“SİYASET, ELİNİ YARGININ ÜSTÜNDEN ÇEKMELİ”
Denizli Valiliği önünde düzenlenen yeni adli yılın açılış töreninde konuşan Denizli Barosu Başkanı Adnan Demirdöğer, “Siyaset, elini yargının üstünden çekmeli, yargıyı biz yargı mensuplarına bırakmalıdır” dedi.
Yargıda toplu izin kullanımı anlamına gelen ve bu yıl 20 Temmuz'da başlayan adli tatil, sona erdi. 2024-2025 Adli Yıl açılışı sebebiyle Denizli Valiliği önündeki Atatürk anıtında tören düzenlendi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan törende konuşan Baro Başkanı Adnan Demirdöğer, Baro’ya kayıtlı 2 bin 100 avukat ve 200’e yakın stajyer avukatın bulunduğunu belirtti. Avukatların yargının üç sacayağından biri olduğuna vurgu yapan Başkan Demirdöğer, “Bizler yargının bağımsızlığına ve tarafsızlığına katkı sağlayan en önemli unsurlarız. Biz avukatların görevi kamunun takdirini kazanmak değil, hukuksuzluk karşısında hak arayanların takdirini kazanmaktadır. Çünkü biz avukatlar; avukatın sesi kısılırsa, halkın sesi kısılır ilkesini benimsemekteyiz. Bu hususu özellikle belirtmek isterim. Yargı sadece hakim ve savcılardan oluşmaz. Biz de varız. Biz olmazsak yargı olmaz. Yargıda silahların eşitliği ilkesi söz konusu olup; savunma tarafı olan biz avukatlar, silahların eşitliğinin sağlanmasında olmazsa olmaz konumdayız. Bu nedenle silahların eşitliği ilkesine aykırı davranılıp, savunma yok sayıldığında hukuk sistemi çöker. Bir ülkenin yargısal savunması ne kadar güçlü, hakim ve savcıları ne kadar bağımsızsa, o ülkede adalet vardır, hukuk vardır, eşitlik vardır. Bu nedenle her Adli Yıl açılış konuşmamda ve 5 Nisan Avukatlar Günü konuşmamda söylediğim ve her zaman söyleyeceğim gibi; siyaset, elini yargının üstünden çekmeli, yargıyı biz yargı mensuplarına bırakmalıdır” şeklinde konuştu.
“AVUKATLIK MESLEĞİNE HEM FİZİKİ HEM EKONOMİK ŞİDDET UYGULANMAKTA”
Avukatlık mesleğine hem fiziki hem ekonomik şiddet uygulandığını belirten Başkan Demirdöğer; “Meslektaşlarımız dosyalarda taraf olmadığı halde, fiziki saldırıya uğramakta, avukatlık ücret tarifesi ve cmk ücretlerinin angaryaya dönüşmesi nedeniyle de ekonomik şiddete uğramaktadır. Son günlerde ise, Vergi dairelerince, meslektaşlarımızın hesaplarına vergi borçlarından dolayı bloke konulmakta, ekonomik olarak zor durumda olan meslektaşlarımız daha da mağdur edilmektedir. Bu nedenle derhal bu uygulamadan vazgeçilmelidir. Avukata yönelik ekonomik ve fiziksel şiddet önlenmeli, bu konuda yasal, mali ve idari önlemler alınmalı, avukata yönelik şiddet tutuklama nedeni sayılmalıdır. Türkiye’de dava yoluyla hakkını aramak, oldukça pahalı duruma getirilmiştir. Bu durum, vatandaşların hak arama özgürlüğünü kısıtlar niteliktedir. Bu nedenle yargı harç ve masraflarının makul seviyeye indirilmesi gerekir. Yine bildiğiniz gibi, kıdemi 5 yıl ve altında olan meslektaşlarımızın Baroya aidat ödememesi hususunda düzenleme yapılmıştır. Hangi gerekçe ile yapılırsa yapılsın bu düzenleme Baroları zor durumda bırakarak, meslektaşlarımızın baroya olan aidiyet duygularını yitirmesine neden olmaktadır. Bu düzenlemeden derhal vazgeçilmeli ve bunun yerine kıdemi 5 yıla kadar olan meslektaşlarımıza SGK primi ve vergi muafiyeti getirilmeli, faizsiz ve daha uzun süreli büro destek kredisi sağlanmalıdır” dedi.
