İNSANLIĞIN ACZİ…

Dünyada yaşayan 8 milyar insan, 10 milyonluk Siyonist İsrail’in, Gazzeli Müslümanlara uyguladığı vahşi soykırımı 3 aydan beri sadece seyrediyor. Bunun yegâne sebebi, 8 milyar insanın ABD’nin şerrinden korkmasından başka bir şey değildir. Bu nasıl bir devlettir ki, tarihte Kızılderili dediği Amerika kıtasının yerlilerine tatbik ettiği soykırımı, Siyonist İsrail’in Gazzeli Müslümanlara tatbik etmesini destekliyor ve her türlü yardımı da yapıyor.

Siyonistlerin soykırımını durdurması ve katillerin cezasını vermesi gerekenler öncelikle elbette Müslümanım diyen ülkelerdir. Ancak, Müslüman ülkeler o kadar büyük bir acziyet içinde ki, soykırım devam ederken, sanki dünyadan haberleri yokmuş gibi eğlenmeye devam ediyor.

Dünya ülkelerindeki sivil halkların düzenlediği protesto eylemleri elbette İsrail’i durdurmaya yarayacak eylemler değildir. Zira Siyonist İsrail’i durdurabilecek tek yol, onun anladığı dilden konuşmak, onun silahlarını elinden almak ve katilleri imha etmektir.

Mesele hep Müslümanların asırlardan beri bir türlü gaflet uykusundan uyanıp, düşmanın silahıyla silahlanmaması, ilim, teknoloji, fikir ve sanat üretememesinde düğümleniyor.

Batı ilmi, teknolojiyi, fikri hatta sanat ve kültürü bile hep sadece dünyada daha rahat yaşamak ve kendinden olmayan milletleri sömürebilmek için üretti. Kendi topraklarında olmayan zenginlikleri Müslümanların topraklarından alıp işleyerek yine Müslümanlara yüksek fiyatlarla satarak para kazanmak ve kazandığı parayla dünyanın keyfini sürmek için üretti. Dünya ekonomisini asırlardan beri ağırlıklı olarak Yahudilerin yönettiği ve yönlendirdiği gerçeğini bütün dünya biliyor. ABD ve Avrupa, Yahudilere ve İsrail’e her zaman borçlu olduğu için, onların zulümlerine ses çıkaramıyor. Birçok Müslüman ülkenin başındaki devlet adamları da zaten kendi insanları arasından değil, Batı’nın satın aldığı insanların arasından çıkmış liderlerdir. Kendi iradeleriyle hareket imkânları olmadığı için, Siyonist İsrail’in katliamına itiraz edecek kuvveti kendilerinde bulamıyorlar. Nitekim daha yakın geçmişte, İsrail’in katil başbakanı Netanyahu, Müslüman Arap ülkelerinin liderlerini açıkça tehdit etti. Bu liderler de seslerini kesip koltuklarında oturmayı tercih ettiler. Bu hal, Müslüman ülkelerin liderleri için utanç verici bir manzaradır. Tabii bu hal aynı zamanda o ülkelerin vatandaşları için de utanç vericidir. Zira liderlerinin Siyonist ve katil Netanyahu’nun tehdidine boyun eğmesini sadece seyrediyorlar.

Hristiyan ülkelerin liderleri için, ölenlerin Müslüman olmasının hiçbir sakıncası yoktur. Zira tarih boyunca Hristiyanlar ve Yahudiler, Müslümanların soykırıma ve katliama maruz kalmasından yazık ki hep zevk almışlardır.

İnsanlık denilen kavrama dahil olan insan türünün bir türlü hakiki insan olamaması, insanlığın en büyük problemidir. İnsan olmak demek, öncelikle vicdan sahibi olmak demektir. Batı’nın vicdanı belki kendi insanı için işe yarar da Müslümanlar için nadiren harekete geçer. Batılı sivil halkların Filistin ve Gazze’ye destek eylemlerinde bunu görüyoruz. Yazık ki devletler olarak en ufak bir hareket ve eylem göremiyoruz. İsrail de sanki bütün dünya ülkelerinin liderlerinin ellerini kollarını bağlayıp, katliamına devam ediyor.

Dün İstanbul’da sabah namazından sonra “Şehitlerimize Rahmet, Filistin’e Destek, İsrail’e Lanet” eylemi vardı ve biz de bu eyleme iştirak ettik. Yüzbinlerce insan, akın akın Galata Köprüsü’ne ve Eminönü’ne akın etti. Gelenlerin ekseriyetinin 40 yaşının üstünde olması dikkatlerimizden kaçmadı. Eyleme katılanların camilerden sabah namazını kıldıktan sonra gelen insanlar olduğu belliydi. İstanbul, belki tarihinde ilk defa bir sabah vakti bu kadar kalabalık bir mitinge şahit oluyordu. Bu manzara, Türkiye’de yaşayan Müslümanların Gazze’deki katliama karşı ne kadar derin bir üzüntü ve Siyonist İsrail’e karşı nasıl bir öfke duyduğunun en büyük deliliydi.

Miting esnasında çektiğimiz bazı görüntüleri, Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden hocamız sevgili Halil Çatal’a gönderdik. Halil Çatal hocamızın Filistin için nasıl büyük bir gayret içinde olduğunu bildiğimiz için hassasiyet göstereceğini biliyorduk. Çok geçmeden Halil Bey bizi aradı ve Denizli’den TÜGVA’nın öncülüğünde 13 otobüs dolusu insanımızla mitinge katılmak üzere İstanbul’a geldiklerini söyledi. Bu güzel haberden sonra dikkat ettik ki Türkiye’nin her yerinden İstanbul’a akın akın gelenler vardı.

Türk insanının, Siyonist İsrail’in Gazze’de masumlara tatbik ettiği soykırıma nasıl bir öfke ve nefret duyduğunu bir kere daha müşahede ederek, istikbalimiz için ümitlendik.

İsrail’e karşı dünyada başlayan bu öfke ve nefreti diri tutmak ve Siyonist katillerin bu öfkeyle ve nefretle boğulmasını temin etmek bugünkü şartlarda yapılabilecek en güzel iştir. Bütün dünyada Siyonistlere karşı uyanan bu nefret ve öfke, eninde sonunda devlet adamlarını da harekete geçmeye mecbur edecektir. Zira devlet adamları kendi halklarının haklı direnişi karşısında uzun süre sessiz kalamazlar.

Millet olarak, içimizdeki Siyonist Yahudi sevicileri ve destekçilerini de iyi bilmeye ve onların da vicdanlarını harekete geçirmek için gayret göstermeye mecburuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan hiç kimse, İsrail’in soykırımına sessiz kalamaz. Bu ülkenin imkânlarından faydalanıp bu milletin hassasiyetlerine karşı olmak veya kayıtsız kalmak, vatandaşlık ve insanlık hukukuna asla sığmaz.

Dua ve gayret edelim de devletimiz, en yakın zamanda bu soykırımı durduracak ve bütün mazlumlara sahip çıkacak bir güce erişerek, dünyada adaleti yeniden tesis etsin. İsrail’in adı da sadece tarih kitaplarında kalsın.

Diğer Yazılar