Anadolu’nun Evlatları ‘Çallı Süleyman’
Denizlili yazar Kemal Yalçın için Almanya’da düzenlenen ‘Anadolu’nun Evlatları’ sempozyumuna katılan Denizlili Mimar Süleyman Boz, ünlü yazarı anlattı. Kemal Yalçın’ın hayatlarını romanlaştırdığı Anadolu’nun Evlatları’ndan biri olan Mimar Süleyman Boz, “Yazar Kemal Yalçın Lykos çayının çıktığı, Katmos Dağı eteklerinde yer alan Collessea Antik Kenti’nin hemen komşusu Antik Honai (Honaz) kentinde gözlerini dünyaya açtı” dedi.

250’ye yakın kişinin katıldığı sempozyuma Denizlili işadamı Nihat Kömürcüoğlu ile birlikte katılan Boz, Denizli ile ilgili tarihten bilgiler de verdi. Boz, “Batı Anadolu’da dağlar denize dik olarak konumlanır. Dağların arasından denize ulaşan antik Meandros (Büyük Menderes) nehri iç Ege’ye kadar uzanır. Ana damar Dinar’dan çıkar. Sonra Çivril Homa beldesinden çıkan bir kaynak ona eklenir. Katmos(Honaz) dağının güneyinden çıkan Gökpınar Çayı ile beslenir. Katmos’un kuzeyindeki gözlerden çıkan Lykos (Çürüksu) çayı Meandros’un ana kollarından biridir. Lykos, kendi oluşturduğu vadiyi aşarak Buldan, Yenicekent civarında Meandros ile birleşir. Lykos Vadisinde iç Ege’nin en önemli antik kentlerinden 4 tanesi yer alır: Katmos (Honaz ) dağı kuzey eteklerindeki Collessea, Denizli kenti Eskihisar Mahallesi yakınlarındaki Laodikeia, hemen karşısında, Salpakoz (Çökelez Dağı) eteklerinde yer alan Hierapolis (Pamukkale) ve Yenicekent yakınındaki Tripolis” dedi.
DOĞDUĞU TOPRAKLAR
Kemal Yalçın’ın romanlarındaki ve yaşam öykülerindeki dünyanın kökleri Honaz’ın, Collessea’nın, Likos vadisinin 3000 yıllık tarihinin derinlerine kadar gittiğini ifade eden Boz, “Yalçın Lykos çayının çıktığı, Katmos Dağı eteklerinde yer alan Collessea antik kentinin hemen komşusu Antik Honai (Honaz) kentinde gözlerini dünyaya açar (1952) Sulak, bereketli toprakları, bin bir çeşit bitki örtüsü, iki farklı etnik yapının (Türk ve Rum) uzantısı bir popülasyon içinde, Türk ve Rum anıları, masalları, türküleri, dilleri arasında büyür. 1924 yılında Yunanistan’dan 1000 kadar mübadil Honaz’a, Rum mahallesine yerleştirilir. Bu insanların anadilleri Yunancadır. Tek kelime Türkçe bilmezler. Kemal Yalçın komşularından çocukluğunda Yunanca öğrenir. Kemal’in içine doğduğu, yaşadığı çok zengin tarihi, antik, coğrafi, sosyolojik ve kültürel bir ortamdır. Hristiyanlığın geliştiği, kutsal kitaplarda sözünün edildiği bir dini merkez olmuştur Collessea. Bir taraftan 12. Yüzyılda 21 Ciltlik Historia adlı Ortaçağ tarihinin yazarı Bizans Tarihçisi Honazlı Niketas’ın hemşerisidir Kemal. Diğer taraftan da Aziz Paul’un mektup gönderdiği o kentin sakinidir. Kemal, ilerleyen yıllarda Niketas ve eseri Historia’ya özel ilgi duyacak, İncil’deki Koleselilere Mektuplar’ı ülkesindeki insanlara, doğduğu kentle ilgili ilginç bilgiler aktarmayı sürdürecektir” diye konuştu.
