TARİH DUVARLARDA YAŞAYACAK
Denizli’nin Buldan İlçesi’ne bağlı Yenicekent Mahallesi’ndeki istinat duvarları renklendi.
Tripolis Antik Kenti ile isminden söz ettiren Yenicekent Mahallesi’nde boş duvarlar antik kent resimleri ile birlikte ilçenin simgeleri ile donatıldı. Denizlili ünlü ressam Gürcan Ekici, Buldan İlçesi’nden sonra şimdi de Yenicekent Mahallesi’ndeki duvarları ilçe sembolleri ile donattı. Buldan Belediyesi tarafından yaptırılan duvar resimlerinde özellikle Tripolis Antik Kenti’nin ön planda tutuldu. Ressam Gürcan Ekici, yöreye özgü çalışmalar yaptığını söyledi. Ekici, “Yenicekent mahallesindeki istinat duvarlarının birçoğunu yöreye özgü resimler yaptım. Yenicekent ile bütünleşen antik kent Tripolis’i ön plan da tutmayı özen gösterdik. Bu çalışmaları bir ayda tamamladım. Yenicekent Mahallesi’nin görünümünü değiştirdik. Görenler çalışmalarımız hakkında olumlu eleştirilerde bulunuyor” dedi. Buldan Belediye Başkanı Mustafa Gülbay, yaptıkları çalışmalarla ilçenin görüntüsünü daha güzel hale getirdiklerini söyledi. Başkan Gülbay, “Yöremizin simgelerini atıl durumdaki duvarlarımıza resmettirdik. Yöremiz güzel görünümü büründü. Tarihi duvarlarda da yaşatıyoruz” dedi. Ressam Gürcan Ekici, yörenin simgelerinin haricinde büyük boy Atatürk portrelerini de yer verdiklerini ifade etti.
TRİPOLİS ANTİK KENTİ
Denizli merkezine 40 km. uzaklıktaki Buldan İlçesi, Yenicekent Kasabası ile Menderes Nehri arasındaki yamaç üzerinde kurulmuştur. Tripolis batıya ve kuzeye açılan vadilerle Ege’ye güneydoğusundaki Çürüksu Ovası ve vadileri ile İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı bulunan antik kentlerden birisidir. Kentin güneyinde Çürüksu Vadisi’nde kurulmuş olan çağdaşı Laodikeia’ya 30 km. Hierapolis’e ise 20 km. uzaklıktadır. Tripolis’in ilk kuruluşu hakkında kesin bilgilere sahip olunamamıştır. Ancak, kaynaklarda Tripolis’in ilk adının Apollonia olduğu daha sonra Geç Helenistik Dönem de Tripolis olarak adlandırıldığı ve ilk kuruluşunun Lidya Devleti zamanında olduğuna ilişkin belgelere rastlanılmaktadır. Tripolis Lidya Şehirleri arasında yer almasına karşın Frigya ve Karya bölgelerine ulaşımı sağlayan önemli sınır, ticaret ve tarım merkezlerinden biri görünümündedir. Menderes Nehri ile Çürüksu Çayı’nın bereketlendirdiği, Çürüksu Ovası’nın büyük bir bölümüne hakim kentlerden biri olup, kuruluş biçimiyle ve şehircilik anlayışı ile yörenin en zengin kentleri arasında yer almaktadır. Tripolis’in ilk kuruluşunun Lidyalılar zamanında olmasına karşın, yüzeydeki kalıntılar uslup olarak Roma ve Bizans Dönemi mimari özelliklerini ve yapı örneklerini göstermektedir. Tripolis Antik Kenti İ.Ö. II.yy sonları ile İ.S. I.yy. ortalarında ve IV. Yy. ortalarında birçok deprem ve savaşlara sahne olduğundan çok tahrip olmuştur. Kent en görkemli dönemini Roma devrinde yaşamıştır. Kentin Ana Cadde’sinde 1993 yılında Müze Müdürlüğü’nce kazı yapılmış olup, burada kazı çalışmalarına 2007 yılında tekrar başlamıştır.
TRİPOLİS’İN BAŞLICA YAPILARI:
Tripolis Tiyatrosu. Antik kentin mevcut yerleşiminin merkezi bir bölgesine inşa edilmiştir. Grek tiyatrosu tipinde araziye uygun inşa edilmiş, Roma mimari tarzında yapılmıştır. Tiyatro üç bölümden oluşmaktadır.
-Cavea : Yarım daire şeklinde olup, üç diazoma ile bölünmüştür. Oturma kademeleri tamamen orkestra bölümüne doğru tahrip olmuştur. Tonoz çıkışları caveanın üst kısımlarında ve yanlarda yer almaktadır. Oturma kademeleri büyük mermer taşlardan yapılmıştır. Yaklaşık 8.000 kişi alabilecek kapasitededir.
-Orkestra: Cavea’nın oturma kademeleri ve malzemeleri ile tamamen toprak altındadır.
-Scene ( Sahne ve Sahne Binası ): Sahne binasının üst yapısı iç ve dış kısımlara doğru yıkılmış harap durumdadır. Sahne binasına ait sağ ve sol istinat duvarlarının az bir kısmı yüzeyde görülmektedir.
TRİPOLİS HAMAMI:
Tripolis Tiyatrosu’nun 200 m. batısında bir düzlük üzerinde bulunmaktadır. Geç dönemde kenti çeviren sur duvarının dışında kalmıştır. Yapıya ait yüzeydeki kalıntılardan beş bölümü tespit etmek mümkündür. Her bölüm kendi arasında tonozlarla ve büyük nişlerle geçildiğine dair kemer izleri bulunmaktadır. Alt yapısı ve duvarlarının kesme traverten blok taşlardan, kemer ve tonozlarında ise aynı malzemeyle tamamlandığı anlaşılmaktadır. Hamam, tipik Roma Hamamı geleneğinin bir örneğidir.
YALÇIN BAĞBOZAN