Gurur ve Önyargı 

Öncelikle bu bir roman incelemesi olarak spoiler içerebilir. Uyarayım. Bu arada “spoiler” kelimesinin Türkçe karşılığını aradığımızda, karşımıza kocaman bir boşluk çıkıyor. Ne yazık ki, TDK bu kelimeyi hiç duymamış. Öz Türkçe sevdalısı okuyucularımıza duyurulur.

Kitabın isminin birebir çevirimi Gurur ve Önyargı olsa da yeterince ilgi çekmeyeceğini düşünen bazı yayınevleri Aşk ve Gurur adını uygun bulmuşlar. Günümüzde aşk da yeteri kadar sattırmıyor, bence sonuna bir de meşk eklesinler yüksek tiraj için! Bu noktada sevgili kitapseverler, lütfen İş Bankası Kültür Yayınlarının çevirisini okuyunuz ve kitabı okuduktan sonra filmini izlemeyi unutmayınız.

Kahramanımız Miss Elizabeth tamamı kız olan 5 çocuklu Bennet ailesinin iki numarasıdır. Tek derdi kızlarını zengin ve tanınmış ailelere hayırlısı ile gelin etmek olan biraz çıkarcı, biraz uyanık biraz da ahmak bir anne figürü ile evliliğinde mutluluğu bulamamış ve bundan sonraki hayatını okuyarak ve eşinin saçma taleplerini savuşturarak geçirmeye çalışan olgun, oturaklı ve nükteli bir baba figürü bizi karşılamaktadır. 

Ailenin sıkıcı hayatı bulundukları taşraya zengin ve bekâr MrBingley ve arkadaşlarının gelmesi ile birden değişir. Zengin ve bekâr gençleri gören anne MrsBennetbir atmaca gibi avına yönelir. Evin bir numarası olan Jane, MrBingley ile yakınlaşırken, MrBingley’inkankasıMrDarcyile Elizabeth’in arası elektriklenmeye başlamıştır bile.

Olaylar gelişirken gençlerin mutluluğu yakalaması kolay olmayacaktır. Bennet’ları kendilerinden daha aşağı gören Darcy önce arkadaşının mutluluğunu; sonra da kendi mutluluğunu engeller. Kızların ailesini ve çevresini hor görür; basit bulur onları. Elizabeth ise Darcy’yi fazla aristokrat, havalı ve soğuk bulur. Bu noktada Darcy “gurur” ile özdeşleştirilirken, Elizabeth ise “önyargı” ile özdeşleştirilir. 

Darcy hor görüp beğenmediği bir kıza ilgi duyuyor olmasını önceleri kaldıramaz ve kendine yakıştıramaz. Bunun önüne geçmek için kendi kendine çeşitli ayak oyunları uygular ama yine de kendisini kandıramaz ve sonuçta kazanan yine kendisi olur. 

Elizabeth ise Darcy’nin ilan-ı aşkını öncelikle sadistçe bir zevkle reddeder ama sonra Darcy’nin asık karakterini görüp, o da suyun akışına karşı koyamaz ve kurduğu yapay bentlerin yıkılmasına izin verir. 

Elizabeth ile Darcy’in karşılaşmaları yazarın muhteşem kalemiyle bütünleşip, aşkın hislerini derinden okuyucuya yaşatsa da bu kitap aşk romanı değildir.JaneAusten’in akıcı ve mizah dolu kalemi aslında bir toplum eleştirisi nakşetmiştir. Yazıldığı dönemde evlilik kurumunun toplumun olmazsa olması olduğu ve sağlıklı tüm bireylerinin diğer fertlerce onaylanan bir evlilik yapmalarının beklendiği daha kitabın başında belirtilmiştir.“Dünyaca kabul edilmiş bir gerçektir, hali vakti yerinde olan her bekar erkeğin mutlu bir evlilik yapması.”Özellikle Elizabeth evliliği bir mecburiyet olarak görmekten ziyade aşkı ön planda tutan bir tavır sergilemektedir. Ayrıca evliliklerin ekonomik ve kültürel olarak uyumlu olması yani davulun dengi dengine çalması beklentisi o dönemlerde de mevcuttur. Fakat bizim kahramanlarımızın birlikteliği buna pek uymaz. Yazar Austen kahramanlarımızı mutlu sona doğru yollarken aslında “kast sistemini” de eleştirmektedir. 

Evliliklerin çıkar birlikteliğine dönüşmesini, gereksiz bürokrasi, ritüel ve toplumsal kalıpları, çeyiz, miras ve parasal konuların aşk ve sevginin önüne geçmesini inceden inceye yermektedir. 

Eski değil eskimeyen mevzular bunlar…

Akılda kalanlar…

“Bir kitap iyi yazılmışsa onu her zaman çok kısa bulurum”

“Gurur ve gösteriş farklı şeyler, ama sık sık aynı anlamda kullanılıyorlar. İnsan gösteriş düşkünü olmadan gururlu olabilir..”

“Geçmişin sadece hatırlamaktan zevk aldığınız kadarını düşünün."

Diğer Yazılar