İNSAN HAKLARI MI DEDİNİZ…

Türkiye’nin en mühim fikir adamlarından biri olan Mehmed Niyazi, 1914-1915 yıllarında yaşadığımız Çanakkale Zaferi’ni anlattığı meşhur Çanakkale Mahşeri adlı romanında, İngilizler’in Çanakkale Boğazı’nı geçemedikleri zaman Türkler üzerine kimyasal silah atmak istediklerini, yapılan toplantıya katılan bir askerin; “Kimyasal silah kullanmak insanlık suçudur” demesi üzerine, Çörçil’in “İyi de Türkler insan değil ki” cevabını verdiğini anlatır.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü idi güya… Bu günde İsrail, Gazze’de masum insanları, yaşlıları, bebekleri, kadınları ve çocukları soykırıma tabi tutmaya devam etti. Dünya İnsan Hakları Günü’nden iki gün önce ABD, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda ateşkesi veto ederek, İsrail’in katliama devam etmesini istedi.

Batı için insan, sadece kendi insanıdır. Müslümanlar, tarih boyunca fethettikleri şehirlerde yaşayan hiçbir masuma, kadına, çocuğa, hayvana, ağaca, bitkiye zarar vermezken, Batılılar işgal ettikleri müslüman topraklarında yaşayan müslümanları soykırıma tabi tutmaktan zevk aldılar.

Bu vaziyet, iki medeniyetin arasında nasıl bir fark olduğunu anlatmaya yeter. Ancak Batı ilimde, teknolojide, sanayide üstünlüğü ele geçirince, propaganda ve algı operasyonu yapma hususunda da üstünlüğü eline geçirdi. Batı medeniyetini dünyanın yegâne medeniyeti olarak sundu ve bütün insanlığı kendisine tabi olması için psikolojik olarak baskı altına almayı başardı.

Osmanlı Cihan Devleti, kendi hataları neticesinde ilimde, fikirde ve teknolojide geri kaldıkça, Batı’nın nasıl olup da üstünlüğü ele geçirdiğini anlayamadı ve Batı gibi düşünürse, Batı gibi yaşarsa ve Batı gibi giyinirse, Batı gibi üstün olacağını zannederek kör bir taklitçiliğe başladı. Osmanlı’nın son asrında başlayan bu taklitçilik, Batı’nın bizi yok etme isteğini durdurmadı. Zira Batı, biz ne kadar onlara benzersek benzeyelim, bizi asla kendinden kabul etmedi.

Birleşmiş Milletler, dünyada söz sahibi bir müslüman devletin bırakılmadığı bir zamanda kuruldu ve hiçbir müslüman devlet BM’de söz sahibi yapılmadı. BM’nin 5 daimi üyesi, insan hakları deyince kendi insanlarını anlıyor. Bilhassa ABD, bütün dünyayı sömürgeleştirmek, diğer milletlerin ve devletlerin sahip olduğu zenginlikleri ele geçirmek için, hiçbir kutsal, hiçbir hak, hiçbir hukuk tanımıyor. ABD Başkanı Joe Biden, “Orta Doğu’da İsrail olmasaydı biz onu yaratırdık” gibi bir ifade kullandı. İsrail, İngiltere ve ABD’nin İslam dünyasının bağrına sapladığı bir zehirli hançerdir. Nitekim, BMGK’da son yapılan oylamada ABD ateşkesi veto ederken, İngiltere de çekimser oy kullanmak suretiyle ABD’ye destek verdi.

BM’nin daimi temsilcisi ABD ve İngiltere için müslümanlar, insan değildir. İsrail, binlerce yıldan beri sahip olduğu sapkın inançlar sebebiyle, kendi milletinden olmayan bütün insanları kendisinin kölesi kabul ediyor ve onlara hükmedemiyorsa öldürmeyi tercih ediyor.

Gazze’de iki ayı aşkın bir zamandan beri devam eden soykırıma Batı’nın bakış açısı budur. Batı, bütün müslümanlar yok edilse zerre kadar vicdan azabı çekmediği gibi, dünya kendilerine kaldığı için çok mutlu olacaktır.

Siyonist İsrail, binlerce yıldan beri hayalini kurduğu arz-ı mev’ud idealini adım adım gerçekleştirmek için elinden gelen zulmü, soykırımı yapmaya devam ediyor.

Müslüman ülkelerin tamamı İsrail’in soykırımına gözlerini, kulaklarını ve ağızlarını kapatarak üç maymunu oynuyor. Türkiye, tek başına soykırımı durdurmak için mümkün olan herşeyi yapmasına rağmen, maalesef başaramıyor. Zira İsrail, ancak elindeki bütün uçaklar ve silahlar imha edildiği zaman soykırım yapamaz hale gelecek ve teslim olacaktır. Başka türlü İsrail’in soykırımını durdurmak mümkün değildir. ABD, İsrail’in soykırıma devam etmesi için silah desteği vermeye de devam ediyor. Dünyada bu iki büyük zalim güç olduğu müddetçe, huzur ve emniyet içinde yaşamak mümkün olmayacaktır.

O halde, Türkiye bütün müslüman ülkeleri kendi etrafında birleştirerek, bir süper güç meydana getirmeye memur ve mecburdur. Zaten yıllardan beri yapmaya çalıştığı da budur. Batı, müslümanları öyle parçalara ayırdı ki, müslümanlar, ya mezhep çatışmasına, ya ırk çatışmasına sürüklenerek bir türlü Allah’ın, “Müslümanlar kardeştir”, “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın ve bölünüp parçalanmayın” düsturları etrafında birleşemiyor. Bu da müslümanların akıllarını kullanmamasından kaynaklanan bir hastalıktır ve Allah, aklını kullanmayan müslümanları bir avuç Siyonist Yahudi karşısında zelil ediyor.

Gazze’de şehid olan ve Siyonist İsrail’e direnen bir avuç müslüman, tarihe izzet ve şeref sahibi, Allah’ın yolunda hakkıyla cihad eden ve canlarını Allah için veren insanlar olarak geçecektir. Bizim gibi televizyonlardan soykırımı seyreden zavallı müslümanlar ise bir ömür utanç içinde yaşadığı gibi mahşer günü nasıl hesap vereceğini de düşünmelidir.

Bugün Gazze’de yaşanan soykırımın gerçek sebebi, Siyonist İsrail’e haddini bildirecek ve Filistin’de bir tek zalim Yahudi bırakmayacak müslümanların olmamasıdır. Batı medeniyeti, tek dişi kalmış bir canavardan çok daha büyük bir canavardır. Dünya tarihinde işlenen bütün büyük soykırımlarda Batı’nın kanlı dişleri vardır.

Dünyayı sömürgeleştirmek için asırlardan beri masum insanların yaşadığı toprakları işgal eden Batı medeniyetinin canavarları, milyonlarca insanı katlederken, zerre kadar vicdan azabı çekmedikleri gibi sadist bir zevk almaktan da geri durmamışlardır. Zerre kadar vicdan sahibi olan insanların, masum insanları öldürmeyi aklından bile geçirmeyeceği aşikardır. Batı’da vicdan, sadece kendi insanına karşı belki mevcuttur.

Gazze’de soykırım devam ederken 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nden bahsetmek, Batı’nın yüzsüzlüğünün, ahlaksızlığının ifadesinden başka bir şey değildir…

 

Diğer Yazılar