KAHRAMANLARIN DA İSTEKLERİ VAR

Deprem bölgesinde arama kurtarma çalışmalarına katılan profesyonellerin hem kurtarma çalışmalarına katılan gönüllüler ve yardım ekiplerinden hem de vatandaşlardan istekleri var.

AKUT ekip liderlerinden Cengizhan Öztürk sahada yaşadıkları sorunları ve dikkat edilmesini istedikleri konuları anlattı. Türkiye’yi sarsan deprem felaketinin ardından altıncı gün geride kaldı. 20 binin üzerinde insanın hayatını kaybettiği afet bölgesinde arama kurtarma faaliyetlerine katılan ekipler binlerce canı enkazdan çıkardı. Sahadaki çalışma koşullarının zorluğu, yaşanan sıkıntılar kurtarıcıların da zor anlar yaşamalarına neden oldu. AKUT ekip liderlerinden Cengizhan Öztürk sahada yaşadıkları zorlukları ve kurtarma ekiplerinin beklentilerini anlattı. Depremin ilk saatlerinde üç ekiple birlikte afet bölgesine hareket eden Denizli Ekip Lideri Öztürk, Osmaniye ve Hatay’da enkazlara müdahale etti.

 

AFET BÖLGESİNE 18 SAATTE ULAŞTIK’


Öztürk karşılaştıkları ilk zorluğun afet bölgesine ulaşım olduğunu belirterek; “En büyük sorunumuz afet bölgesine yapılamayan intikal sorunu. Bizler AKUT ekipleri olarak birçok yerden afet bölgesine intikal ettik. Bazı ekipler uçaklarla İncirlik’e inebildi ama sadece personel ve bir kısım küçük malzemeler indirebildi. Araçlarımız götürülemedi. Malzeme ve araçlarımızı karayolu ile afet bölgesine götürdük. Ben ve ekibim Denizli’den yaklaşık 17-18 saatte gelebildi. Bunun daha uzak mesafeleri de var. Zorlu iklim şartları var. Bu konuda çok zorluk çektik. Bu durum bizim canlı kazazede kurtarma sayımızın düşmesine neden oldu” diye konuştu

 

ARAMADA EN ÖNEMLİ ŞEY SESSİZLİKTİR’


Akut Ekip Lideri Öztürk afet alanına ulaştıktan sonra yaşadıkları zorlukları ve afet sonrasına dair nelere dikkat edilmesi konusunda ise şu ifadeleri kullandı; “Çok büyük bir depremdi. Bu kadar büyük bir deprem beklentisi yoktu. Ne kadar hazır olsak da bu boyutta bir felakete hazır olmadığımızı biz de biliyorduk. Bu gerçek ortaya çıktı. Afet bölgesinde çok şeyle karşılaşacağımızı biliyorduk. Bizler profesyoneliz. Bunun için eğitim aldık. Kazazede aranmasında en önemli şey sessizliktir. Orada hem sesli hem fiziki arama gerçekleştiriyorsunuz. Görsel ve işitsel temas kurmaya çalışıyorsunuz. Akustik cihazlarımız var. Bu cihazlarla titreşim elde edip noktasal olarak kazazedenin yerini tespit edebiliyorsunuz. Bunlar için de en önemli şey sessizlik.”

 

KIRIP DÖKME İLE KURTARMA OLMUYOR’


“Özellikle son 2-3 yıldır afetlere karşı çok büyük bir hazırlık var. Bunu göz ardı etmemek lazım. Yüzlerce, binlerce seminerler verildi. Ama bu hazırlıklar afet öncesi ve sırasında yapılacaklarla ilgili. Afet sonrası neler yapılacağına dair bilgi verilmeli. Halk bu konuda çok bilinçsiz. Kurtarma ekiplerinden neler isteyebileceğini, nasıl yardım edeceğini bilmiyor. Arama kurtarmanın nasıl yapılacağını da bilmiyor. Vinçlerle, büyük iş makineleriyle, kırmalarla dökmelerle yapılacağını sanıyor. O yüzden bu konuda çok sıkıntı çekiyoruz. Umarım bu olay bize bir ders daha çıkarmıştır ve bu seminerlerimizde halkın bilinçlendirilmesini sağlarız”

