Eğitim-Bir-Sen: Sınavlı Kariyer değil, tecrübeye itibar edilsin istiyoruz
Eğitim-Bir-Sen Denizli Şubesi; öğretmenliğin bir kariyer mesleği olduğunu belirterek uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarının sınavla değil, çalışma yılı esas alınarak verilmesi gerektiğini ve sınav dayatmasından vazgeçilmesi için Denizli İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünden basın açıklaması düzenledi.
Eğitim- Bir-Sen üye ve teşkilat mensuplarının katıldığı açıklamayı Şube Başkanı Feyzullah Öselmiş okudu. Öselmiş, “Eğitimin sorunları göz ardı edilmemeli, çözüme yönelik kararlar alınmalıdır 2022-2023 eğitim-öğretim yılı, hayat şartlarının zorlaştığı, alım gücünün düştüğü, eğitim-öğretim masraflarının arttığı, iyileştirmelere ve yeni gelişmelere rağmen istenilen seviyeye gelinemediği bir zeminde, sorunların gölgesinde başlıyor. Bu sorunların en önemlisi; yıllarca mücadelesini verdiğimiz; eylem, söylem ve araştırmalar ile mutlaka olmalı dediğimiz Öğretmenlik Meslek Kanunu’dur. Kanun büyük beklentiyle ortaya çıkmış olsa da içeriği, kapsamı ve çerçevesiyle dar kalmış, beklentinden uzak şekilde hayata geçirilmiştir. Paydaşların görüşleri, önerileri ve beklentiyi karşılama adına teklifleri dikkate alınmayarak, adı meslek kanunu olsa da içeriği mesleğin öneminden çok uzakta kalmıştır” dedi. “Kanun, yeni tartışmalara zemin hazırlayarak; 2006 yılından bu tarafa tekrarı yapılmayan kariyer sistemini de tartışmaya açmış, 16 yıl sonra ilk defa yapılacak olması dikkate alınmayarak ve 16 yıllık mağduriyet hiç sayılarak sınav dayatması yeni mağduriyetlere kapı aralamıştır” diyen Öselmiş, şu ifadeleri kullandı, “Öyle ki; 5 ve 6. Dönem Toplu sözleşmelerde masaya taşıdığımız, “Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında, eğitim-öğretim hizmetleri sınıfına dâhil kadrolarda bulunanlardan en az 8 yıl süreyle fiilen öğretmenlik yapmış olanlara uzman öğretmenler; en az 4 yıl süreyle fiilen uzman öğretmenlik yapmış olanlara ise başöğretmenler için öngörülen özel hizmet tazminatı ödenir” teklifi uyarınca, 8 yılını dolduran öğretmenlere uzman öğretmen, 12 yılını tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilmelidir. Bu çerçevede, toplu sözleşme teklifimiz esas olmalı, sınav tartışması da son bulmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımızı emanet ettiğimiz her öğretmenimiz uzmandır. Öğretmenlerimizin öğrenci statüsüne sokularak mesleki kariyerinin sınav dayatmasıyla belirlenmesi yönteminden yol yakınken dönülmeli, toplu sözleşme teklifimiz esas alınmalıdır. Yine meslek kanunu içerisinde ısrarla olmasını istediğimiz, eylem, söylem ve tüm platformlarda dile getirdiğimiz eğitimciye şiddeti önleme yasası; her yıl yüzlerce eğitimciye uygulanan şiddet, darp ve hatta şehit edilmesine kadar varan üzücü olaylar yaşanmasına rağmen meslek kanunu içerisinde yer almaması, bakanlığın bu konuda vurdumduymazlığı eğitimin en büyük sorunu olarak karşımıza çıkmamaktadır. İvedi olarak eğitimcileri şiddete karşı koruyacak yasal düzenleme yapılmalıdır. Eğitim-öğretim hizmeti esnasında veya verilen eğitim-öğretim hizmetinden kaynaklanan nedenlerle eğitim çalışanlarına karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan kişilere hapis cezası verilmesi; eğitim kurumlarında görev yapan personele karşı görevleri sırasında veya görevleri dolayısıyla işlenen kasten yaralama suçunun tutuklama nedeni varsayılan suçlardan sayılması ve eğitim çalışanlarına karşı işlenen suçlar sebebiyle ceza hukuku kapsamında yürütülmekte olan işlemlerde ve davalarda personelin talebi üzerine bakanlığın hukukî yardımda bulunması noktasında düzenleme yapılmalıdır. Öğretmen atama ve yer değiştirme iş ve işlemlerinde eğitim-öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacak düzeydeki tasarım eksiklikleri, öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamamasına, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirlerin alınması, rasyonel atama ve yer değiştirme sistemlerinin kurulması öncelikli başlıklar içerisinde olmalıdır. GİHS, THS ve YHS ve diğer hizmet sınıflarına tabi eğitim çalışanlarının hakları iyileştirilmelidir
