KIRMIZI PAZARTESİ... BİR CİNAYETİN DAYANILMAZ HAFİFLİĞİ

Orijinal adı İşleneceğini Herkesin Bildiği Bir Cinayetin Öyküsü olan kısa hikaye, Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabriel García Márquez tarafından 1981 yılında yazılmıştır. Çocukluğunu geçirdiği kasabada 1950’li yıllarda yaşanan gerçek bir töre cinayeti olayını yazıya dökmüştür yazar.

Farklı bir anlatım kullanır Marquez eserde. Daha başında okuyucuya kimin öldürüleceği bildiren kesin ve net bir cümle ile başlar öykü: “Santiago Nasar, onu öldürecekleri gün, piskoposun geleceği gemiyi karşılamak için sabah saat 05.30’da kalkmıştı.” Maktulün anonim bir arkadaşı tarafından sorgulama/röportaj tekniğinde doğrusal olmayan bir akış içinde anlatılır tüm olay. Karmaşık ve çetrefilli bir anlatımın ardından son bölümde yeni detaylar ile olayı toparlayıp doğrusal bir özet verir okuyucuya.

Eserde karakter bolluğu yaşanmaktadır. 40 kişiden fazladır bu karakterler. Anlatıcı bu kişilerden olayla ilgili önemli önemsiz birçok detayı öğrenip okuyucuya aktarır. Eserdeki kişi bolluğu olayı bir karnaval havasına sokar.

Romantik bir anlatım benimsenmiştir öyküde:

Cinayetten önce, “Daha o zamandan hayaleti andırıyordu.”

Cinayet esnasında, “Sanki iki kez uyanık olmak gibi bir şeydi.”

Cinayetten sonra, “Her şey suyun altındaymış gibi görünüyordu.“

Eserde bahsedilen batıl inançlar okuyucuyu gülümsetir: “Geceleyin saçlarınızı taramayın, yoksa denize açılanlar geri dönmekte gecikirler.”

Yazara göre asıl katil toplumdur. Eserde ismi geçen hemen hemen tüm karakterler bu trajik cinayetin gerçekleşeceğini çok önceden öğrenmiştir. Çünkü katil ikizler cinayeti birinin engellemesi için tüm kasabaya duyurmuş ve cinayet saatini mümkün oldukça ertelemeye çalışmışlardır. Ama kasaba halkından kimse İzleyici Etkisi nedeniyle cinayeti maktule bildirmeyi üstüne almayıp, bu görevi bir başkasına bırakmıştır. Küçük tesadüfler ve saçma rastlantılar sayesinde bu cinayet gerçek olabilmiştir.

Kasaba halkının bu cinayeti engellemek için herhangi bir girişimde bulunmamasının bir diğer nedeni de bu cinayeti bir namus meselesi olarak görmeleridir. Hatta bu sebeple ki katil ikizler kendilerini masum olarak addederler. Halk gözünde asıl kurban bahtsız damattır. Ayrıca Orta Doğu ülkelerinin tersine, bu töre cinayetinin hedefi kadın değil erkektir.

Yazar eserinde din, gelenek ve töre kavramlarını açıkça eleştirmektedir. Kasaba papazı ve Piskopos için aşağılama ifadeleri kullanılırken, kadın kimliğine yönelik namus baskısı ve sonucunda işlenen cinayetin saçmalığını gözler önüne serer yazar.

1987 yılında gösterime giren bir film uyarlaması da mevcut olan kitap için puanım 8/10.

 

Akılda Kalanlar

Kader bizi görünmez kılar.

Her zaman ölüden yana olmak gerek.

Aşk da öğrenilir.

 

Diğer Yazılar