HEKİMLER GEÇİNEBİLMEK İÇİN EK İŞ YAPIYOR

PAÜ akademisyenleri, Denizli Tabip Odası ile birlikte 64 ilde 835 aile hekimiyle anket çalışması yaptı. Ankete katılan hekimlerin yüzde 34’ü geçinebilmek için ek iş yaptıklarını söyledi. Yüzde 67’si çalıştıkları fiziki koşulların yetersizliğine dikkat çekti, yüzde 27’si çalışanları ile yaşadıkları hukuki sorunlar bulunduğunu ifade etti. Aile hekimlerinin yüzde 56’sı mesleki saygı görmediklerinin altını çizdi.  

Denizli Tabip Odası ve Pamukkale Üniversitesi akademisyenlerinin, aile hekimlerinin durumlarına ilişkin kapsamlı bir anket yaptığı öğrenildi. Denizli Tabip Odası Başkanı Fazıl Necdet Ardıç, Uz. Dr. Çiğden Akaydın, Dr. İbrahim Ök, Dr. İsmail Sayar ve Dr. Selçuk Ünal tarafından yürütülen çalışmada 64 kentte görev yapan 835 aile hekimine ulaşıldı.

Ankete katılan aile hekimlerinin yüzde 16,8’inin aile hekimliği uzmanı, yüzde 21,7’sinin sözleşmeli aile hekimliği uzmanı veya asistanı, yüzde 61,5’inin ise pratisyen hekim olduğu araştırmada yer aldı.

Raporda aile hekimliği uzmanlığı eğitimi alan kişilerin yüzde 38,5’a ulaştığı kaydedildi. Sonuçlara göre Türkiye’de aile hekimliği uygulamasının gelişime açık olduğunun gözlendiği, kaldırılmak yerine reforme edilmesi gerektiği kaydedildi.

3 BİN 200 KİŞİYE HİZMET VERİYOR

Çalışmada bir aile hekiminin ortalama 3 bin 200 kişiye hizmet verdiği, aile hekimlerinin en az yüzde 30’unun ise 3 bin 600 nüfusa hizmet ettiğini gösterdi.

Araştırmada aile hekimlerinin yer bulma sorunu nedeniyle gruplar halinde çalışmayı tercih ettiği, ankete katılan hekimlerin büyük çoğunluğunun kamunun kiracısı olduğu ifade edildi. Kamu binalarının aile hekimlerine kira karşılığı tahsis edildiği, özel mülklerde ise depremsellik sorununun varlığı da ankette ifade edildi.

ÇALIŞANLAR İLE SORUNLAR YAŞANIYOR

Ankete katılan aile hekimlerinin yüzde 27’sinin çalıştırdıkları personel ile iş ve sosyal güvenlik yönünden sorun yaşadıkları kaydedildi. Kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı en çok sorun yaşanan konular olarak öne çıktı.

Ankete katılan hekimlerin yüzde 75’i cari gider harcamalarının yeterli olmadığını ifade ederken,  büyük çoğunluğu ödeme sisteminin aynı şekilde devam etmesi gerektiğini ancak yapılan artışların reel gider artışları oranında yapılması gerektiğini belirtti.

İŞ GÜVENCESİ ENDİŞESİ

Ankete katılan hekimlerin sadece yüzde 10’u iş güvencesi olduğunu belirtirken yüzde 34’ü geçinebilmek için ek işe ihtiyaç duydukları yanıtını verdi.

Katılımcıların yüzde 50’si iş olanağı çıktığında veya emeklilikleri geldiğinde işi bırakabileceklerini belirtirken, yüzde 52’si yurt dışı bir işe sıcak baktığını ifade etti.

Aile hekimlerinin yüzde 67’si çalıştıkları fiziki koşulları yeterli bulmadı. Ankette fiziki koşullarının kötülüğünün ASM’lerin en zayıf tarafı olduğu ifade edildi.  ASM hekimlerinin büyük çoğunluğu kamuya ait binalarda işlerini yapmak ve memur statüsünde olmak istediklerini belirtti.

YASALAR YETERLİ DEĞİL

Katılımcıların sadece yüzde 1’i Aile Hekimliği Kanunu’nu yeterli bulduklarını yüzde 3’ü de yönetmelik ile haklarının korunduğuna inanıyor. Aile hekimlerinin yüzde 93’ü Sağlık Bakanlığı’nın yeni yönetmelik hazırlarken aile hekimlerinin görüşünü almadığını ifade ediyor.

Ankete katılan hekimlerin yüzde 63’ü mesleki eğitime ihtiyaç duyduğunu ifade ederken yüzde 76’sı bakanlığın hizmet içi eğitim programlarının kendilerine katkı sağlamadığını ifade etti.

MESLEKİ SAYGI GÖRMÜYORLAR

Hekimlerin yüzde 56’sı mesleki saygı görmediğini belirtti. Ankette sorulan; ‘Halkımız aile hekimliğinin değerli olduğunu düşünmektedir’ başlığına yüzde 17’lik kesim katıldığı yönünde görüş bildirirken hekimlerin yüzde 63’ü katılmadığı yönünde cevap verdi.

Aile hekimlerinin yüzde 56’sı halkın meslekleri ile ilgili gerekli saygıyı göstermediğini belirtti.

Ayrıca SGK’nın ilaç kısıtlama uygulamasına hekimlerin ancak yüzde 29,1’i olumlu görüş bildirdi.

