“YAPI STOKUMUZ YENİ BİR DEPREME HAZIR MI?”

İnşat Mühendisleri Odası (İMO) Denizli Şube Başkanı Şevket Murat Şenel, 17 Ağustos depreminin üzerinden 19 yıl geçtiğini belirterek, “Yapı stokumuz yeni bir depreme hazır mı?” diye sordu.

İMO Başkanı Şenel, “Türkiye, bir deprem ülkesidir. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi ve bu durumun bir türlü önlenememesi sorunun ana kaynağını oluşturuyor. Çözüm; yapıların, mesleki derinliği olan, ahlaki ve etik anlayışı yüksek meslek insanları tarafından, mühendislik bilimine ve “Deprem Yönetmeliklerine” uygun olarak tasarlanması ve üretilmesidir” dedi. Şenel, “Bir doğa olayı olan depremin, doğal afete dönüşmesini önlemenin yolu, planlama-kentleşme ve yapı denetim sisteminden geçmektedir. Depremle ilgili hemen her konunun ayrı bir önemi bulunmaktadır. Ancak yapı denetimine ayrı bir vurgu yapılması zorunluluktur. Çünkü yapı denetimi, güvenli yapıların üretilmesini sağlayacak ve gelecekte aynı sorunların ortaya çıkmasını önleyecektir. Bugün uzmanlıkları dikkate alınmadan şantiye şeflerinin görevlendirilmesi bilime ve bilgiye aykırıdır. Yine yakın bir zaman önce ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzasının kaldırılmış olması sahteciliğe neden olacağı gibi,  mesleki yetkinliği de zaafa uğratacaktır. Açıktır ki, Yapı Denetim Yasası’nda gerekli değişiklikler, ihtiyaç duyulan düzenlemeler yapılmaz ise, on yıl sonra aynı sorunlarla karşı karşıya kalınacak, olası bir depremde başta kamu binaları olmak üzere konutlar, işyerleri ağır hasar görecek, çok sayıda bina yıkılacak, can ve mal kayıpları yaşanacaktır” diye konuştu. Planlama ve kentsel dönüşeme de dikkat çeken Şenel, “Nasıl ki 1999 depremleri yapı imalatı dinamiklerinin değişmesi ve yapı denetim sisteminin kurulması için bir milat olarak kabul edildiyse, 2011 Van Depremi de Kentsel Dönüşüm için milat olarak kabul edildi. 2012 yılında 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu yasalaştı. Bugün ülkemizde yaklaşık 22 milyon yapı bulunduğu ifade edilmektedir. Mevcut binaların % 67`sinin ruhsatsız, % 60’ının 20 yaşından büyük olduğu tahmin edilmektedir. Bu veriler, kentsel dönüşüm projelerinin meşrulaştırılmasını ve kabul edilebilirliğini sağlamış, uygulama başlamıştır. “Riskli alan”, “riskli yapı” belirlenmesinde meydana gelen hak kayıpları Kentsel dönüşüm uygulamalarına gölge düşürmektedir. Depreme karşı yapı stokunu güvenli hale getirmek için başlatılan kentsel dönüşüm uygulamaları ne yazık ki yeni sorun alanları yaratmaktadır. Yeşil alan, sosyal donatı alanları, otopark sorunu gibi sorunları çözemeyen parsel bazındaki kentsel dönüşüm uygulamaları, kentsel bir anlam taşımaktan uzaktır. Parsel bazında yürütülen kentsel dönüşüm uygulamaları, sadece ekonomik değeri ve rantı yüksek alanların dönüşmesine imkan vermekte ve soruna bütüncül bir çerçeveden yaklaşmaya engel olmaktadır” diye konuştu. Şenel şöyle devam etti, “Bugün ülkemizde fayların bulunduğu yerleri ve yüksek risk taşıyan yerleşim birimlerini biliyoruz. Bilmediğimiz ise beklenen büyük depremin ne zaman olacağı. Fakat bu büyük depremden kaçma şansımız yok.1999 depremlerinden sonra yapılan çalışmalar bilgi eksikliğini büyük ölçüde ortadan kaldırmıştır. Bina deprem yönetmeliklerimiz yenilenmiş, fay hatlarımız ve zeminlerimiz ile ilgili çalışmalar yapılmıştır. Artık “Ulusal deprem stratejisi ve eylem planını- UDSEP”ü güncelleyerek uygulamaya koymak gerekmektedir. Mesleki Yetkinliği temel alan “Yetkin mühendislik yasası” çıkarılmalıdır. Mühendislik biliminin gerekleri dikkate alınarak, yapı tasarım uygulama ve denetim evresinin sağlıklı bir şekilde işletildiği ülkelerde doğa olaylarının afete dönüşmediği görülmektedir. Yapı üretimi ve denetimi ile ilgili eksikliklerimiz gözden geçirilmelidir. Ruhsatlardan mühendis ve mimarların imzasının kaldırılması mesleğimizin gelişimini engelleyecek, sahteciliğin önü açılacaktır. Buna izin verilmemelidir. Oda ile meslek insanı arasına örülmeye çalışılan duvarlar kaldırılmalı, mühendis ve mimarlardan oda belgesi istenmesine yönelik uygulama güncellenmelidir.”