GAZZELİLERİN AHLAKI…
İnsanlık tarihinin gördüğü en ahlaksız, en hırsız, en katil, en hilekâr, en düzenbaz topluluk herhalde Yahudi topluluğudur, denilse yanlış olmaz. Zira, daha peygamber olan babaları Hazreti Yakub’un (AS) sağlığında, peygamberlik verileceği belli olan kardeşleri Yusuf’u, kırlara koyun gütmeye götürme bahanesiyle götürüp, orada kuyuya atan, sonra da kuyudan su almak üzere gelen kervandaki insanların onu bulup çıkarması üzerine, “o bizim aslında kölemizdi, evden kaçtı” diyerek birkaç akçeye satan, eve döndüklerinde babalarına, “Yusuf’u kurt yedi” diye yalan söyleyen ve uzun yıllar boyunca yalanlarında ısrar ederek, babalarını ağlatan insanların soyundan geliyorlar.
Kur’an-ı Kerim’de “Benî İsrail” ve “Yahudi” adlarıyla geçen bu topluluk, kendilerine gönderilen peygamberleri öldürmekten çekinmedikleri için Allah’ın lanetine uğrayan ve yeryüzünün her yerine dağıtılan bir topluluktur. Dağıldıkları ülkeleri ve içlerinde yaşadıkları milletleri de bozmaya, düzenlerini alt üst etmeye çalışan fıtratları yüzünden, yeryüzünde asırlar boyunca hiç sevilmeyen bir topluluk…
Endülüs Emevî Devleti’nin dağılması üzerine, Hristiyan İspanyollar tarafından müslümanlarla beraber zulme uğradıkları için Osmanlı Devleti’nin şefkatli ve merhametli kollarına sığınan Yahudiler, Osmanlı Devleti’ni karıştırmaktan ve fırsat buldukça fitne çıkarmaktan hiç çekinmediler.
Hazreti Fatih’i 49 yaşında iken zehirlediği iddia edilen başhekim Yakub bir Yahudi dönmesidir.
1648’de kendisinin İsrailoğullarını kurtaracak Mesîh olduğunu iddia eden, ancak itibar görmeyince 1666’ya kadar bekleyip tekrar Mesih olduğunu iddia ederek etrafına taraftarlar toplayan Sabatay Sevi bir İspanyol Yahudisidir.
Osmanlı Devleti içindeki ve dışındaki Yahudileri etrafında toplamaya çalıştığı için devletin dikkatini çeken ve Sultan IV. Mehmed’in kafes arkasından takip ettiği bir sorgulama esnasında ölüm korkusuyla müslüman olduğunu iddia eden ve ancak asla müslüman olmayan Sabatay Sevi, “Dönmelik” denilen bir mezhep kurarak, asırlardan beri içlerinde yaşadıkları Müslüman Türkleri aldatmaya devam eden Yahudilerin kutsal kabul ettikleri bir şarlatandır.
Bugünkü İsrail’in kurulmasında Sabatay Sevi’nin peşinden giden Teodor Herzl ve etrafında toplanan Yahudilerin büyük payı vardır.
Yahudiler, kendilerini üstün ırk kabul ettikleri için, kendileri dışındaki bütün insanların kanlarını kendilerine helal kabul ediyorlar.
İsrail adlı devletlerini 1948’de ilan etmeden önce ve ettikten sonra yüzbinlerce müslümanı öldürmekten asla çekinmediler.
Kendilerinin “Holokost” dedikleri bir soykırıma uğradıklarını iddia ederek, dünyanın merhametini üzerlerine çekip bir devlet kurmalarına göz yumulması üzerine, yıllar içinde bütün ahlaksızlıklarını, insanlığa düşmanlıklarını, hilekârlıklarını müslümanlar üzerinde göstermeye devam ediyorlar.
7 Ekim’den bu yana Gazze’de uyguladıkları soykırım, vicdan sahibi bütün insanları ayağa kaldırdığı halde, Yahudilerin merhamet ve vicdanları –çok azı hariç- asla harekete geçmedi.
Gazze’ye her gün aralıksız attıkları bombalarla yüzbinlerce evi yerle yeksân ettiler ve yarısından fazlası çocuk olmak üzere 13 binden fazla masum insanı katlettiler.
Son günlerde ilan edilen geçici “insani ara”, Hamas’ın rehin aldığı Yahudilere uyguladığı muamele ile Yahudilerin esir tuttuğu müslümanlara uyguladığı muameleyi de gözler önüne serdi.
Yahudiler için, kendilerinden olmayanların hiçbir değer ifade etmediğini bütün dünya gördü ve görmeye devam ediyor. Yalnız, Siyonist devletlerin başındaki zalim devlet adamları bu gerçekleri görmemeye devam ediyor.
Bunları neden söylüyoruz. Dünya, 7 Ekim’den bu yana Yahudilerin nasıl zalim ve katil olduğunu gördüğü gibi, Müslüman Gazzelilerin de ne kadar mükemmel müslümanlar ve insanlar olduğunu görüyor.
Gazze’de evlerini terk etmeye mecbur kalan insanların, sayısız ihtiyaçlar içinde olmalarına rağmen, hiç kimsenin evlerine girmedikleri, hiç kimsenin en ufak bir malına zarar vermedikleri de dünyanın farkına vardığı bir müslüman ahlakının tezahürüdür.
Ne yazık ki ülkemizde bile, 6 şubat depreminde evleri yıkılan insanların evlerinden eşya çalan hırsızlar olduğunu televizyonlarda gördük. Halbuki tarih boyunca Türklerin arasında çeşitli vesilelerle yaşayan Batılılar, Türklerin hiçbir zaman hırsızlık yapmadıklarını, evlerinin kapılarını kilitlemediklerini, namaz vakitlerinde camiye giden esnafın dükkanının kapısını kapatmadan, kapı önüne bir sandalye bırakıp gittiğini yazarlar. Daha düne kadar bizim buralarda da namaz vakitlerinde dükkanlar kapatılmaz ve aynı şekilde bir sandalye bırakılıp gidilirdi.
Gazzeliler, nasıl mükemmel bir ahlaka sahipler ki, ihtiyaçları olduğu halde kimsenin en ufak malına dokunmuyor. Böyle bir topluluğun zalim ve katil Yahudiler tarafından yok edilmesi belki mümkündür ama mağlup edilmesi mümkün değildir. İsrail zaten göğüs göğüse savaşa girmeye cesarat edemediği için uçaklarla masum insanların üstüne bombalar atarak onları katlediyor.
Dünyadaki bütün müslümanların, Gazzelilerin ahlakından ibret alıp kendilerine çeki düzen vermeleri, ideal ahlaka sahip olmaları ve ahlakı dünyaya yeniden hakim kılmaları şarttır.
Zaten müslümanların tamamı Gazzelilerin ahlakına, hayat tarzına sahip olsaydı, Yahudiler ve başka birileri müslümanlara böyle zulmetmeye asla cesaret gösteremezdi.
Bugün iki milyara yakın müslümanın tamamı maalesef bir avuç Gazzeli kadar etmiyor. Küçücük bir toprağa sıkıştırılan Gazzeliler, bütün insanlığa insanlık dersi veriyor da kalbleri, gözleri ve kulakları mühürlü olanlar anlamıyor, görmüyor ve duymuyor….
Diğer Yazılar