YEDİĞİMİZ SEBZE VE MEYVENİN “TEMİZ” OLDUĞUNA İNANAN VAR MI?

Bugünlerde sebze ve meyvede zirai ilaç kalıntı sorunu bir kez daha gündemde. Nasıl olmasın ki? Hemen her gün ihraç edilen ürünlerimiz farklı ülkelerden zirai ilaç kalıntısı, böcek, hastalık, aflatoksin veya başka nedenlerle geri gönderiliyor.

Tüketici; “Çok sıkı denetimden geçen, analiz edilen ihraç ürünlerinde bile yüksek oranda pestisit (zirai ilaç-tarım zehri) çıkıyorsa bizim tükettiğimiz ürünlerde neler var neler?” diye endişe duyuyor. Türkiye’den ihraç edilen yaş meyve ve sebzede, kuru gıdalarda yani tarım ürünlerinde, yüksek oranda pestisit (zirai ilaç- zehir), aflatoksin (küf hastalığı), Akdeniz meyve sineği ve zararlılar çıktığında iade ediliyor. “Geri gönderilen bu ürünleri bize mi yediriyorlar?” sorusu daha sık sorulmaya başlandı.

Tarım ve Orman Bakanlığı hem ihraç edilen hem de iç piyasada tükettiğimiz ürünleri normal şartlarda denetliyor. Ancak bu denetim sonuçları açıklanmadığı, paylaşılmadığı için gerçekten nasıl bir durumla karşı karşıya olduğumuzu bilmiyoruz. Bildiğimiz tek şey çok sayıda ihraç ürünümüzün yüksek kalıntı veya hastalık nedeniyle geri dönmesi. Son yıllarda kanser vakalarında ciddi artış olması. Uzmanlar, bunun temel nedenlerinden birisinin tarım ilaçları olduğunu söylüyor.

Türkiye, bildirimlerde ilk sıralarda

İhraç edilen ürünler hem ihracatın yapıldığı ülkenin talebi ve mevzuat kuralları doğrultusunda hem de Türkiye’nin uyguladığı mevzuat çerçevesinde analize tabi tutuluyor. Hiçbir ihracatçı gönderdiği ürününün geri dönmesini istemez. Hem prestij kaybı hem de mali açıdan büyük risk. Bile bile kimse sorunlu ürünü ihraç etmek istemez.

Ama bir gerçek var ki, Kuru Meyve, Yenilebilir Sert Kabuklu Meyveler, İşlenmiş Gıdalar, Baharatlar, Bal ve Benzeri Gıdalar Ticareti Avrupa Federasyonu (FRUCOM) tarafından yayınlanan haftalık duyurularda ve Avrupa Birliği Hızlı Alarm (RASFF) bildirimlerinde Türkiye ne yazık ki hep ilk sıralarda yer alıyor.

Sorun tarlada, serada başlıyor

Zirai ilaç kalıntısı, aflatoksin, diğer zararlı ve hastalıklarla ilgili sorunun aslında tarladan başlayarak yani üreticiden başlayarak çözülmesi gerekiyor. Bunun için Avrupa Birliği normlarına uygun olarak hazırlanan mevzuatın uygulanması ve taviz verilmemesi gerekiyor. Ancak, Avrupa’da yasaklanan kimi zirai ilaçlar Türkiye’de yasal veya kaçak olarak kullanılıyor. Mevzuata uygun hareket edilmiyor.

Üretici ürününü zararlılardan korumak için bitki koruma ürünleri kullanıyor. Ancak, bu kullanım çoğu zaman bilinçsizce yapılıyor. Komşusundan kulaktan dolma bilgilerle ilaç kullananlar var. İlaç kullanıldıktan sonra üzerinde “bu ilaç kullanıldıktan 10 gün sonra hasat edilir” gibi uyarılar dikkate alınmıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı bazı ilaçları yasaklıyor ama yerine ne kullanılacağını söylemiyor. Çiftçi kullandığı ilacın etkisine bakıyor. Zararlıyı yok edip ürünü koruması onun için çok daha önemli. Elbette ilacı çok bilinçli kullanan veya hiç ilaç kullanmadan üretim yapanlar da var.

Kayıt defterine tabi 33 ürün var

Tarım ve Orman Bakanlığı her yıl üretici kayıt defterine tabi ürünleri ve bu ürünlerde kullanılacak bitki koruma ürünlerini belirleyip açıklıyor. Buna ne kadar uyulduğu bilinmiyor. Uyulsa bu kadar sorun yaşanmaz. Bakanlık, 2024 Yılı Üretici Kayıt Defterine Tabi Bitki, Bitkisel Ürünler ile Bu Ürünlerde Kullanılacak Reçete Zorunluluğu Bulunmayan Bitki Koruma Ürünleri Listesi’ni yılın başında ilan etti.

