CEZA HUKUKU VE CEZA DAVALARININ İŞLEYİŞİ
Ceza hukuku, hukukumuzun en önemli alanlarından biridir. Ceza hukukunun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Ceza hukuku, bunları yaparken ceza kanununu esas alır ve kanunumuzda olmayan bir durum için asla bir kişiye ceza verilemez. Örnek verecek olursak taksirle işlenecek suçlar kanunda tek tek yazılmıştır. Bu yazılanlar arasında taksirle hırsızlık yapma diye bir şey yoktur. Örneğin bir kafede otururken masada duran başkasına ait telefonu kendimizin sanıp aldık. Eve geldiğimizde ise bir baktık bu telefon aslında arkadaşımızın telefonuymuş. Burada kastımız hırsızlık yapmak değil kendi telefonumuzu almaktı. Bu sebeple herhangi bir kasıt olmadığı için burada hırsızlık suçu oluşmamıştır.
Ceza hukukunda soruşturma ve kovuşturma evresi vardır. Soruşturma evresi mağdurun şikayet etmesi ile veya savcının resen incelemesi ile başlayan ve iddianamenin kabulü ile veya iddianamenin düzenlenmesine yer olmadığına kararı ile sonlanmış evredir. Eğer Savcı yapılan şikayeti kovuşturmaya yer olmadığı kararı verirse bu kararı veren Cumhuriyet savcısının yargı çevresinde görev yaptığı ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yerdeki sulh ceza hâkimliğine itiraz edebilir. Eğer bu itirazdan da bir sonuç alınmazsa yargılanmanın iadesi yoluna gidilebilir.
Eğer Cumhuriyet savcıyı iddianameyi kabul ederse soruşturma evresi sona erer ve kovuşturma evresi başlar. Kovuşturma, şüpheli hakkında yapılan soruşturma neticesinde düzenlenen iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilmesiyle başlayan yargılama sürecini ifade eder. Soruşturma evresinde şüpheli olan kişi kovuşturma evresinde sanık olarak adlandırılır. Masumiyet karinesi ilkesi gereği hiçbir şekilde sanığa karar açıklanana kadar suçluymuş gibi muamele yapılmaz. Bunu dememizin sebebi günümüzde Twitter’da daha sanığın yargılaması bitmeden halk tarafından yargısız infaz yapılmasıdır. Burada sanığı savunacak kişi Twitter halkı yerine avukatı olursa süreç daha sağlıklı bir şekilde ilerlemiş olacaktır.
Kovuşturma aşamasında iki tane yerel mahkeme vardır. Bunlar Asliye Ceza Mahkemesi ve Ağır Ceza Mahkemesidir. Kabaca diyecek olursak 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren dava ve işlere Asliye Ceza Mahkemesi bakmakla görevlidir. 10 yıldan fazla hapis cezası gerektiren dava ve işlere de ağır ceza mahkemesi bakmakla görevlidir. Suçun süresine bakılmaksızın yağma, irtikap, kamu görevlisinin resmi belgeden sahteciliği, nitelikli dolandırıcılık, hileli iflas, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısmının Dört, Beş, Altı Ve Yedinci Bölümünde Tanımlanan Suçlar 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun Kapsamına Giren Suçlar dolayısıyla açılan davaların yargılaması ağır ceza mahkemesinde gerçekleştirilir.
Ceza davalarında hukuk davalarından en önemli farkı delillerin her zaman dikkate alınmasıdır. Buradaki amaç davanın en doğru şekilde hüküm altına alınabilmesidir. Tabi burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus ortaya konulan delillerin hukuki olmasıdır. Örneğin ceza avukatı hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz. Burada şüpheli veya sanık kollukta söylediği ifadeleri mahkeme huzurunda doğrulamadığı halde hakim bu ifadeleri delil olarak dikkate alırsa bu deliller hukuki olmaktan çıkar. Böyle bir durumda da hakimin vereceği karar bir üst mahkeme olan istinafta bozmayı gerektirebilir.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı (HAGB)
HAGB kararı sıkça duyulan bir kavramdır. Mahkemenin 2 yıl ve altı vereceği hapis cezalarında veya adli para cezalarında verilebilecek bir karardır. Hakim bazı suçlar hariç hükmolunan suçun taksirle veya kasten olduğuna bakmaksızın bu kararı verebilir. Tabi bu karar verilebilmesi için sanık daha önceden kasıtlı bir suç işlememeli ve mağdurun veya kamunun zararlarını gidermiş olması gerekir. Bunları sağlayan sanık 5 yıl boyunca kasten bir suç işlemez ve belirlenen diğer yükümlülükleri de yaparsa dava hüküm ortadan kaldırılarak dava düşmüş olur. Bu süre 18 yaş altındaki kişi için 3 yıldır. Burada adeta mahkeme sanığa ikinci bir şans vererek sanığın topluma daha iyi kazandırılması için çaba göstermektedir.
Sonuç
Bu makalede kısaca ceza hukukunu ana hatları ile anlatmaya çalıştık. Elbette tek bir yazı ile böyle önemli bir olayı tüm ayrıntıları ile anlatmak mümkün olmayacaktır. Bu sebeple başınıza bir olay gelmesi halinde ofisimize gelerek Uluç Hukuk'un alanında uzman avukatlarımızdan konuyla ilgili avukatlık hizmeti alabilirsiniz.