KEMAL YALÇIN İLE KARŞILAŞMAMIZ
Denizlili Mimar Süleyman Boz, konuşmasında Yazar Kemal yalçın ile ilk karşılaşmalarını anlattı. Boz, “Denizli’de yaşayan bir mimar, gazete köşe yazarı ve Kültür Sanat Etkinlikleri düzenleyen bir Derneğin yöneticisi olarak, Emanet Çeyiz’in ülkede ve dünyada dalgalandığı o yıllarda tanıştım Kemal Yalçın ile. Kemal’in samimi, sahici, dürüst tavırları arkadaşlığımızın ilerlemesinin kapılarını açtı. Mektuplaşmaya, mesajlaşmaya başladık. Ortak yönlerimizi keşfettik. Yaşadığımız kente ve bölgeye dair ortak etkinliklerde (Söyleşi, imza, konferans vs.), mücadelelerde (Şeyh Bedreddin Caddesi’nin Belediye tarafından adının silinmesine karşı açtığımız dava vb. gibi) yan yana çalıştık. Birlikte TV ve Gazete Röportajları yaptık. Antik Kentleri gezdik. Belediyeleri ziyaret ettik. Kemal, Memleketine her izinli gelişinde, mutlaka ses getirici, çevreyi aydınlatıcı, siyasal, toplumsal, kültürel ortama müdahale edici etkinliklerde bulunurduk. Bu bazen Mursallı’da Rum Mübadili köylülerle söyleşi ve kitap imza etkinliği olurdu, bazen Tripolis Kazılarını ziyaret olurdu, Bazen Buldan Belediyesi ve tarihi dokusu ile ilgili bir etkinlik olurdu, bazen Kemal’in yeni çıkan bir kitabının tanıtımı ve kokteyli (HAYMATLOS, Şiir Otel kokteyli) olurdu” dedi.
“ÇALLI SÜLEYMAN”
Yazar Kemal yalçın’ın roman kahramanı olmaktan büyük onur duyduğunu belirten Boz, “Ben İç Ege’de yer alan, Denizli, Çal İlçesi Yukarıseyit köyünde doğmuş dar gelirli bir marangozun 8 çocuğundan biriyim. Menderes’in kıyısında yer alan köyümüz başını da Çökelez dağına yaslar. Zorluklar, yoksulluklar içinde ilk ve orta eğitimimi bitirip İstanbul’da Mimarlık Eğitimi alabilmiş bir şanslı Anadolu evladıyım. Ülkemin siyasal, sosyal, kültürel çalkantıları içinden geçerek bu yaşlara geldim. 12 Mart ve 12 Eylül Askeri Darbelerini yaşadık. Sağ-Sol çatışmalarını, siyasi kavgaları yaşadık. Arkadaşlarımız vuruldu, öldürüldü. Ülkemde 78 Kuşağı denen bir kuşağın temsilcileriyiz. Geldiğimiz yerlere, sıkıntılara karşın ülkemize ve halkımıza borcumuzu; mesleğimizi Anadolu’da icra ederek, siyasette, kültür alanında, belediye meclislerinde, mimarlar odası başkanlığında, Müze Derneği ve Sanatsevenler Derneği gibi sivil toplum kuruluşlarında etkin görevler yaparak, gazete ve dergilerde yazılar yazıp televizyon programları yaparak ödemeye çalıştım ve çalışıyorum. Kemal beni, eşim Firdevs Boz’u, ailemi, yaptığım işlerimi, üniversite yıllarımı daha iyi tanıyıp öğrenmişti. 12 Eylül Askeri Cunta döneminde ben de 7 ay kadar yurdumdan ayrılmak zorunda kalıp Almanya Solingen’de yaşamıştım. Yakın çevremdeki arkadaşlarım, Şiir Otel’in sahibi ve bazı arkadaşlarımız ile birlikte bizim Denizli’de yarattığımız sosyal ve kültürel Aura, Kemal’i etkiledi. Bu etkilenme sonunda aklından bir “Dönem romanı, bir kuşak romanı, tarihsel, sosyolojik, belge ve bilgilere dayanan, gerçek kişilerin kahraman olduğu bir roman yazma fikrini” bize açtı. Ben Kemal’i ve onun janrını, tekniğini, araştırmacı yönünü bildiğim için “Olabilir” şeklinde görüş bildirdim. Diğer arkadaşlar da kabul edince “Aşkla Başladı Her Şey” adlı romanın yazım sürecine başladı sevgili Kemal. Burada sizlerin karşısında eşim Firdevs Boz ile bulunmamın bir nedeni de o romanın kahramanı olmamdan dolayıdır. Beş yıllık bir araştırma ve çalışma sonunda romanı bitirdi. Yazım sürecinde yüzlerce kez mesajlaştık, telefonlaştık. Belge, bilgi, fotoğraf aktarımında bulunduk. Bu belgelerin de Duisburg-Essen Üniversitesi arşivinde yer aldığını dün memnuniyetle gördüm. Bu roman da konusu, kahramanları ve dönemine getirdiği özgün bakışı ile çok ses getirecektir umuyorum” diye konuştu. YALÇIN BAĞBOZAN