ATATÜRK BUGÜN DENİZLİ’DE
Sıradan bir kent ziyareti değil… Menemen olaylarından sonra çıkılan Büyük Ege Gezisi, genç cumhuriyeti tehdit eden unsurlara bir gözdağı niteliği de taşıyordu. Tören ya da karşılama istemedi. Tüm çabalarına rağmen istasyona akın eden kalabalık önlenemedi. Bir öğrenci ‘Hoş geldin Gazi Babamız’ diye başlayan konuşma yaptı. İşte o ziyaretin izleri…
Şeriat isteyen bir grubun Menemen’de yedek subay olarak askerliğini yapan öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay ve onun yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki’yi şehit etmesinden sonra Atatürk ‘Büyük Ege Gezisi’ni başlattı. Bu gezi kapsamında Denizli ziyaretini 4 Şubat 1931’de gerçekleştirdi. Kentte şimdi müzeye dönüştürülen parti binasında kalan Atatürk’ün bu ziyaretteki izleri hâlâ duruyor. Ziyaretin bilinmeyen yönü ise Atatürk’ün kendisi ve beraberinkiler için şatafattan kaçınması, basit isteklerde bulunması ve yapılan harcamaları kent halkı ve bütçesine ödetmemesi oldu. Bugün ‘itibardan tasarruf etmeyen’ Türkiye’de o mütevazılığın izleri o dönemde yapılan resmi yazışmalarda da rahatlıkla görülebiliyor.
KARŞILAMA İSTEMEDİ
Ziyarete ilişkin, Cumhurbaşkanlığı genel sekreterliği ve Denizli valiliği arasında yapılan yazışmaların bir kısmı bugün Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi’nde sergileniyor. Yazışmalardan Atatürk’ün milletvekilleri ve kamu bürokratlarıyla birlikte yaklaşık 70 kişilik bir heyetle kenti ziyaret ettiği bunların 45’inin müstahdem, polis ve postalardan oluştuğu görülüyor.
OTELİ OLMAYAN KENTTE EVLERDE KALDILAR
TC Riyaseti Kalemi Mahsus Müdürü Ziya Beyefendi, Denizli Valisi Halit Aksoy’a çektiği telgrafta Atatürk’ün resmi ya da yarı resmi tören ya da herhangi bir tezahürat istemediğini, bunun dışında bir uygulamaya izin verilmemesini kesin bir dille ifade ediyor. Telgraf yazışmalarında Atatürk için yemeğini beraberinde gelen personelin hazırlayacağı, sadece ikametgâhında mutfak edevatının hazır edilmesinin yeterli olacağı belirtildi. Sofranın ise 15 kişilik olması istendi. Diğer personel için bir lokanta ile anlaşılmasını isteyen genel sekreterlik ücretin de kendileri tarafından karşılanacağını açıkça ifade ediyor. Heyet Denizli’ye masraf çıkarmazken kalabalık ziyaretçi grubu oteli olmayan kentte vatandaşların evinde birer ikişer konaklıyor.
“HOŞGELDİN GAZİ BABAMIZ”
Atasını karşılamak isteyen halk sabahın erken saatlerinden itibaren tren garında toplanmaya başladı. O dönemde 40 bin kişinin yaşadığı kent merkezinin yanı sıra ilçelerden de çok sayıda vatandaş alana geldi. Saat 13:00’te Atatürk kente geldi, bir süre istasyonda yaya olarak yürüdü. Bir öğrenci ‘Hoş geldin Gazi Babamız’ diye başlayan bir konuşma yaptı. Halkı selamlayan Atatürk oradan gece kalacağı parti binasına gitti. Denizli’de ilk olarak Çamlık’taki askeri birliği ziyaret etti. Ardından orta okul ve köy öğretmen okuluna ziyaretler gerçekleştirdi. Kamu kurumlarını ve esnafa ziyaretlerde bulundu. Halk kaldığı evde geceleyin büyük bir fener alayı düzenledi, sevinç gösterileri yaptı.
BEKTAŞİ MİLLETVEKİLİ BABABALIM
Atatürk’ün Denizli ziyaretinin simge fotoğraflarından biri olan bu karenin orijinali Atatürk Evi’nde sergileniyor. Dediği Sultan Tekkesi’nde vazifesini yerine getiren Bektaşi Dedesi Hacı Hüseyin Mazlum Bababalım, Atatürk’ü evine davet ederken yanlarında Denizli Valisi Halit Aksoy bulunuyor. Bababalım aynı zamanda TBMM 1. Dönem Denizli Milletvekili olarak görev yaptı. Bektaşiliğin Balım Sultan soyundan geldiği inancını taşıyan aile bu düşüncesini soy isminde yaşatıyor.
MİLLİ MÜCADE BU SANCAK ALTINDA BAŞLADI
İzmir’in 15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu tarafından işgal edildiği haberi Denizli’ye ulaştıktan sonra Müftü Ahmet Hulusi Efendi, Bayramyeri meydanında büyük bir miting düzenleyerek halkı silaha sarılmaya ve düşmana karşı koymaya davet etti. Müftünün verdiği bu fetvayı çoğu kişi Milli mücadelenin başlangıcı olarak kabul ediyor. Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin o gün meydana getirdiği ve üzerinde Yaşasın Vatan yazılı bu sancak o tarihten itibaren Denizli Sancağı olarak anılıyor. Diğer yüzünde Fetih Suresi bulunan sancak 1911 yılında İpek üzerine işlenmiş. Müftüler ailesinin sakladığı sancak milletvekili Haluk Müftüler tarafından müzeye bağışlandı.