İŞTE DİĞER SONUÇLAR

Yürütülen anket çalışmasına ilişkin genel değerlendirmeler sonuç bölümünde, şu şekilde yer aldı:

* Anket sonuçlarına göre, aile hekimlerinin sadece üçte biri kendini kamu personeli olarak tanımlamaktadır. Aile hekimlerinin hukuki statüleri belli değildir.

* Üçte birinin hangi statüde çalıştığı hakkında bilgisinin olmadığı, aile hekimlerinin dörtte birinden fazlasının çalıştırdıkları personel ile ilgili iş ve sosyal güvenlik hukukundan kaynaklanan sorun yaşadığını belirtmektedir.

* Dörtte üçü ise, kendilerine yapılan cari gider harcamalarını yeterli görmediklerini belirtmektedir.

* Aile hekimlerinin yarısından biraz fazlası çalıştıkları fiziksel ortamdan memnun değildir.

* Aile hekimleri mesleki eğitime ihtiyaç duymaktadır.

* Aile hekimleri iş güvencelerinin olmadığını, aile hekimliği yapmanın emekliliklerine olumlu yansıyacağını düşünmemektedir.

İŞTE ÖNERİLER

Denizli Aile Hekimleri Derneği, AHESEN Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası ve Türkiye Aile Hekimleri Uzmanlık Derneği tarafından da desteklenen anket çalışmasının son bölümünde çalışma sorunlarının düzeltilmesi için bir dizi öneride de bulunuldu. Ankette öneriler şu şekilde yer aldı:

* Aile Hekiminin koruyucu hekimliği tam olarak uygulayabilmesi için bağlı nüfus 2000-2500 sayısı ile sınırlandırılmalıdır. Bunu yaparken Aile Hekimi maaşı ile nüfus arasındaki ilişkinin de kaldırılması gerekir.

* Aile Sağlığı Merkezleri nüfusa ve bölgeye bağlı olarak 2-6 Aile Hekimini içerecek şekilde planlanması gerekmektedir.

* Her Aile Hekimi için 2 ASÇ ve 3 Aile Hekimliği Birimine bir tıbbi sekreter kadrosu görevlendirmesi iş verimliliğini arttıracaktır.

* Aile Hekimlikleri kamu binalarına kurulmalıdır.  Kamu hizmeti yapılan binaların Sağlık Müdürlüklerine devri ve bunların bedelsiz olarak Aile Hekimlerine tahsisi daha doğru olacaktır.

* Aile Hekimlerine çalışma ekonomisi ve iş hukuku yönünden destek olacak mekanizmaların kurulması, kıdem tazminatı yönünden cari ödemelere ek kaynak verilmesi veya bunun devlet tarafından üstlenilmesi gerekmektedir.

* Harcama kalemleri dikkate alındığında yıllık cari harcama ödemelerin gerçek enflasyon oranında arttırılmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmaktadır.

* Aile hekimlerinin yüzde 34’ü geçinebilmek için ek işe ihtiyaç duymaktadır. Önemli bir kısmı işi bırakabilme olanağı sağlayacak tekliflere açıktır. Aile Hekimlerinin uzun süre aynı bölgede çalışması sistemin en büyük avantajlarından biridir. Emekliliğe yansıyan iyi ücret uzun çalışma süreleri getirir.

* Sağlık Bakanlığı hastaların gözünde Aile Hekimliği’nin önemini arttırmak istiyorsa bunun şartlarından biri de merkezin fiziksel özelliklerinin de dikkat çekici güzellikte olmasıdır,

* Aile hekimlerinin çoğunluğu statülerini net olarak bilmemektedir.  Devlete ait binalarda, memur statüsünde Aile Hekimliği yapmayı tercih etmektedirler. Burada dikkat edilmesi gereken nokta talebin sağlık ocağı sistemine dönüş değil, bina sahipliği ve hekimin özlük haklarındaki statü sorunun çözülmesi ile ilgili olduğudur.

* Aile Hekimliği sisteminin denetiminde önemli bir güven sorunu vardır. Sağlık müdürlüklerinin kişisel faktörlerini ortadan kaldırmak için meslek örgütleri ile bağımsız bir akreditasyon kuruluşu kurulabilir.

* Sağlık Bakanlığı’nın Aile Hekimliği çalışanlarını kucaklayamadığı, hizmet sektörünün temelini oluşturan takım çalışması, sürekli iletişim ve geri bildirim döngüsünü çalışanlarına karşı uygulamadığını göstermektedir. Tam tersine özel hatlar kurarak hasta şikayetlerini toplamakta, bu şikayetleri yönetimsel olarak değerlendirmeden, çalışanlarını bireysel olarak doğrudan savunma pozisyonunda bırakmaktadır.

* Zorunlu hizmet içi eğitimlerin, hekimlerin yüzde 76’sı tarafından kendilerine katkı sağlamadığı vurgulanmıştır. Burada bölge üniversitelerinin düzenleyeceği Türk Tabipleri Birliğinin kredilendirme sistemini kullanan eğitimler organize edilebilir.

* Aile hekimliği uzmanlık eğitiminin yaygınlaşması desteklenmelidir.

* Aile hekimleri, toplumun hem aile hekimliği sistemine hem de kendilerine gereken değeri vermediğini düşünmektedir. İşin kötüsü Sağlık Bakanlığı’nın bütün açıklamalarına rağmen aynı şeyi Bakanlık için de hissetmektedirler. Önemli bir halkla ilişkiler kampanyası,  Aile hekimlerinin yetki artışının desteklenmesi bu sistemin daha tercih edilebilir bir hizmet basamağına dönüşmesini ve ikinci ve üçüncü basamaktaki iş yükünün azalmasını sağlayabilir.