 

İŞ MAKİNASI BÜTÜN PLANLARI BOZAR’


“Arama konusunda çok zorluk çektik. Bizler profesyonel ekipleriz. Girdiğimiz enkazlarda sessizlik sağlar, çalışmamızı yapar, kazazedelere ulaştıysak işaretlemelerini yapar sonra kırma dökme işlerine gireriz. Yarım saatte bir bu aramaları tekrarlarız. Büyük bir sessizlik yaratırız. Ama yakınımızdaki bir enkazda bir iş makinesi çalışıyorsa bizim bütün planlamamız alt üst olur. Ve ne yazık ki; halkımız iş makinesinin çok gerekli bir şey olduğunu sanıyor. Her sessizlik yaratıldığında ‘Neden duruyorsunuz. Biz sizin yüzünüzden kazazedelere ulaşamıyoruz’ diye tepkiler alıyoruz ve bunları anlatmakta çok güçlük çekiyoruz. Bizler sürekli halkla burun buruna bu işlerle uğraşıyoruz. Aramızda tampon olacak bazı özel yetişmiş insanların olması gerekiyor. Çünkü biz insanlara bir şeyler anlatalım derken birçok konudan geri kalıyoruz”

 

YAKIT KONUSUNDA BÜYÜK ZORLUK YAŞADIK’


‘Bizler profesyonel akredite ekipleriz. Yiyecek ve içecek konusunda sıkıntımız olmadı ama yakıt konusunda büyük sorun yaşadık. Üç gün boyunca ekibimize yetecek yiyecek içeceği yanımızda getirebiliyoruz ama yakıt öyle bir şey değil. O kadar büyük bir yakıtı yanımızda taşıyamayız. Günlük sadece bir ekibin 60 litreye yakın yakıta ihtiyacı oluyor. Jeneratörlerde kullanıyoruz. Biz bunları bir gün içinde bitirdik. İkinci günde afet bölgesindeki kullanılamaz duruma gelmiş araçlardaki benzinlere ulaşabilir miyiz diye aramalara başladık. O kadar zor duruma düştük. Bunun özel bir anlaşması yapılabilir. Benzin istasyonlarının en kısa sürede faal hale getirilmeleri önemli. Hatay’da hiçbir benzin istasyonu çalışabilir vaziyette değildi. Hiçbirine ulaşamadık. Bu en büyük sorunlarımızdan biriydi”

 

VATANDAŞ ISRARCI GÖNÜLLÜ EĞİTİMSİZ’

 

Vatandaşımız çok yüreklidir biliyoruz. Destek konusunda arama kurtarma ekiplerine karşı çok hassas davranıyorlar. Ama bu aşırıya kaçıyor. Dışarıdan gelen gönüllü arkadaşlar hiçbir konuda bilgileri olmadan ‘Bizler de çalışmak istiyoruz’ diyerek enkazın üstüne çıkıyorlar. Herhangi bir meslek sahibi olabilirler. İnşaat mühendisi olabilir, eli alet tutan usta olabilir ama bizler bu şekilde eğitim görmüyoruz. Emniyetli ve güvenli şekilde enkazda nasıl ilerlenir eğitimleri görüyoruz. Ne yazık ki iş güvenliği ve kendi emniyetiyle ilgili bilgisi olmayan insanlar enkazın üzerine çıkıyor ve çoğu zaman bir kazazede pozisyonuna düşüp kendilerini yaralayabiliyorlar. Hatta enkaz altında kalabiliyorlar. Bir de onlarla uğraşmak zorunda kalıyoruz. Bu konuda da biraz hızlı hareket etmek gerekiyor”

 

