“BAKAN KURUM, 3. SEFER DE AYNI ŞANSA SAHİP OLMAYABİLİR”    

Denizli Avdan Mahallesi’nde kurulacak santrala ait ÇED raporunun nihai hale getirilip yurttaşların görüşlerine sunulması üzerine açıklamada bulunan CHP Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca, 50 Bin civarında zeytin ağacının katledilmesine yol açacak, yaşam alanları ile dipdibe olan santrale ait itirazlarını paylaştığı açıklamasında; Dipsiz Göl ve Salda örneklerini hatırlatarak Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a “3. sefer aynı şansa sahip olmayabilir” uyarısında bulundu.  

Denizli Kale ve Tavas ilçeleri yapılması planlanan Avdan Termik Santralına ait Nihai ÇED raporu geçtiğimiz hafta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşılarak, yurttaşların raporla ilgili itirazlarını 10 Gün içerisinde Bakanlığa sunmaları istendi. 

“EVDE Mİ KALALIM, İTİRAZ ETMEK İÇİN VALİLİKLERE Mİ GİDELİM?”

CHP Doğa Hakları olarak yayınladıkları “Doğa Hakları İhlalleri-Mart 2020” isimli rapora atıfta bulunarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın 2020 yılı Mart ayı içerisinde 37 adet ÇED olumlu kararı verdiğini hatırlatan CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, Avdan Termik Santrali Nihai ÇED raporunun kamuoyuyla paylaşılarak, 10 günlük itiraz süresini başlatmasına, “Tüm yurttaşlara evde kal çağrısında bulunan AKP İktidarı, bu çağrısıyla çelişen uygulamalara devam ediyor. Hem yurttaşa evde kal diyorsunuz, hem de Nihai ÇED raporunu inceleyip itirazda bulunmalarını bekliyorsunuz. Vatandaşlar, bu itirazı size ulaştırmak için ya kurumlarınıza gidecek ya da PTT’ye. Bulaşla mücadele ederken, yurttaşları bulaş riski olan mekanizmalara gönderemezsiniz. Bunun vebalini, riskini alamazsınız” tepkisinde bulundu. 

“ZEYTİN SAHALARINA 3 KM’DEN YAKINA TERMİK SANTRAL KURAMAZSINIZ!”

Milletvekili Karaca, “Termikçi firma, hazırladığı ÇED raporunda Proje alanına yakın alanlarda zeytincilik faaliyetleri sürdürüldüğünü, bunlara zarar vermeyecek teknolojiyi kullanacaklarını iddia etmiştir. Bu iddialarını, bir üniversite öğretim görevlisinden alınan rapora dayandırmıştır. Bu raporun bilimselliği ve objektifliğini elbetteki tartışacağız. Ancak, Yasa açık bir şekilde, zeytin sahalarına 3 KM’den yakın mesafede bu tarz tesislerin kurulmasını yasaklamıştır. Hukuku, objektifliği ve bilimselliği tartışılır raporla aşamazsınız. Söz konusu termik santrali kurmak istedikleri yerde 50 Bin civarı zeytin ağacı bulunuyor. Termik santral demek, bu ağaçların bir kısmının kesilmesi, bir kısmının ise kuruması, verimsizleşmesi demektir. Yakın tarihimiz buna benzer doğa katliamlarıyla dolu. Yırca örneği ibret alınmalı” dedi.

“HALK SAĞLIĞI UZMANLARININ, KURUMLARIN GÖRÜŞÜ OLMADAN”

Karaca, “Koronayla ilgili alınan sokağa çıkma yasağı, şehirlerarası ulaşıma kapatma gibi tedbirler, 30 büyükşehir belediyesinin yanı sıra Zonguldak ilini de kapsıyor. AKP Genel Başkanı, Zonguldak’ı da listeye eklemelerinin nedeni olarak, bu ildeki solunuma dayalı hastalıkların yoğun olmasını gösterdi. Zonguldak’taki solunuma dayalı hastalıkların en önemli neden, kömür ve kömüre dayalı termik santrallar var. Çanakkale Çan, Soma, Yatağan, Afşin, Elbistan… Termik santrallar nedeniyle bir çok yurttaşımız benzer sağlık sorunlarıyla mücadele ediyor. Termik santralların olduğu şehirlerde yaşanan sağlık sorunları şeffaf bir şekilde paylaşılmadığı için, ÇED raporlarındaki halk sağlığına ait iddialar “mühendisler” tarafından ileri sürülüp, “mühendis” bilirkişiler tarafından irdeleniyor. Oysa, termik santrallar, bir halk sağlığı sorunudur” diye konuştu.

“BAKAN KURUM; ÜÇÜNCÜ SEFER AYNI ŞANSA SAHİP OLMAYABİLİR”

Karca şunları söyledi, “İklim kriziyle mücadele kapsamında millet bahçesi taahhüdünde bulunan AKP iktidarı, mahallenin dibinde, tarım alanlarının ortasında binlerce zeytin ağacını katledecek, yurttaşları kanser vb. hastalıklara bulaştıracak termik santralın ÇED raporunu nihai hale getiriyor. Bu ÇED raporunun nihai hale getirilmesi, kanunların çok açık bir şekilde çiğnendiğinin resmidir. Çevre ve Şehircilik Bakanı’na dostça bir uyarıda bulunmakta fayda var. Sayın Bakan, Yırca sürecini bir “ibret” olarak ele almalı ve kanun emrini aşıp, şirketlerin taahhütleriyle hareket etmemeli. Dipsiz Göl birdi, Salda iki oldu. Üçüncü sefer aynı şansa sahip olmayabilir.”