PAÜ’LÜ BİLİM İNSANLARINDAN ÖNEMLİ ÇALIŞMALAR

Pamukkale Üniversitesi Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Cem Gök ve Yrd. Doç. Dr. Yusuf Özcan’ın doğal ve biyouyumlu biyopolimerik malzemelerden elde ettiği yapay doku çalışmaları, organ ve doku nakli bekleyen birçok insanın sağlık problemlerine çözüm sağlayacak.

Son birkaç yıl içinde özellikle bilim dünyasının yakından ilgilendiği ve geleceğin en önemli bilim alanlarından biri olacak yapay doku çalışmaları Pamukkale Üniversitesi’nde ele alınmaya başlandı. 

Konu ile açıklama yapan Doç. Dr. Cem Gök, yapılan çalışmalarla hazırlanan ve özellikleri belirlenen biyopolimerik ve hidrojel yapıdaki biyomalzemelerin, kök hücrelerin içine entegre edilebileceği bir iskelet yapısı oluşturarak yapay doku ve organ üretimi için kullanılabileceğini söyledi. Gök, “Biyouyumlu ve vücudumuz tarafından kabul edilebilen bir yapıda olan bu malzemeler fiziksel yapısı bozulmuş biyolojik dokular yerine kullanılabilecek veya fonksiyonel özellikleri onarmaya yardımcı olacaktır. Şu anda başlangıç aşamasında olan ve uzun zaman alacak tam fonksiyonlu bir yapay doku üretmek için çalışmalar hızla sürdürülmektedir. Örneğin deri yandığında, yara aldığında, bir şekilde kaybedildiğinde biyolojik fonksiyonları gerçekleştirebilen, su geçirmeyen, dinamik yapıda vücudun sıcaklığını koruyabilen ve aynı zamanda kontrollü ilaç salınımı yapabilecek yapay deri ile vücudu enfekte edebilecek maddelerden korumak mümkün olabilecektir” dedi. Elde edilen biyo-nano-kompozit malzemelerin fiziksel ve kimyasal özelliklerini Pamukkale Üniversitesi İleri Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde yaptıklarını belirten Doç. Dr. Cem Gök, bu çalışmanın gelecekte kullanılacağı alanlar, bilime ve insanlığa yapacağı katkılar hakkında şu önemli görüşlere yer verdi. 

Metal implantlar yerine biyouyumlu yapay kemik

Gök, “Kemik tümörü gibi çeşitli sebeplerle kaybedilen kemikler yerine kemik greftleri (yama ya da ek) kullanılmaktadır. Ancak biyolojik esaslı olmayan malzemelerin kullanılması birçok ek problemlere neden olmaktadır. Özellikle metal implantlardan kaynaklı iltihaplanma, implant gevşemesi, aşınma ve korozyon gibi sorunlar, doğal ve biyouyumlu polimerik biyomalzemelerin kullanımı ile önlenebilecektir. Aynı zamanda implantların vücut tarafından yabancı cisim olarak algılanılması ve metal alerjisi sorunları çözülebilecektir. Metal implantlar yerine nano-hidroksiapatit, kallojen ve aljinat ile doğal malzemeler kullanılarak doğal kemik dokusunun mukavemetine ve özelliklerine sahip, aynı zamanda kolay üretilip elde edilebilen biyouyumluluğu yüksek yapay kemik ile yaşanılan birçok problem ortadan kalkacaktır” dedi. 

Organ nakli bekleyenlere güzel haber

Gök şunları söyledi, “Birçok insanın kanser, kaza veya yaralanmalar neticesinde vücut parçaları, doku ve organlarını kaybettiği düşünüldüğünde, doku ve organları hızlı ve seri bir şekilde üretebilecek bir teknolojinin varlığı çok önemli olmaktadır. Bu konu ile ilgili ülkemizde çok az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmalar sayesinde organ nakli bekleyen binlerce hastaya tedavi imkanı sunulmuş olacaktır. Dışa bağımlılığı azaltarak bu alandaki bulgular ile klinikte birçok farklı ve yeni tıbbi yöntemlerin gelişmesi imkân dâhilinde olacak, tedavi yöntemlerinin gelişimine katkı sağlayacaktır. Her şeyin ötesinde de çalışmanın sonucu neticesinde toplumsal olarak farkındalık artacaktır.”

“Yapay doku alanında Dünya üniversiteleriyle yarışacağız”

Gök şöyle devam etti, “Özellikle biyopolimerik kompozitlerin nano boyuttaki bulgu ve sonuçları, mevcut laboratuvar imkanlarımız ile çalışmalarımızın kalitesi artacak ve bilimsel literatüre daha kapsamlı ve dinamik katkılarda bulunabilecektir. Buradan elde edilen deneyimler hem bilim insanlarımıza ve deneyim kazanan öğrencilerimize yeni bir bilimsel bakış açısı sağlayacak hem de Dünyada yeni gelişen çalışmalara ışık tutacaktır. Son birkaç yıl içinde özellikle Dünyanın önde gelen Harward, Cambridge, Connecticut Üniversitelerinde yapılan çalışmalar göstermiştir ki yapay doku çalışmaları geleceğin en önemli bilim alanlarından biri olacaktır. Bu sebepler nedeniyle çalışmalarımızı dünyanın en iyi üniversiteleri ile yarışabilecek düzeye getirerek uluslararası alanda hem Pamukkale Üniversitemize hem de ülkemize katkıda bulunmak istediğimiz için projelerimizi bu doğrultuda sürdürmekteyiz.” 

HABER MERKEZİ