Eğitimin kalitesi için ter döken memur ve hizmetli çalışanlarımızın özlük hakları iyileştirilmelidir. Millî Eğitim Bakanlığı kadrolarında genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında çalışanların eğitim-öğretim hizmetinin aksamadan etkin şekilde yürütülmesi için emek harcadığı gerçeği görülmelidir. Öğretim yılına hazırlık ödeneği, öğretmenlerle birlikte eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde emek sarf eden Millî Eğitim Bakanlığı’nın merkez ve taşra teşkilatı kadrolarında görevli tüm hizmet sınıflarındaki eğitim çalışanlarına da ödenmelidir. Memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri sınıfı, teknik hizmetler sınıfı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer hizmet sınıflarında yer alan eğitim çalışanlarının liyakat ve kariyer ilkeleri çerçevesinde mesleki ilerlemelerini sağlayan en önemli araçlardan biri olan unvan değişikliği sınavları konusunda somut adım atılmalı; sınav ve atama takvimi, Bakanlık çalışma takvimine alınarak belirsizlik giderilmelidir. Ek gösterge artışına ilişkin düzenleme, verilen sözlerin hayata geçirilmesini ve kamu personelinin haklı beklentilerinin karşılanmasını sağlamış ise de aynı zamanda adil olmayan sonuçlar üretmiştir. Ek gösterge artışına ilişkin düzenlemedeki eksik kalan hususlar giderilmelidir. Bu bağlamda, yönetici sınıfında yer alan şefler ile teknik hizmetler sınıfındaki teknikerlerin gösterge rakamları da 3600’e çıkarılmalı; ek gösterge rakamı 3600’ün altında olan bütün kamu görevlilerinin tazminat yansıtma oranları artırılmalıdır. Değişen şartlar göz önüne alınarak banka promosyon sözleşmeleri güncellenmelidir
Kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar arasında, ekonomik veriler ve hedefler dikkate alınarak promosyon anlaşması yapılmakta ve kamu görevlilerine ek mali imkân sağlanmaktadır. Salgın süreciyle başlayan küresel krizin yansıması olarak ekonomide yaşanan dalgalanmalar ve yüksek enflasyon rakamları, kamu görevlileri adına bankalara yatırılan paraların hacmini de artırmıştır. Buna rağmen, geçmiş dönemde yapılan anlaşmalar gereği kamu görevlilerine verilen promosyon ödemeleri düşük kalmıştır. Bu çerçevede, yeni yapılan anlaşmalar kapsamındaki promosyon ödemeleri ile geçmiş dönem promosyon ödemeleri arasında uçurum oluştuğu gerçeği görülmeli, promosyon ödemelerinin kamu görevlilerinin emek ve ücretlerinden kaynaklanan bir hak olduğu unutulmamalıdır.
Promosyonlar günün şartlarına göre revize edilmeli ya da iptal edilerek ivedi olarak yeniden ihale süreci başlatılmalıdır. Tekrarlıyoruz; Her öğretmen uzmandır, sınavla kariyer dayatmasından vazgeçilmeli, 8 yıl öğretmenlik yapmış olanlar uzman, 4 yıl uzman öğretmen olarak görev yapanlar başöğretmen sayılmalıdır. Sınav dayatmasından vazgeçilmeli, gündemden çıkartılmalı, eğitimciye şiddeti önleme yasası gündeme alınmalıdır. Eğitim öğretime hazırlık ödeneği enflasyon kaynaklı ekonomik göstergeler göz önüne alınarak artırılmalı ve eğitim çalışanlarının tamamına ödenmelidir. Eğitim öğretim sınıfı dışından kalan eğitim çalışanlarımızın ek gösterge artışı ve tazminat yansıtma oranları yeniden ele alınmalıdır. Banka promosyonları günün şartlarına göre revize edilmeli ya da yapılan ihaleler iptal edilerek, yeniden ihale süreçleri başlatılmalıdır. Tüm sorunların gölgesinde;
Eğitim-Bir-Sen olarak, Türkiye’nin daha müreffeh olma yolundaki uzun vadeli hedeflerine ancak sorunlarını aşmış bir eğitim sistemiyle erişebileceğine inanıyor; eğitimcilerin beklentilerinin yerine getirilmesinin önemini ifade ediyor, sorunların çözüme kavuşturulacağı bir eğitim-öğretim yılı temenni ederek, bütün eğitim çalışanlarına ve öğrencilerimize başarı dolu bir yıl diliyoruz.” HABER MERKEZİ