Turkey 10 Points!
Tam 20 yıl önce bugün. 24 Mayıs’ı 25 Mayıs’a bağlayan gece ailecek televizyonumuzda TRT 1 açık. Tabi o zamanlar televizyon kanalları daha eğlenceli. Bugünkü gibi ne sıkıcı siyasi tartışmalar var, ne de sıkıcı belgeseller.
Ben 12 yaşındayım o yüzden gece yarılarına kadar ailenin yanında oturmak büyük bir lüks ama o gece ne annem ne de babam beni yatağa göndermemiş. Neden peki? Seçim yayını mı var? 12 yaşındaki çocuk neden seçim yayını izlesin zaten… Diyeceğim ama bugün 12 yaşındaki çocuk da maalesef siyaset konuşuyor. Hayır. Maç mı var? Pek sayılmaz. Ne vardı o gece?
Neyse fazla uzatmayayım. 2003 Eurovision Şarkı Yarışması. Evet o ‘EverywayThat I Can’ ile resmen Türk usulü kıvırtarak kazandığımız Avrupa’nın en büyük yayın organizasyonlarından biri. Hatta ‘EverywayThat I Can’ o yarışmayı kazanmakla kalmadı Eurovision oylamasıyla yarışma tarihinin en iyi 10 şarkısı arasına girdi.
Şimdi sizi şarkının tarihi, Eurovision tarihi gibi sıkıcı açıklamalara boğmayacağım. Başka bir yere geleceğim. Eğer şarkıyı Youtube’da açarsanız şarkıyla alakalı en çok yapılan yorumların ‘Eski Türkiye’ , ‘Eski güzel günler’ olduğunu göreceksiniz.
Peki öyle mi? Ben açıkçası buna inanmıyorum. Bugün bırakın birinci olmayı, sözde adaletli değil diye artık katılmasak bile inanmıyorum.
Bu ülke Dünya’nın en güzel , kültürel olarak en çeşitli ülkelerinden biri. Bu topraklarda 100 kilometrede bir insanların konuşması , dans etmesi , giyinişi değişiyor. Öyle kolay kolay yok olmayız. Öyle kolay kolay eski Türkiye seviyesine gelmez ama size ‘EverywayThat I Can’ üzerinden siyaset okuması yapacağım kendimce.
Mesela bas bas bağırılan yerlilik ve millilik… EverywayThat I Can bangır bangır Türk oryantal ezgilerinin altına eklenen elektronik dans ritimlerine sahip. Zaten biz Eurovision’u performansın 1. dakikasında kazandık. (Aynen aklınıza gelen o kıvırtma kısmı)
Mesela bas bas bağırılan yenilikçilik, özgürlükçülük…
Şarkı o dönemin en popüler tarzı olan ve günümüzde de bunu devam ettiren elektronik dans müziği ritimlerine ve biraz da rap ezgilerine sahip. Bu 2003 senesi için oldukça yenilikçi bir hareket.
Mesela bas bas bağırılan karşı gelme iki taraftan da olmama….
Şarkı bir cariyenin kendi konumuna bakmadan bir padişahı elde etme çabasını anlatıyor. Yapabileceği her şekilde onu elde etmek istediğini konumunun umurunda olmadığını aşkının ona yeteceğini anlatıyor. Ayrıca şarkı global olmak isteyenleri de mutlu edecek bir şekilde İngilizce.
Toparlamak gerekirse Türkiye son derece güzel bir şarkıyla o gün tarihi bir gün yaşamış. Şarkı evet güzel ama bir başyapıt değil. Biz Avrupa’nın karşısına çıkmışız ve sadece biz olmuşuz. Ne eksik ne fazla. Ne kendimizi beğendirmeye çalışmışız ne de istemem yan cebime koy gibi egolara girmişiz. Sadece BİZ olduğumuz için kazanmışız.
Eski Türkiye mi? Yeni Türkiye mi? Bu karar sizin. İstediğimiz Türkiye’ye de ulaşmak için ‘Yapabileceğim(iz) Her Şekilde’ çalışmak da bizim elimizde. Sanat üzerinden bunu okumak belki komik belki de çok anlamlı bilemiyorum. Ama zaten biri çıkıp bunu yıllar önce demiş benim için onun dediği önemli. ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’
Turkey 10 Points!
Diğer Yazılar