ATATÜRK’ÜN KALDIĞI BİNA BUGÜN MÜZEYE DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi olarak kullanılan binanın 19’ncu yüzyıl sonlarında yapıldığı tahmin ediliyor. Binanın ilk sahibinin Şamon adında bir Rum olduğu biliniyor. Kentin uzun yıllar ekonomik merkezi olan Bayramyeri’nde bulunan yapı Cumhuriyetin ilk yıllarında parti binası olarak kullanıldı. Kültür Bakanlığı tarafından tescil edilen ve koruma altına alınan bina 1984 yılında müzeye dönüştürüldü. Atatürk Denizli ziyareti sırasında bu konakta kaldı. Ata’nın korunan yatak odası ve dinlenme odası müzenin misafirlerinin en çok ziyaret ettiği alanlardan biri.
Müze içinde Denizli’nin geçmişine dair, kültürel objeler ve silahlar da sergileniyor. Ayrıca kentin geleneksel yaşamına ilişkin canlandırmalar günlük oda, baş oda ve ebeveyn odalarında Denizli kültürünü tanımak isteyenler için rehber oluşturuyor.
HER YIL 25 BİN MİSAFİR AĞIRLANIYOR
Özellikle Atatürk’ün Denizli ziyaretinin yıldönümünde ve milli bayramlarda yoğunlukla öğrenci gruplarını ağırlayan Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi her yıl ortalama 25 bin misafir ağırlıyor. Ziyaretçilerin büyük bölümünü öğrenciler oluşturuyor. Yıl boyunca açık olduğu saatlerde ücretsiz ziyaret edilebilen müzede, Atatürk’ün Denizli ziyareti sırasında bir gece kaldığı müzemizde yatak ve çalışma odası bulunuyor. Denizlimizin kültürünü yansıtan, günlük hayatını anlatan eserler de müzede yer alıyor. Kentin kültür ve tarihini yakından tanımak isteyen herkese yıl boyunca müzenin kapıları açık.
Yunan işgaline karşı ilk protestoyu o organize etti
Müftü Ahmet Hulusi Efendi, 15 Mayıs 1919’da Yunan işgaline karşı ilk protesto mitingini organize etti ve ‘Düşmana karşı koymak farz-ı ayındır!’ fetvası verdi. Denizli Müftüsü Osman Efendi’nin oğlu olan Milli kahraman 1861 yılında Denizli’de doğdu. Alim, fazıl, dindar ve milliyetçi bir aileye mensup, Denizli'nin sayılı bilim adamı ve müderrislerindendir. 1918'de babasının vefatı üzerine Denizli Müftüsü oldu. Bu yurtsever din uleması, İzmir'in işgali üzerine, Ege'de Milli Mücadele'nin fitilini ateşleyen girişimi başlatarak Bayramyeri Meydanı’ndaki müftülük binasından halka seslendi, protesto mitingi gerçekleştirerek düşmana karşı örgütlenme çağrısı yaptı.
“Silahımız olmayabilir, topsuz – tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız” sözleri kalabalığı coşturdu.
Milli kahramanın adı Kayalık Mahallesindeki bir okula verildi, Denizli’nin Bayramyeri meydanına anıtı dikildi.
Denizli Müftüsü Ahmet Hulusi Efendi'nin çabası millî teşkilâtlanmayı başlatmaktı. Çabaları İstanbul Hükümetini tedirgin etti. Bu nedenle Denizli'deki bu millî hareket engellenmeye çalışıldı. Ahmet Hulusi Efendi İstanbul hükümetin 1919'da Denizli Millî Heyetinin kaldırılması ve dağıtılması emrine karşı çıktı. 22 Kasım 1931'de yaşamını yitirdi.
İşte Müftü Ahmet Hulusi Efendi’nin 15 Mayıs’ta yaptığı konuşma ve fetvası:
Muhterem Denizlililer…
Bugün sabahın erken saatlerinde İzmir, Yunanlılar tarafından işgal edilmiştir. Bu tecavüze karşı hareketsiz kalmak, din ve devlete ihanettir, vatana karşı irtikab edilecek cürümlerin Allah ve tarih önünde affı imkânsız günahtır. Cihad, tam manasıyla teşekkül etmiş dini farize olarak karşımızdadır.
Hemşehrilerim, karşımıza çıkarılan dünkü tebeamız Yunan’a biz mağlup olmadık. Onlar öteki düşmanlarımızın vasıtasıdır. Yunan’ın bir Türk beldesini ellerine geçirmelerinin ne manaya geldiğini, İzmir’in şu birkaç saat içinde irtikap edilen cinayetler gösteriyor.
Silahımız olmaya bilir, topsuz – tüfeksiz sapan taşları ile de düşmanın karşısına çıkacağız. İstiklal aşkı, vatan sevgisi hassasiyet şuurumuz ile kalbimizdeki iman ile mücadelemizin sonunda zaferi kazanacağız. Bu uğurda canını verenler şehit, kalanlar gazilerdir. Bu mutlak olarak cihad-ı mukaddestir.
Sizlere vatanımızı düşmana teslim etmenin çaresiz olduğunu söyleyenler, düşman esareti altında olanlardır. Onlar irade ve kararlarına sahip değillerdir. Bu vaziyette onların emri ve fetvası aklen ve şer’an caiz, makbul ve muteber değildir. Meşru olan münhasıran vatan müdafaası ve istiklal uğruna cihattır.
Korkmayınız…! Meyus olmayınız…! Bu livay-ı hamd’in altında toplanınız ve mücadeleye hazırlanınız. Müftünüz olarak cihad-ı mukaddes fetvası’nı ilan tebliğ ediyorum.