AFİLİ HAFİYE – MURAT MENTEŞ

Korkma Ben Varım (2009) isimli eseri Türk Yazarlar Birliğince roman dalında ödüle layık bulunan Murat Menteş, bu sene (2023) raflara çıkan son romanı Afili Hafiye ile okuyucusunu tekrar şaşırtmayı başarıyor.

Denizli Kitap Kulübünün çok kıymetli üyesi Prof. Dr. Füsun Şahin’in hediyesi bu kitabı büyük bir zevkle okudum, bitmesin istedim. Bu arada kitap önerileri ve kitaplar üzerine kaliteli sohbetler için https://instagram.com/denizlikitapkulubu adresini takip edebilirsiniz.

Roman polisiye türünde başlayıp bir süre sonra neşeli bir karmaşaya dönüşüyor. Devamında bilim kurgu ve fantastik öğeler devreye giriyor ve okuyucu kendini Marquez vari “büyülü bir gerçekliğin” içinde buluyor.

Alp Laçin O, İstanbul Emniyeti Kayıp Şahıslar Bürosunda komiserdir. İşini severek yapmaktadır. Yine işini severek yaptığı bir gün telefonunun kamerasına dünya güzeli bir kadın yakalanır. İlk görüşte yanıp tutuştuğu bu kadını emniyetin ve teknolojinin tüm imkanlarına rağmen bulamaz. Artık derdi tasası bu kadındır. Bu esnada hatırlayamadığı geçmişini hatırlamaya başlar. Geçmişte büyük aşk yaşadığı sevgilisi Gül Esin’in kopyası olduğunu fark eder. Aşkının peşinde koştururken Okan Yunus Okyanus ile garip sohbetlere dalar. Onun sayesinde Yahya Hayhay ile tanışır. Bu esnada hayatındaki gariplikleri ve olağanüstü olayları fark eder. Bu noktadan sonra gerçek ile hayal, bilim kurgu ile fantezi arasında gidip gelmeye başlar hikaye.

Yazar günümüz roman yazıcılığına eleştirel yaklaşmaya çalışmış bu eserinde. Yazarların düştüğü tekrarları ve klişeleri yer vererek kolaycılığa kaçan romancıları da eleştiriyor bir yandan. Roman nasıl olmalı veya olmamalı noktasında güzel örnekler veriyor bizlere.

Eser bir çok mekanda ve zamanda geçerken, kahramanlar da isim veya vücut değiştiriyor. Katman katman çeşitlenen hikayesini kurgusunu takip etmeye çalışan okuyucu ne tarafa bakacağını şaşırıyor. Bu nedenle Murat Menteş ile ilk defa tanışan okuyucu için konuyu zihninde canlandırmak zor olacaktır.

Zaman yolculuğu, paralel evrenler ve roman makinası gibi bilim kurgu öğeleri eseri fantastik bir kurguya büründürüyor. Ana kahramanımız evrenler arasında koştururken yazar zamanı ve mekanı istediği gibi büküyor, hikayeyi panayır havasına sokuyor.

Kısa cümleleri ile bir spor araba gibi hızlı akıyor. Roman içinde roman, entrika ve suç birlikte ilerliyor. Sonunda sürpriz denilebilecek bir noktada eser tamamlanıyor.

Yazarın birçok felsefi ve edebi eserden alıntı ile zenginleştirdiği 308 sayfalık romanı, bittiğinde okuyucunun ağzında buruk bir tat bırakıyor. Şahsen ben daha uzun olmasını diledim.

Eser kapak tasarımı ile ayrı bir övgüyü hak ediyor. Romanda geçen konuları çağrıştıracak nesneler ilgi çekici bir şekilde yerleştirilmiş. Tebrikler M.M.

Akılda Kalanlar

Hayvanat bahçesinde koşullar cezaevindeki kadar kötü değil. Gel gelelim burada mahkumların hepsi masum.

İkimiz de polisiz kanun biziz onun yeniden yazabiliriz.  Hangi kanunu? Aşkın kanununu : )))

Aşk beynimizin başımızı belaya sokmasıdır.

Öksürüğü osuruğu nefesi düğümlenesice, Allah kubbe gibi dert minare gibi fitil versin, feleğin çarkında ters döne, iki kaşık suda gemisi batsın, cinler gırtlaklısın şeytanlar çarpsın, Allah tutsun peygamber vursun… (ilenmenin kitabını yazmış, sayfa 44)

Hayat beşiklerin boşalması ile mezarların dolması arasındaki koşturmacadan ibaret değil.

Kayboldunuz diyelim. Bulunduğunuzda döneceğiniz yer yalnızlığınızdır.

Ruhen yetersiz besleniyoruz.

Anılar ile hayallerdir bizi hoşnut eden. Şimdinin gerçekliğinden daima huylanırız.

İçimizde neden bir çocuk var onu oraya hapsettiğimiz için. Peki, içimizde neden bir genç yok? Çünkü gençliğin imkanları morukları korkutur.

Salı Çarşamba yağmur bekleniyor. Perşembe sen bekleniyorsun.

Elbisesindeki papatyalar papatya kokuyordu.

Cemreler çürük betona, hurda makinelere ve zehirli havaya düşüyordu. Kalpler hep soğuk suratlar beş karış. İlkbahar yasaklanmış da şehre yasak giriyor sanki.

Bilgisayar klavyesinin tuşlarına Mozart gibi dokunuyorsunuz.

Şeytanın gölgenle aynı boyda seninle aynı kilodadır ve onunla el ele aynı hedefe yürürsün.

Hiç kalp kırmadınız diye size madalya vermezler.

Teoride kitap yazara aittir, pratikte ise okura.

Onunla evlensek bile mutluluğumuz sürer.

Eğer aşk bir kumarsa nikah masasından zengin olarak kalkacağım.

İnternetin icadı ve sosyal medyadan ötürü, tarihte bir ilk yaşandı: Aptallık aktive oldu. (Cahillik ve sanal dünya cahilleri ile ilgili nefis bir paragraf, sayfa 167)


 

Atilla ÇAKIR

Diğer Yazılar