Atlantis Kıtası Bulundu Mu?

2016 yılında Pamukkale Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nü fakülte ve bölüm birincisi olarak bitiren ve 26 yıldan buyana Denizli’de avukatlık yapan Arkeolog Ülkü Aytan, yaptığı son keşif ile tarih dünyasını şaşkına çevirdi. Deneyimli avukat yüzyıllardır bulunamayan ve hakkında çeşitli iddiaların ortaya atıldığı Atlantis Kıtası’nı bulduğunu iddia etti. Aytan bu iddiasını Slovakya Trnava Üniversitesi Arkeoloji Konferansında sundu.

‘KİLİT KAYNAK EFLATUN VE SOLON ARASINDA GEÇEN BİR DİYALOG’

 Yıllardan beri çeşitli söylemlerle hakkında birçok spekülatif haberler çıkan kayıp Atlantis Kıtası hakkında araştırma yaptığını belirten Arkeolog Ülkü Aytan, Kıtanın Akdeniz’de Yunanistan, Mısır ve Libya üçgeni arasında olduğunu iddia etti.  Çalışmalarının tohumlarını Gökçeada’ya yaptığı tarihsel bir gezi ile atan Aytan’ı Atlantis’i bulmaya iten süreç orada 6000 sene önce yaşayan bir halkın olması fakat o günün şartlarında Deniz Ulaşımının henüz bulunmadığını fark etmesiyle başladı. Sonunda Atlantis’i bulmasıyla başlayan süreçte en önemli detayların Atina’lı Kral Solon’la ünlü düşünür Eflatun arasında geçen bir diyalogda gizlendiğini belirten Aytan, “Eflatun o dönemin krallarından Solon’a Akdeniz’de bir yerleşim yerinden bahsediyor. Bahsettiği yer şuan sular altında kalmış olsa da o dönemde anakaraya bağlı. Bu durumu destekleyende birçok bilimsel veri mevcut” dedi.

‘MEDENİYETLERİN KÖKENİ MEVCUT DEĞİL’

Çalışmasının en büyük destek taşlarından biri olarak da günümüzde birbirlerinden deniz ile olan birçok yerleşim yerinin o dönemlerde kültür birliği içinde olduğunu gösteren deneyimli avukat, ayrıca o dönem oralarda kurulmuş olan medeniyetlerin kökenlerinin hiçbir şekilde bulunamadığını nasıl var olduklarını şuan bile keşfedemediklerini bunuda Atlantis’i sular altında bırakan büyük bir tsunami dalgasının sebep olduğunu dile getirdi.

‘KAYNAKLARDA GEÇTİĞİ GİBİ ÇAĞIN ÇOK İLERİSİNDE BİR TOPLULUK DEĞİL’

Yıllardan beri çeşitli mitolojilerde ve hikayelerde geçtiği gibi Atlantis’in çağın çok ilerisinde olmadığını belirten Aytan, “Buna kanıt oluşturacak hiç bir bulgu yok fakat dönemin şartlarına göre yaşam standartlarının yüksek olduğu bir yer. Eflatun konuşmaları arasında bunu dile getiriyor” diye konuştu.

SLOVAKYA’DA DÜNYA’YA SUNUM YAPTI

Çalışmalarını Slovakya Trnava Üniversitesi Uluslararası Arkeoloji Konferansı’nda sunan Ülkü Aytan bu çalışmalarını kendi üzerine noterden tescil ettiğini belirtti. Aytan, Slovakya Trnava Üniversitesi Arkeoloji Konferansı’ndaki çalışmasını şu sonuç bildirgesi ile tamamladı.

 

SONUÇ OLARAK

Uzun yıllardır yeri ve varlığı araştırmalara konu olan efsanevi Atlantis Adasının yerinin, Girit Adasının güney kıyısından başlamak üzere, tüm muhteşemliği ile Akdeniz’ in altında bulunduğunu öneriyorum.

Bu tespitimde, Platon’ un Timaios diyaloğunda Kritias’ ın ağzından dile getirmiş olduğu antik metinler ve Google haritaları kullanılmıştır. Yapılacak teknik ve arkeolojik araştırmalar sonucunda önerim doğrulanacaktır. Önerimin dayanak noktası, arkeolojik açıdan doğanın köşeli bir oluşumu gerçekleştirememesi ve doğada köşeli olarak bulunan düzenlemelerin mutlaka zihinsel bir oluşum sonucunda meydana gelmiş olmasıdır. (Söğüt, 2012)  Aşağıda sunulan resimler ve Google haritaları da ayrıca incelendiğinde planlı ve ölçülü bir şekilde mevcut olan oluşumların, hangi açıdan bakılır ise bakılsın düzenli, planlı bir kent profilini gösterdiği sabittir. Ayrıca, Platon’un belirtmiş olduğu coğrafi tanımlama ile de Libya-Mısır-Atina üçgeni göz önüne alındığında mevcut durumun birebir örtüştüğü de açık ve net olarak görülmektedir.

