Türkiye’de 9 Milyon Diyabetli Var

Özel Beymer Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaşar Örücüoğlu, ülkemizde artan diyabet hastalığına dikkat edilmesi gerektiği konusunda uyarılarda bulundu. Dr. Örücüoğlu, “Türkiye’de 2000 yılında yüzde 7.6 olan erişkin toplumdaki sıklığı bugün yüzde 14 civarında. Çalışmalar ülkemizde 9 milyon diyabetli olduğunu ve 40 yaş üstü nüfusun dörtte birinin diyabet riski ile karşı karşıya bulunduğunu gösteriyor” dedi.

DİYABET NEDİR?

Özel Beymer Tıp Merkezi  İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaşar Örücüoğlu, diyabetin vücutta bulunan pankreas adlı salgı bezinin yeterli miktarda insülin üretmemesi ya da ürettiği insülin hormonunun etkili bir şekilde kullanılamaması durumunda gelişen ve ömür boyu süren bir hastalık olduğunu açıkladı. Diyabet olmayan birinin kan şekeri düzeyinin açlık halinde 120 mg/dl, tokluk halinde (yemeğe başladıktan iki saat sonra) 140 mg/dl’nin üstüne çıkmaması gerektiğini belirtti. Açlıkta veya toklukta ölçülen kan şekerinin bu değerlerin üstünde olması diyabetin varlığının göstergesi olduğunu açıkladı. İki tip diyabet olduğunu söyleyen Dr. Örücüoğlu, “Tip 1 ve tip 2 olmak üzere iki diyabet hastası var. Tip 1 diyabeti olan bireyler için insülin yaşam için elzam olan, vazgeçilmez bir ilaçtır. Diyabetli kişilerin yüzde 5-10’u tip 1 diyabetlilerden oluşur.  Pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerininzedelenmesiyle meydana gelmektedir. Tip 1 diyabetlilerde belirti olarak çok sık idrara çıkma, çok su içme, zayıflama, karın ağrısı, hızlı solunum, aşırı halsizlik ve yorgunluk görülür. Tip 2 diyabetliler ise insülin üretir fakat üretilen insülin hedef dokularda etkili olarak kullanamaz.Diyabetli kişilerin yüzde 90’ı Tip 2 diyabetlidir. Tip 2 diyabetlilerde belirtiler sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı cilt, sık sık enfeksiyon gelişmesi, ellerde ve ayaklarda uyuşma şeklinde görülür. Bu belirtiler bir anda ortaya çıkmaz. Zaman içinde yavaş yavaş kendini belli eder ” dedi.

DİYABET HASTALIĞINDA KİMLER RİSK ALTINDADIR?

Özel Beymer Tıp Merkezi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Yaşar Örücüoğlu, herkeste ve her yaşta diyabetin teşhis edilebileceğini söyledi. Ailesinde diyabetli olanlar, şişman kişiler, 4 kilodan ağır bebek doğuran kadınlar ve stres altında yaşayan kişilerde diyabetin görülme riskinin daha yüksek olduğunu anlattı. Ayrıca pankreasın kronik iltihabı, pankreas tümörleri ve ameliyatla ilgili hipertiroidi, bazı hormon hastalıklarının Tip 2 diyabete yol açabileceğine değindi.

DİYABET ÖNLENEBİLİR Mİ?

“Diyabetin ortaya çıkmadan önlenmesi, riskli kişilerin diyabetten korunması mümkündür” diyen Dr. Örücüoğlu, “Çalışmalar, yaşam tarzı değişikliklerinin yani sağlıklı beslenme alışkanlıklarının kazanılması, düzenli egzersiz ve eğitim ile diyabetin görülme sıklığının yüzde 58 oranında azaldığı görülmüştür” dedi.

DİYABETİN VÜCUDA VERDİĞİ ZARARLAR NELERDİR?

Uzun bir süre kan şekerinin yüksek olmasının büyük ve küçük damarları ve sinirleri tahrip ettiğini söyleyen Dr Örücüoğlu, “Diyabetli hastalarda kalp hastalıkları sıklıkla görülür.  Gözlerde hasar meydana gelir. Böbrek hastalıkları diyabetliler için büyük bir tehdittir.  Sinirlerde de hasar oluşabilir. Bu hasar bacaklarda, ayaklarda ve ellerde duyu kaybına neden olur. Sıkça karşılaştığımız diğer hasar ise cinsel güçsüzlüktür” dedi.

