ALGERNON'A ÇİÇEKLER: YARATICI BİR ROMAN VE CHARLY: SIKICI BİR FİLM

Denizli Kitap Kulübü’müzün bu ayki ödevi olan Algernon'a Çiçekler’in yazarı Daniel Keyes 1927 yılında Amerika’da doğmuş, 2014 tarihinde vefat etmiştir. En iyi bilim kurgu eserlerine verilen Hugo ve Nebula ödüllerini kazanmış olan Keyes’in eserleri çok yaratıcı konulara sahiptir.

Daniel Keyes’in en önemli eserlerinden biri orijinal adı Flowers for Algernon olan Algernon'a Çiçekler’dir. Yazar bu kitabı önce hikaye olarak dergide tefrika ettirmiş olup hikayenin çok beğenilmesi üzerine roman olarak yayınlamıştır.

Yazar “Algernon, Charlie ve Ben: Bir Yazarn Yolculuğu” isimli eserinde, eğitmenlik yaptığı bir lisede özel öğrencilerle çalışırken konunun zihninde şekillendiği söylemiştir. Çok da rastlamadığımız Algernon (okunuşu elcirnan) ismini birçok tabu konu hakkında eser veren şair Algernon Charles Swinburne’den esinlendiği söylenir.

Romanın konusuna gelirsek, eser düşük zekaya sahip Charlie Gordon’un daha önce sadece fareler üzerinde uygulamış olan bir ameliyat ile zekasının artırılmasını ve sonrasında yaşananları anlatmaktadır. Çocuğunun durumunu kabullenemeyen bir anne, bu durumu kabullense bile anneye ve çocuğa yardımcı olamayan bir baba ve korku, şımarıklık içinde yaşamaya çalışan bir kız kardeş arasında geçen çocukluk nedeniyle Charlie herkes gibi bir zekaya sahip olmak için can atmaktadır. Ailesi tarafından dışlanan, çevresi tarafından sürekli dalga konusu olan kahramanımız, kurtuluşu diğer insanlar gibi normal bir zekaya sahip olmakta bulur. Bu sayede insanlar onu daha çok sevecek ve kabul edeceklerdir. “Diğer insanlarda bende olmayan bir şey vardı. Zihinsel körlüğümün içinde, bunun okuma yazma yeteneğiyle ilgili olduğuna inanmıştım ve o yeteneklere sahip olduğum takdirde, zeki olacağımdan da emindim. Zeka özürlü bir adam da, diğer adamlar gibi olmak ister.”

Başarılı geçen operasyon sonrası Charlie’nin zekası hızla ilerlerken, psikolojik yapısı ve zihni onu çok geriden takip etmektedir. Artık yeni zeki beyni ve eski çocuk kalbiyle sürekli çevresini sorgulamaktadır. Kendine sorduğu “Doğru olan nedir?” sorusu ile ahlaki ikilemlerini ortaya koyuyor. Lakin zeka gelişimine eşlik edecek psikolojik bir gelişme kendiliğinden gerçekleşmiyor; kahramanımıza uzmanlar da bu konuda yardımcı olmuyorlar. Charlie’nin IQ ve EQ gelişimi farklı gerçekleşiyor. “Bu sorunu tek başıma çözmeye çalışmak aptallıktı. Duygusal sorunların zihinsel sorunlarla aynı şekilde çözülemeyeceğini anladım.” cümlesi ile bu durumu itiraf ediyor. Bastan beri psikolojik yardım alması gerektiğini iş işten geçtikten sonra anlıyor.

Akıllanmaya başladığında ilk öğrenmeye çalıştığı aile ilişkileri; kincisi ise kadın erkek ilişkileri oluyor. “Tüm hayatı boyunca yarı uyur yarı uyanık kalmış bir adam gibiyim, uyanmadan önce nasıl biri olduğunu bulmaya çalışan” şeklinde tanımlıyor kendini.

Operasyon sonrası okuduğu kitaplar sayesinde zihinsel gelişimini takip etmek hoş oldu benim için. İlk okuduğu kitap Robinson Crusoe. Devamında Muhteşem Gatsby, Bir Amerika Trajedisi ve Bu Melek Satılık Değil romanlarını okuyor. Bahtsız Robinson’un maceraları hemen herkesçe bilinir. Bir Amerikan Trajedisi (An American Tragedy) Türkçeye İnsanlık Suçu olarak çevrilmiş polisiye bir romandır. Bu Melek Satılık Değil adlı romanı muhtemelen kendi hayatı ile özdeşleştirmiştir. Bu grubu kolay okunan bir romanlar sınıfına sokabiliriz. Devamında okuduğu Dostoyevski, Flaubert, Dickens, Hemingway ve Faulkner ise oldukça nitelikli romanlardır. Yazar bu şekilde bir sıralama yaparak kendi beğenisini de ortaya koymuştur.

Ama bu süreç Charlie için hayal kırıklıkları ile devam eder. “Zeka seviyem 70 iken Alice’den ne kadar uzakta idiysem, şimdi bu seviye 185’ e yükselmiş olmasına rağmen ondan o kadar uzaktaydım.” Kahramanımız birçok zeki insanın düştüğü tuzağa düşer. Bilgisi ve egosu hızla büyüdüğü için çevresini beğenmemeye başlar ve onları kendisinden uzaklaştırır. Tersine zeki oldukça insanların onu sevip kabul edeceğini ummuştur.

Yazar ara ara toplumun engelli bireylere bakışını sorgulamaktadır. “Nasıl oluyor da, kolsuz ve bacaksız doğan insanlardan faydalanmayı akıllarından bile geçirmeyen dürüst ve duyarlı kişiler, düşük bir zeka düzeyiyle doğanları istismar etmekte bir mahsur görmezler?” Geçmişi hatırladıkça, yaşadıklarını bağlamına oturtuyor ve sorguluyor kahramanımız. Aslında arkadaşım dediği eski çevresinin onunla dalga geçip eğlenmeyi seven ve onu istismar eden bir güruh olduğunu anlıyor. "Ne kadar akıllanırsan o kadar çok problemin olacak, Charlie." Kahramanımızın naif ve çocuksu dille başından geçenleri anlatması okuyucuyu gülümsetiyor.

Zekasının eskiye dönebilme ihtimalini fark etmeye başladığında moral olarak büyük çöküntü yaşıyor. Zekasını bu süreci anlamaya ve düzeltmeye adıyor. Bunun mümkün olmadığını anladığında kendi içinde hesaplaşmalara başlıyor. Kendi düşüşünü John Milton tarafından yazılan İnsanın Düşüşü’nü anlatan Kayıp Cennet (Paradise Lost) şiiri ile özdeşleştiriyor. Umut dolu başlayan hikaye hüzünle bitiyor. Puanımız 8/10…

Kitaptan senaryolaştırılan Charly (1968) isimli film eserin kötü bir kopyası olmuş. Kitabı zevkle okurken, film kitabın üzerine bir şey koymadığı gibi, durağan bir dille anlatıyor hikayeyi. Film adına tek kazanç başrol oyuncusu Cliff Robertson’un harika oyunculuğu ve kazandığı Oscar ödülü. Puanımız 6/10…

Akılda Kalanlar

Benim ışığımın senin karanlığında daha iyi olduğunu kim söyleyebilir?”

Teleskopun ters tarafından bakarmış gibi– şimdi minicik ve çok uzaktaymış gibi görünen bir açıklık var.”

Sevgi ve şefkat eli değmeyen zeka ve eğitim beş para etmez.”

Diğer Yazılar