ortaya koyuyor.”