TRAFİK ENKAZA ULAŞMAMIZI ENGELLİYOR’


Gönüllülerin koordine edilmesi gerekiyor. İl girişlerinde bu insanların durdurulması gerekirse bekletilmesi şart. İçeri giren araçlar bizleri çok meşgul ediyor. Hiçbir şekilde enkaza rahat ulaşamıyoruz çünkü her yerde trafik var. Biliyorum herkesin canı yanmış, eşine dostuna yardım etmeye çalışıyor ama ne yazık ki; iyi niyetle yapılan yardımların bir kısmı bize zarar olarak dönüyor. Elbette eksiklerimiz var ama bunu toplum olarak geliştirebiliriz. Bizlerin tek başına yapabileceği bir şey değil. Çünkü bizler de sivil toplum kuruluşuyuz. Sayımız belli. Altı ilde 980’e yakın AKUT gönüllüsü iş yaptı. 397 kazazedeyi canlı olarak enkazdan çıkardık. Bizler görevimizi yapmaya çalışıyoruz ama çok zorlandığımız konular var”

 

YARDIMLAR DİKTE EDİLİYOR’


“Bizim gördüğümüz önemli sorunlardan biri de yapılan yardımların koordine edilmesi konusu. Dışarıdan gelen yiyecek içecekler birçok yerde faydalı oluyor. Mevcut ilde dışarıdan gelen gönüllülerin sayısına göre gönderilen yiyecek içecek bunlar. Birçok yerde yiyecekler atılıyor. Hiçbir işe yaramıyor. Çöp pozisyonuna geliyor. Bu durum da kötü... Bunların da iyi bir bilinçlendirme ile anlatılması gerekiyor. Yardımların AFAD koordinesinde ilerlemesi gerekiyor. Çok yerde tanık oldum onlar bile baş edemiyorlar. Çünkü vatandaş ısrarcı ve sert bir üslupla yardım edeceğim diye dikte ediyor ve bunlar da bazen kontrolden çıkabiliyor”

 

AFET SONRASI NELER YAPILMALI?’


Türkiye’de 10 kenti etkileyen deprem felaketinin ardından neler yapılması, nelere dikkat edilmesi gerektiği de sosyal medyanın önemli konularından biri halini aldı. Bir kurtarma uzmanı afet sonrası duruma ilişkin vatandaşları uyardı. Kastamonu’nun Bozkurt ilçesindeki sel felaketine de müdahale eden ekipte yer alan uzman, salgın hastalık tehlikesine karşı önlem alınması gerektiğini, yardımla gelen gıdalarda son kullanma tarihlerine dikkat edilmesini, paket suların kullanılmasını önerdi. Hasarlı bölgelere ulaşımın motorize ekiplerle sağlanabileceği, koordinasyon için alanlar oluşturulabileceği, ölü ve kayıplara hazırlıklı olunması gerektiği önerildi.

 

TEMİZLİK VURGUSU’


Diğer yandan Türk Tabipler Birliği’nin 2017 yılında yayınladığı ‘Depremde Sağlık Hizmetleri’ başlıklı çalışmada hijyen konusunun önemi vurgulandı. Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necati Dedeoğlu tarafından hazırlanan çalışmanın koruyucu sağlık hizmetleri bölümünde afet bölgesinde temiz ve yeterli suyun sağlanmasının öncelikli olduğu hatırlatıldı. Çalışmada tuvaletlerin yerleşim yerleri ve su kaynaklarından uzak olması, her bin kişi için en az 5 tuvalet yapılması gerektiği kaydedildi. Bölgede çöplerin sık aralıklarla toplanması ve kısa süre içinde imha edilmesinin önemine vurgu yapılırken, haşereye karşı ilaçlama ve başıboş sokak hayvanlarının kontrolü de önemle vurgulandı. Defin işlemlerinin ayrı bir organizasyonla gerçekleşmesi önerilen raporda bulaşıcı hastalıkların takibinin de hassasiyeti hatırlatıldı.