“Platon’un (MÖ.427-327) Timaios adlı diyaloğunda, Kritias, on yaşlarındayken, Apaturioslar Bayramının Kureotis gününde şairlerin şiirlerini okuma yarışı yaparken dedesi Kritias’ın anlattığı bir hikayeyi anlatır. Bu hikayeyi dede Kritias’ a büyükdedesi Dropides’ in yakını, can dostu Solon(MÖ.639-559)(yedi bilgenin en bilgesi), anlatmıştır. Bunu anlattığında dede Kritias doksanına basmak üzeredir. Timaios diyaloğunda anlatan Torun Kritias ise on yaşlarında ya var ya yoktur. Solon bu öyküyü Mısır’ dan getirmiştir. Solon, Mısır’ da Delta’ da Nil’ in ikiye ayırdığı çıkıntıya doğru Kral Amasis’ in ülkesi Saitikos ülkesine gittiğinde yaşlı rahiplerden biri “Ah Solon, Solon” der , “Siz Hellenler her zaman çocuksunuz, sizin ülkenizde hiç yaşlı insan yok”. Bunun üzerine Solon, “Bununla ne demek istiyorsun” diye sorar ve yaşlı Rahip anlatmaya başlar: “ daha önceden bir çok tufan olduğu halde siz bir tek kara tufanını hatırlıyorsunuz; sonra insanlar arasında görülen en iyi ve en güzel soyun sizin ülkenizde doğduğunu ve kendinizin, senin de, bugünkü bütün devletinizin de yıkımdan kurtulabilmiş olan bir tohum sayesinde o soydan geldiğinizi bilmiyorsunuz. Bilmiyorsunuz çünkü yıkımdan kurtulabilenler, birçok kuşak boyunca, hiç bir yazı bırakmadan ölüp gittiler. ……O kadın Tanrı ki, (Athena- Neith) sizin ili bizimkinden bin yıl önce, toprakla Hephaistos’ tan aldığı bir tohumdan yaratmıştı; kutsal kitaplara göre bizim ilin kuruluşundan beri sekiz bin yıl geçmiştir. Demek oluyor ki, sana dokuz bin yıl önceki yurttaşlarının kurumlarını, onların en şanlı başarılarını anlatacağım.

Biz burada ilinizin hayranlık uyandıran büyük başarılarından bir çoğunu yazılı olarak saklıyoruz. Ama bunların içinde bir öylesi var ki büyüklük, kahramanlık bakımından hepsini geride bırakıyor. Gerçekten eski yazılar, bir zamanlar ilinizin, büyük Atlas Denizinin ötelerinden gelip Avrupa ile Asya’ ya küstahça saldıran koskoca bir devleti yok ettiğini söylüyor. O zamanlar bu koca denizden geçilebiliyordu; çünkü sizin Herakles sütunları dediğiniz o boğazın önünde bir ada vardı. Bu ada Libya ile Asya’nın ikisinden daha büyüktü. O zamanlar oradan başka adalara, onlardan da karşılarında uzanan ve gerçekten adını hak eden denizin kıyısındaki bütün kıtaya ulaşılabiliyordu. Çünkü, sözünü ettiğimiz boğazın iç yanı girişi dar bir limana benzer; dış yanıysa gerçekten büyük bir denizdir. Onu çevreleyen kara parçası da, gerçekten kıta denilebilecek bir topraktır. İşte bu Atlantis adasında hükümdarlar, egemenliğini bütün adaya, öteki adalara, kıtanın kimi parçalarına dek uzatan büyük, hayranlığa değer bir devlet kurmuşlardı. Bundan başka boğazın içinde, bizim yanda, Mısır’a dek Libya’ nın, Tyrhenia’ ya dek de Avrupa’nın egemeniydiler. Bir gün bu devlet bütün güçlerini bir araya toplayarak sizin yurdunuzu, bizimkini, boğazın içindeki bütün ulusları boyunduruğu altına almak istedi. İşte o zaman Solon, iliniz bütün değerini, bütün gücünü dünyanın gözü önüne serdi. Yiğitlikten, savaş bilgilerinden yana öteki illerin hepsinden üstün olduğu için Hellenlerin başına geçti; ama ötekiler kendisini bırakıp çekilince bir başına kalan, böylece en tehlikeli duruma düşen iliniz istilacıları yendi, bir zafer anıtı dikti, şimdiye dek hiç kölelik etmeyenleri kölelikten kurtardı ve bizim gibi Herakles sütunlarının içlerinde oturanları iyi yüreklilikle özgürlüğe kavuşturdu. Ama bundan sonra korkunç yer sarsıntıları, tufanlar oldu. Bir gün, bir uğursuz gecenin içinde, tüm savaşçılarınızın hepsi birden bir vuruşta toprağa gömüldüler. Atlantis adası da, aynı yolla denize gömülerek yok oldu. İşte bunun içindir ki, adanın çökerken oluşturduğu sığ bataklıklar yüzünden o deniz bugün bile geçilmez, dolaşılmaz durumdadır”.

ATANAİL ALTINOLUK