DİYABETLİ HASTALAR HANGİ YİYECEKLERDEN UZAK DURMALI?

Kan şekerinin kaynağının karbonhidrat olduğunu söyleyen Dr. Örücüoğlu, “Karbonhidrat içeren yiyecekler sofra şekeri, şekerli yiyecekler, un ve undan yapılan yiyecekler, pirinç, bulgur, kuru baklagiller, patates, sebzeler, meyveler, yoğurt ve süttür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların kan şekerini etkileme hızları birbirlerinden farklıdır. Bu nedenle yiyecekler kan şekerini hızlı yükselten ve kan şekerini daha yavaş, geç yükselten kadbonhidratlar olmak üzere iki gruba ayrılır. Şeker ve şeker içeren yiyecekler ise vücuda enerji verir ancak bu tür yiyecekler kan şekeri kontrolünü bozar.  Sofra tuzu, reçel, bal, pekmez, marmelat, hazır meyve suları, pasta, kek, tatlı, bisküvi, çikolata, helva gibi yiyeceklerin içindeki karbonhidrat basit karbonhidratlardır yani kan şekerini hızlı şekilde yükseltirler. Bu besinlerden uzak durmak gerekir. Sebze, meyve, ekmek, pilav, makarna, çorba, kuru baklagiller gibi çeşitli kadbonhidratlar yani kompleks karbonhidratlar, vücudumuz da şekere yani glikoza dönüşür. Ancak bu yiyeceklerin içindeki karbonhidratların şekere parçalanma hızı yavaş olduğundan kan şekerini daha geç ve yavaş yükseltir” dedi.

DİYABETLİ KİŞİ NASIL BESLENMELİ?

“Beslenme konusunda mutlaka doktorunuza danışılması gerektiğini söyleyen Dr. Örücüoğlu, “Beyaz ekmek yerine kepekli ekmeği tercih edin. Öğünlerde mutlaka pişmiş sebze yemeği ve salata yiyin.Meyveleri mümkün olduğunca kabuğu ile yiyin. Posalı yiyecekleri tercih edin. Kuru baklagillere, özellikle fasulye, bezelye, mercimek, barbunya ve nohuta sofrada sıkça yer verin. Ölçülü miktarda zeytinyağı veya sıvıyağ kullanın. Kırmızı et yerine beyaz et yiyin. Etli yemeklere ayrıca yağ ilave etmeyin. Light süt ve yoğurdu tercih edin. Az yağlı peynir çeşitlerini tüketin. Krema, kaymak,tereyağı ve margarinden uzak durun. Şeker, tuz ve alkolden sakının. Tatlandırıcılı tatlılara tüketmeye çalışın. Düzenli spor yapın. Günde en az 8 bardak su için” şeklinde tavsiyerler de bulundu.

DİYABET NASIL TEDAVİ EDİLİR?

Diyabet tedavisinde amacın kan şekeri ayarını sağlamak olduğunu söyleyen Dr. Örücüoğlu iyi bir diyabet kontrolü için şunların önemli olduğunu açıkladı: “Sağlıklı beslenme kan şekeri kontrolünün sağlanması için önemlidir. Diyabetli bireye özgü beslenme tedavisi uygulanır. İkinci olarak egzersiz yapılmalıdır. Glikozun etkili kullanılmasını ve kan şekerinin kontrolünü sağlar. Son olarak ise ilaç ve insülin dediğimiz, vücuda dışarıdan verilen tedavi yöntemidir. Tip 1 diyabetlilerin yaşamak için insüline ihtiyacı vardır. İnsülin bağımlılık veya alışkanlık yapacak bir madde değildir. Vücut insülin yapmıyor ise dışarıdan enjeksiyon yolu ile vücuttaki eksikliği yerine koymak gerekir. Tip 2 diyabetliler için ise kan şekerinin ayarını sağlamak için ağızdan alınan ilaçlara veya insüline ihtiyaç duyulabilir”. MEHMET KONAZ