BÜTÜNLEŞME ÇEMBERİ OLUŞTURDULAR

    Denizli Koruyucu Aile Derneği, üyesi koruyucu ailelere Denizli’de ilk kez ‘Ailelerle çocukları bütünleştirmek ve sevgi bağını arttırmak’ için insan ağı (human-mandala) etkinliği gerçekleştirildi. Sosyolog ve Kişisel Gelişim Uzmanı Gülşen Kazgın önderliğinde yapılan insan ağı projesine çok sayıda koruyucu aile katıldı. Sosyolog Gülşen Kazgın, Denizli Koruyucu Aile Derneği koruyucu aileleri üyeleri ve gönüllüleri ile başlattığımız farkındalık çalışmaları kapsamında yaptıkları etkinlik hem içsel hem de dışsal olarak katkı sağladığını söyledi. Sosyolog Kazgın, “Katılımcıların olumlu geribildirimlerini paylaştığı keyifli etkinliğimiz nefes, beden ve mandala bütünlüğünün enerjisinde oluşan insan ağları manzaralarına şahitlik etti.  Birlikte kurduğumuz sevgi dolu niyetlerimizi çemberde canlı ve yayılarak artan bir enerjiye dönüştürdük. Derin bir içe bakış gerçekleşti çemberde. Koruyucu aileler, gönüllüler ve çocuklarımızın da bu çemberin içinde yer alması ayrıca anlamlı idi. Zira hep söylediğimiz bir söz var. Gezegenin bütün çocukları, hepimizin çocukları. Ve sevgi dolu bir ailede büyümek, her çocuğun hakkı. Tüm güzel niyetlerimizi bu çalışma ile bir kez daha dile getirdik. Yakın zamanda bu etkinliğimizin çocuk mandala bölümü, Çocuk Yuvasın da bulunan çocuklarımız ile gerçekleşecek” dedi.

HUMAN MANDALA

Human-Mandana (İnsan ağı) hakkında bilgi veren Edgü Tin Yaşam Merkezi Kurucusu Sosyolog ve Kişisel Gelişim Uzmanı Gülşen Kazgın, “Günümüzde bizi tehdit eden tehlikenin doğadan gelmediğini insan ve kitle ruhundan kaynaklandığını apaçık görüyoruz. Carl Jung mandalaların psikolojik anlamını araştırdı. Mandalaları, bireylerin bütünlük için potansiyellerini yerine getirmek için büyüdükleri iç süreçlerin sembolik olduğunu gördü. Mandalalar, sizi kişisel kimliğinizi ve yaşamdaki amacınızı yerine getirmeye yönlendiren kişisel gelişim sürecinin önemli göstergeleridir. Mandala Sanskritçe kökenli bir sözcüktür. Çember, kutsal daire anlamına gelir. Manda (enerji, öz) ve la(kap) anlamını taşıyan kelimelerin birleşimden doğar. Buna dayanarak mandala için, ‘enerjiyi tutan kap’ diyebiliriz. Mandalalar her zaman daire şeklindedirler, kare şeklindeki motifleri dahi yuvarlak formdadırlar. Ve merkezden başlayarak birbirinden farklı sembollerin bir araya gelmesiyle bütünü oluşturan, bütünü simgeleyen bir desene sahiptir. Mandalalar merkezden başlayarak dışarı doğru daireler halinde genişleyen şekillerden meydana gelir. Meditasyon amaçlı da kullanılmaktadır. Carl GustavYung ‘un tanımıyla bireylerin bütün potansiyellerini yerine getirmek yönündeki iç süreçlerinin sembolü olarak tarif edilebilir. Bir keşif yolculuğudur mandala.  Sürekli bir akış halindedir. İnsan bedenindeki hareket gibi, akışta ve süreklidir. Yapmak için özel bir beceri gerekmez. İçten gelenin yansımasıdır. Human Mandala, yani bedenlerimizin kendini akışa bırakıp, içsel yansımasını nefesiyle birlikte bütünlük oluşturmaya niyet etmesi de tıpkı kağıda renk renk yapılan mandalalar gibi farkındalığı arttırır. Meditasyon amacı ile kullanılan mandala genellikle ortadaki nokta “ben” ve çevreleyen şekiller de” benim etrafımdaki evren” şeklinde düşünülür. Mandala ile birlikte farkındalığımız gelişir, sezgilerimiz güçlenir, zihin dinginleşir. İç ve dış dünyamız arasında köprü kurulur, hem kendimiz hem de diğer insanlar ile iletişimimiz kuvvetlenir,  bir şifalanma başlar, bütünlük, birlik bilinci gelişir” diye konuştu.

ATANAİL ALTINOLUK