Bitki Koruma Ürünlerinin Önerilmesi Uygulanması ve Kayıt İşlemleri Hakkındaki Yönetmeliğin 5. Maddesi gereğince zirai ilaç uygulamalarının yoğunluğuna göre yaş meyve ve sebzede ilaç kalıntısı olma ihtimali nedeniyle Üretici Kayıt Defteri tutma zorunluluğu olan bitki ve bitkisel ürünler ile bu ürünlerde kullanılacak reçeteye tabi olmayan Bitki Koruma Ürünleri özetle şöyle:

1- Reçete ve Üretici Kayıt Defteri tutma zorunluluğu bulunan 33 ürün var. Bunlar; armut, ayva, bezelye, biber, çilek, domates, elma, enginar, erik, greyfurt, havuç, hıyar, ıspanak, incir, kabak, kayısı, kiraz, kültür mantarı, limon, mandalina, marul, maydanoz, muz, nar, nektarin, patates, patlıcan, portakal, şeftali, taze fasulye, taze soğan, üzüm ve vişne.

2- Bu 33 ürün farklı bir pestisit aktif maddesi içermeyen bakırlı preparatlar ve kükürt içeren bitki koruma ürünleri hariç diğer tüm bitki koruma ürünleri reçeteye tabidir.

3- Bu 33 ürün için Biyolojik ve biyoteknik mücadele ürünlerinin reçeteli olarak satışının yapılması ve bunları kullanan üreticiler tarafında kayıtlarının tutulması etkin bir destekleme mekanizması için zorunludur.

4- Yönetmelik gereği Üretici Kayıt Defteri tutma zorunluluğu olmayan diğer ürünler için üreticiler, isteğe bağlı olarak Üretici Kayıt Defteri tutabilir ve reçete yazdırabilir.

Pestisit analiz sonuçları açıklanmalı

Tarım ve Orman Bakanlığı gıda denetiminde taklit ve tağşiş yapanları, sağlığı tehlikeye düşürecek gıda üretenleri teşhir ediyor. İşini düzgün yapanları ise açıklanmıyor.

Pestisit için de denetimler yapılıyor. Ancak bunun sonuçları hiç açıklanmıyor. Öncelikle çiftçinin bu bitki koruma ürünlerini bilinçli olarak kullanılması sağlansa, ihracat ürünlerinde ve yurt içinde pazara sunulan ürünlerde etkin bir denetim yapılsa, kalıntı değeri yüksek ürünler açıklansa, ağır cezalar uygulansa bu sorunun önüne geçilebilir. Türkiye’nin ürettiği ve tükettiği ürünler “temiz” olmadan ihracatta bu sorunun çözülmesi mümkün değil.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarım ve Doğal Kaynaklar Bakanlığı Tarım Dairesi ithal ve yerli ürünlerden numune alarak devlet laboratuvarında analiz ediyor. Analiz sonucunda Avrupa Birliği’nde uygulanan pestisit kalıntı limitlerine göre “temiz” veya “kirli” olarak kamuoyuna açıklıyor.

Sorunlu ürünlerin yüzde 90’nı geri geliyor

İhraç edilen ve kalıntı, zararlı, hastalık gibi nedenlerle sorun yaşanan ürünlerin yüzde 90’ı ülkeye geri getiriliyor. Burada da iki ayrı ürün grubunda farklı uygulama var. Domates, çilek, kiraz, biber, salatalık ve benzeri yaş ürünler geri getirmek yerine orada imha ediliyor. Kuru meyveler grubu olarak incir, üzüm, kayısı, fındık, Antep fıstığı ve baharatlar geri getiriliyor.

Türkiye’ye geri gelen ürünler tekrar elden geçirilip seçiliyor. Aflatoksinli olanlar ayıklanıyor. Ayıklandıktan sonra ya tekrar satılıyor ya da buradan ezme yaparak, farklı bir ürüne dönüştürülerek, karıştırılarak farklı ülkelere ihraç ediliyor. Ya da ayıklandıktan sonra içeride satılıyor.

Özetle, Türkiye bu sorunu gerçekten çözmek istiyorsa Tarım Bakanlığı mutlaka tarlada, manavda, pazarda, markette denetim yapmalı. Denetim sonuçları kamuoyuna açıklanmalı.

Diğer Yazılar