“STAJYER AVUKATLARIN STATÜSÜ DEĞİŞTİRİLMELİ”
Stajyer avukatların statüsünün değiştirilmesi ve özlük haklarının tanınması gerektiğini söyleyen Demirdöğer; “Kamu avukatlarının özlük hakları ve engelli avukatların temel hakları güvenceye kavuşturulmalıdır. Meslektaşlarımızın ödediği yüksek SGK primleri makul seviyeye indirilmeli, meslektaşlarımızın emekli maaşlarında düzenleme yapılmalıdır. Avukatlık hizmetinden alınan KDV oranları düşürülmelidir. CMK ücretlerinin, avukatlık mesleğinin saygınlığına ve günün ekonomik koşullarına uygun bir seviyeye getirilmesi gerekmekte olup; bu ücretlerin asgari ücret tarifesi ile eşdeğere çıkarılması gerekmektedir. Yine CMK ödemeleri ve beraat vekalet ücretleri eskisi kadar olmasa da, gecikmeli olarak ödenmekte olup, bu konuda meslektaşlarımızın mağduriyeti giderilmelidir. Bağlı çalışan meslektaşlarımızın hakları güvence altına alınmalıdır. Arabuluculuk, uzlaştırma, seri muhakeme gibi usullerin uygulanması ve meslektaş sayımızın hızla artmasından dolayı mesleğimizin faaliyet alanı git gide daraltılmış olup, biz avukatlara yeni iş sahalarının yaratılması gerekmektedir. Toplumsal olaylar ile ilgili davalarda; baroların katılma taleplerinin mahkemelerce, doğrudan reddi değil, kabul edilmesi gerekmektedir. Bağımsız avukatlık faaliyetinin önündeki kurumsal ve yasal engeller kaldırılmadır. Kişisel Verilerin Korunması hakkındaki yasa ile Avukatlık yasası özdeşleştirmeli, her iki yasa arasındaki çelişkiler giderilmeli ve bu konuda yaşanan sorunlar avukatlık mesleği lehine çözümlenmelidir” ifadelerini kullandı.
“KILAVUZUMUZ ATATÜRK İLKE VE DEVRİMLERİDİR”
Son olarak Başkan Demirdöğer, şunları kaydetti: “Denizli Barosu olarak insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, Anayasamızın başlangıcında belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik, sosyal hukuk devletine olan inancımız ile; Anayasının ilk 4 maddesinin değiştirilmesini ve yine kadınlarımızın elde etmiş olduğu hakların siyasi tartışma konusu yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Ve diyoruz ki; ‘İstanbul Sözleşmesi yaşatır’. ‘Adalet mülkün temeldir’ yazılan her mahkeme salonu ve eşitliğin, hakkaniyetin, adaletin, bağımsız yargının ve insan onurunun öğretildiği her hukuk fakültesi salonu, bize Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıdır. Bizler bugün bu mirasa sahip çıkmak için cübbelerini yeri geldiğinde barınak, yeri geldiğinde yıkılması mümkün olmayan çatı, yeri geldiğinde de tahakkümün karşısında kalkan yapan avukatlarız. Kılavuzumuz Cumhuriyetin kurucu değerleri ile Atatürk ilke ve devrimleridir.”
GEREKLİ HASSASİYETİ VE GAYRETİ GÖSTERECEĞİZ
İnsanlık tarihinde tarihi ve temini için en çok çaba sarf edilen, toplumun en önemli ihtiyaçlarından birisinin adalet olduğunu vurgulayan Denizli Cumhuriyet Başsavcı Vekili Gültekin Bülbül; “Bir yargı mensubu olarak bu ihtiyacı ve beklentiyi bilerek adaletin tecellisi noktasında tüm gücümüzle mücadele etmek yegane vazifemizdir. Zira insan hakları, hukukun üstünlüğü, hukuk devleti ve demokrasi devlet düzeninin temelleri, bağımsız ve tarafsız yargının güçlü bir işlemesi ve yargı görevinin layıkıyla yerine getirilmesine bağlıdır. Yeni adli yılda da ifa ettiğimiz görevin toplum bakımından yaşamsal öneminin farkında olarak büyük bir azim ve kararlılıkla çalışmaya devam edecek, geciken adaletin adaletli sonuçlar doğurmayacağı bilinciyle yargısal süreçlerin etkin ve hızlı bir şekilde ifası hususunda gerekli hassasiyeti ve gayreti göstereceğiz. Yargıya olan güveni daha iyi seviyelere taşımak, bu hedefe katkı sunmak, bizim önemle üzerinde durduğumuz hususların başında gelmektedir. Yargıya güveni tesis etmek ise yargısal süreçlerin hızlı işletilmesi ve verilecek isabetli kararlarla, adaletin gecikmeden tecelli etmesiyle mümkündür. Bu amaçla adli konularda uzmanlaşmanın önemi dikkate alınarak son yıllarda İhtisas Mahkemeleri’nin sayısı artırılmış, buna paralel olarak Cumhuriyet Başsavcılığımız bünyesinde de suç türüne göre bürolaşmaya gidilmiştir. Böylelikle soruşturma ve kovuşturma evrelerinin seri ve isabetli bir şekilde neticelendirilmesine katkı sağlanmıştır” diye konuştu.
“YARGI KARARLARININ ELEŞTİRİYE AÇIKTIR”
Yargı kararlarının eleştiriye açık olduğunu belirten Bülbül; “İtiraz, istinaf ve temyiz süreçleri bunun hukuksal mecralarıdır. Ancak, devam etmekte olan adli süreçlerin yazılı ve görsel basında, sosyal medya platformlarında tüm yönleriyle ele alınması, çoğu zaman dosya kapsamıyla örtüşmeyen yanlış bilgilerle yargısal süreçlerin tartışmaya açılması ve yargı mensuplarının ağır ithamlara maruz bırakılmalarını doğru ve hukuki olmadığını, bu durumun yargıya olan güveni de olumsuz anlamda etkilediğini ifade etmek isterim” dedi.