İŞ DÜNYASI REFORM BEKLİYOR
DEGİAD Başkanı Urhan yeni yılda enflasyon ve belirsizliklere karşı mücadelede yapısal reformlar beklediklerini kaydetti, sürdürülebilir kalkınmanın önündeki engellerin kaldırılmasını istedi.
Denizli Genç İş İnsanları Derneği Başkanı Hakan Urhan, geride kalan yıla ilişkin değerlendirmelerini ve 2024 yılı beklentilerini paylaştı. Urhan, ithalatta yaşanan daralma ve ekonomideki sorunlara rağmen iş dünyasının rekabet gücünü korumak için büyük çaba sarf ettiğini kaydetti. Hükümetin enflasyonla mücadele ve maliye politikaları yaklaşımlarını desteklediklerini kaydeden Urhan, “2024 yılının reform yılı olmasını bekliyoruz” dedi.
2024’DE SORUNLARLA BAŞLADIK
Urhan yeni yıla geçen yıldan devreden sorunlarla başladıklarını belirterek; “Üretim maliyetleri, tedarik, yüksek enflasyon ve satın alma gücü, ihracat pazarlarına savaşın etkisi, finansmana erişim, kur artışı gibi sorunlarla yeni yıla başladık. Bu sorunlar içinde en fazla öne çıkan, yalnızca KOBİ’lerimizin ve iş dünyamızın değil aynı zamanda ülkemizin de en önemli gündemi ve önceliği olan enflasyondur” ifadelerini kullandı.
‘FİYAT BELİRLEMEKTE ZORLANIYORUZ’
İş dünyasının son iki yılda seyreden yüksek enflasyon nedeniyle fiyat belirlemekte zorlandığını kaydeden Urhan, Türkiye’nin ihracat ve rekabet gücünü korumak için mücadele verdiklerini belirtti. Urhan, “İşletme sermayesi ihtiyacı iki-üç kat arttı. Ancak dünya genelindeki resesyon riski nedeniyle dış talepte yaşanan daralma ve ekonomimizdeki yapısal sorunlara rağmen Türk iş dünyası rekabetçiliğini korumak için büyük bir uğraş veriyor ve yatırım iştahı da sürüyor. Bu motivasyonun yatırıma dönüşmesindeki en önemli engeller ise ekonomideki belirsiz atmosfer, yüksek enflasyon ve finansmana erişimde yaşanan sorunlar” diye konuştu.
‘ÜÇ TUZAĞA DİKKAT ÇEKTİ’
Sürdürülebilir kalkınmanın önünde üç önemli tuzak bulunduğunu savunan Urhan; “2024 yılı için OVP’de belirlenen enflasyon ve büyüme hedeflerini iyimser bulmakla birlikte bu hedeflere giden süreci kısaltmak yine bizim elimizde. Cumhurbaşkanımızın ve ekonomi yönetiminin, para ve maliye politikalarına ek olarak önümüzdeki yıl yapısal reformlarla güçlendirilmiş bir enflasyonla mücadele yaklaşımını önemsiyoruz. Enflasyonla mücadeledeki başarı sadece enflasyonun düşmesiyle değil aynı zamanda sürdürülebilir bir ekonomik büyüme ve işsizlik oranının azalmasıyla da ölçülmeli. DEGİAD olarak ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasının önündeki üç önemli tuzaktan yani ‘Orta Gelir’, ‘Orta Demokrasi’, ve ‘Orta Eğitim’ tuzaklarından kurtulmasının anahtarının da yapısal reformlardan geçtiğini uzun yıllardır vurguluyoruz. 2024, ülkemizin hem enflasyon hem de belirsizliklerle mücadelede yapısal reform yılı olmalıdır” ifadelerine yer verdi.
‘YÜKSEK KATMA DEĞER ÜRETMELİYİZ’
Türkiye’nin ikinci yüzyılda teknoloji ve verimlilik temelli, çağın gerektirdiği yüksek katma değerli üretimi gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayan Urhan, “Yüksek katma değer üretemediğimiz her süreç, bizi asgari ücret ekonomisine mecbur bırakıyor. AB ülkelerinde ortalama yüzde 7’lik bir asgari ücretli varken, ülkemizde neredeyse her iki çalışandan biri asgari ücretle geçiniyor. Bugün asgari ücret ne kadar artarsa artsın, alım gücünün karşısındaki en büyük tehdidi enflasyon oluşturuyor. Alım gücünün maaş ile değil katma değer ile arttığı bir ekonominin asgari ücret sorunu da olmaz” şeklinde konuştu.
‘ORTA EĞİTİM TUZAĞI SORUNU ÇÖZÜLMELİ’
Katma değer üretmek için yeşil dönüşüm ve dijitalleşmeyi kapsayan ikiz dönüşümün daha etkili kullanılması ve iyi eğitilmiş iş gücünde geriye düşülmemesi gerektiğini söyleyen Urhan sözlerini şöyle sürdürdü; “Orta gelir ve orta demokrasi tuzaklarını derinleştiren orta eğitim tuzağı sorununu çözmeliyiz. Matematik, fen ve okumada OECD ortalamasının altında kaldığımız PISA sonuçlarını değiştirmemiz ve beyin göçünü önlememiz gerekiyor. Bunun için de ezberci değil özgürlükçü ve yenilikçi, teknolojiyle bütünleşik bir eğitim sistemi reformuna ihtiyacımız var.
‘DEPREM BÖLGESİNE FABRİKA YAPILABİLİR’
Deprem bölgesindeki iş gücü kaybına da değinen DEGİAD Başkanı Urhan, “Deprem bölgesinin inşasına yönelik harcamaların 2024 yılında yoğunlaşacağını görüyoruz. Bölgenin yeniden inşa sürecinde ihalelerde şeffaflık, yerel işletmelerin ve yerel kalkınmanın önceliklendirilmesi önemli. Diğer yandan iş gücünün bölgeye geri dönüşü için teşvik ve desteklerin yanı sıra barınma, sağlık ve eğitime daha yoğun bir şekilde eğilmeliyiz. Bölgede kamu desteklerinin yanı sıra özel sektör yatırımları da şart. Bankacılık ve finans sektörü, iş dünyasının işletme sermayesi ve yeni yatırımlar yapması için gerekli finansmanı yaratamıyor. Böyle dönemlerde kapsamlı KGF kredilerinin önemi daha da net anlaşılıyor. Öte yandan bölgedeki iş dünyasının en büyük sorunlarından biri de üretim tesislerinin ve iş yerlerinin kaybedilmesi. Bu noktada TOKİ’nin sadece konut değil, atölye ve fabrika inşaatını da gündeme alması bir çözüm olabilir” açıklamasında bulundu.