Doç. Dr. Kaya, 5.6 Büyüklüğündeki Elazığ Depremini Değerlendirdi
Elazığ’da meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki depremi değerlendiren Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kaya, depremin Elazığ merkeze yaklaşık 18 km uzaklıkta, 6 km derinlikte meydana gelmesinden dolayı 24 Ocak 2020 tarihinde yine aynı bölgede, 6.8 büyüklüğünde gerçekleşen depreme göre daha fazla hissedildiğini vurguladı.
PAÜ Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Kaya, 27 Aralık 2020 tarihinde, Elazığ’da meydana gelen, can ve mal kaybına neden olmayan 5.6 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi. Bölgenin yaklaşık 11 ay önce de 6.8 büyüklüğündeki bir depremle sarsıldığını hatırlatan Doç. Dr. Kaya, çok uzun bir sessizlik döneminden sonra 6.8’lik ana şokun olduğu yere yakın kesimlerde (Sivrice’nin güneybatısı), önce 4 Nisan 2019 tarihinde 5.2 büyüklüğünde ve sonra da 27 Aralık 2019 tarihinde ise 5.1 büyüklüğündeki depremlerle Doğu Anadolu Fayı’nın Şiro segmentinin hareketlendiğini söyledi.
Doç. Dr. Kaya: “Bu deprem doğanın ne kadar karmaşık ve sürprizlerle dolu olduğunu bir kez daha hatırlattı”
Doğu Anadolu Fay Zonu üzerinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki ana şokun ardından artçı depremlerin fayın doğrultusu boyunca, kuzeydoğuda Sivrice ilçesine, güneybatıda ise Pütürge ilçesine kadar uzandığını ifade eden Doç. Dr. Ali Kaya, gerilmenin güneybatı yönüne doğru transfer olduğunun artçı depremlerin ilerleyişinden anlaşıldığını belirtti. Nihayetinde de 4 Ağustos 2020 tarihinde 5.7 büyüklüğündeki Pütürge depreminin yaşandığını dile getiren Doç. Dr. Kaya sözlerine şöyle devam etti: “27 Aralık 2020 tarihinde meydana gelen Mw=5.6 büyüklüğündeki bu deprem doğanın ne kadar karmaşık ve sürprizlerle dolu olduğunu bir kez daha hatırlattı. Esasen bir fay kırıldığında gerilme onun her iki ucuna doğru transfer olur ve buralarda yoğunlaşır. Bundan sonraki depremler artık bu kesimlerde beklenir. 2019 tarihindeki Sivrice depremleri ve 6.8 büyüklüğündeki Elazığ depremi ile bu fay segmentinin Sivrice yakınlarındaki Kuzendoğu ucunun gerilimini boşalttığını düşündük, ancak yanılmışız. Bu kez meydana gelen deprem doğrudan Doğu Anadolu Fayı içerisinde oluşmamıştı, Sivrice ilçesinin 8-10 km kuzeybatısında kırılma olmuştu. Merkezlerden gelen depremin büyüklüğü ve derinliği hakkındaki bilgiler birbirlerinden oldukça farklılık göstermiştir. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesine göre büyüklüğü Mw=5.6, derinliği 6 km; AFAD’a göre büyüklüğü Mw=5.2 ve derinliği 16 km; U.S. Geological Survey (USGS)’e göre Mw=5.5 ve derinliği 10 km; European-Mediterranean Seismological Centre (EMSC)’ye göre ise depremin büyüklüğü Mw=5.5 ve derinliği ise 2 km dir. Bu farklı sonuçlara göre depremin hangi fay üzerinde meydana gelmiş olduğu konusunda ancak tahmin yürütülebilir. B.Ü.Kandilli Rasathanesi ve AFAD depremin merkez üssünün Hazar gölü ile Elazığ arasında kalan, Doğu Anadolu Fayına paralel olarak gelişmiş ve pasif olduğunu düşündüğümüz kuzeydoğu gidişli yaklaşık 80 km uzunluktaki Uluova fayının üzerinde meydana geldiğini belirtmişlerdir. EMCS ve USGS ise 4-6 km daha güneyde olduğunu belirtmişlerdir.”
Depremin hangi fay zonu üzerinde olduğunu daha net bir şekilde anlayabilmek için artçı depremlerin episantrlarının yoğunlaşmasına bakılması gerektiğini, bunun için de birkaç günlük bir süreye ihtiyaç olduğunu dile getiren Doç. Dr. Ali Kaya, ilk 8-10 saatte meydana gelen sınırlı sayıdaki artçı deprem merkez üslerinin kümelenmesine bakıldığında, Kuzey-kuzeybatı gidişli bir dizilimin göze çarptığını ve bu depremin bu antitetik fay üzerinde meydana gelmiş olabileceğini belirtti.
“Yerleşim yerlerine yakın yerlerdeki bütün fayların Bir an evvel sismik aktivitelerinin araştırılıp paleosismolojik çalışmaları başlatılmalıdır”
Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA)’nın yaptığı diri fay haritalarının hiç birinde deprem meydana gelen bu fayların diri fay olarak gösterilmediğine dikkat çeken Doç. Dr. Kaya, “Ülkemizin çok büyük bölümü deprem üreten faylar üzerinde veya yakınında yer almaktadır. Bu nedenle konunun ilgililerinin bir an evvel yerleşim yerlerine yakın yerlerdeki bütün fayların sismik aktivitelerinin araştırılıp ortaya konulması için paleosismolojik çalışmaları başlatmaları son derece hayati öneme sahiptir. Elazığ’a yaklaşık 18 km uzaklıkta meydana gelen Mw=5.6 büyüklüğünde ve 6 km derinlikteki bu son deprem, Elazığ’a 35 km uzaklıkta meydana gelen Mw=6.8 büyüklüğündeki ve 11 km derinlikteki 24 Ocak 2020 depreminden daha yakında ve daha yüzeye yakın oluştuğu için çok daha kuvvetli hissedilmiştir. Bu deprem ile 4 Nisan 2019 tarihinden beri sürekli sarsılan yapı stoğunun, özellikle de eski ve ovadaki alüvyal zeminlerde yer alan binaların oldukça yorulduğu gözardı edilmemelidir. İlk depremde az hasarlı olduğu tespit edilen ve işlem yapılmayan binalar ile orta hasarlı olarak tespit edilen binaların yeniden gözden geçirilmesinde çok büyük fayda vardır.” şeklinde konuştu.