SEÇİMİN ARDINDAN…

Türkiye, 31 Mart 2024 tarihinde mahallî idareler seçimini yaptı ve 5 yıl boyunca belediye hizmetlerini yürütecek başkanlarını seçti.

Son 22 yıldan beri siyasi iktidarı elinde tutan ve girdiği 18 seçimin 17’sini kazanan Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı/ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ilk defa ciddi bir kayba uğradı.

Son 22 yıldan beri devlete hakim olmanın rahatlığıyla, milletle arasında örülen duvarların yüksekliğini fark etmeyen, dolayısıyla milletin taleplerinin ve beklentilerinin farkında olmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin neticelerini olgunlukla karşıladı.

Seçime iştirak oranlarını göz önüne aldığımız zaman, seçimi kazananın yüz yıllık siyasi parti ve ülkenin son yüzyılında yaşadığı bütün sosyal, psikolojik, dînî, tarihî sıkıntıların kaynağını teşkil eden Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) olmadığı, kadrolarından ve son yıllardaki millete karşı sağırlığından hoşnutsuzluk içinde bulunan insanların seçime katılmaması sebebiyle AK Parti’nin kaybettiği anlaşılıyor.

Sebep her ne olursa olsun, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) görünüşte seçimin galibidir.

Son 22 yıllık iktidarı boyunca, çıkış sebebi olan muhafazakârlık çizgisinde sürekli gelişerek hareket etmesi ve milletin gönül ve zihin kodlarını tarihi bağlarıyla yeniden buluşturması gerekirken, çizgisinin dışına çıkan ve eğitim sisteminde köklü değişiklikler yapmaktan kaçınan AK Parti, belki tarihinin en büyük yenilgisini aldı.

Kifayetsiz, kültürsüz, bilgisiz ancak sadık ve dalkavuk siyasetçilerin etrafını kuşattığının farkında olmayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin yaşadığı hezimeti de üstlenmek mecburiyetinde kaldı.

“Biz bizzat Millet’in ta kendisiyiz” diyerek yola çıkan Erdoğan, etrafına toplanan insanların, kendisini milletten nasıl kopardığını maalesef fark edemedi.

“Eser ve hizmet siyaseti” sloganı yerine, “milletin refahı, birliği, adaleti, inancı” sloganını kullansa zaten “eser ve hizmet siyaseti” yürütmüş olacaktı.

AK Parti kadrolarının nasıl hızla kibirlendiğini, millete tepeden bakmaya başladığını, milletin ihtiyaçlarından önce kendi göz açlıklarını doyurmaya yöneldiklerini görebilse, manzara elbette böyle olmazdı.

Biz yaklaşık 40 yıldan beri sürekli kültür, kitap, ilim, fikir ve sanat diye feryat ettikçe hepsine kulak tıkayan mahallî siyasetçiler, idare ettikleri şehirlerin halkını kendilerine bağlı tutabilmek için onların nefislerinin hoşuna gidecek icraatlara imza atmaktan başka iş yapmadılar.

Partisi muhafazakâr bir görüşe sahip olduğu halde, sırf kendisine muhalif olanları kazanabilmek için, onların hoşlarına gidecek işler yapan belediyeler, onları kazanamadığı gibi, kendisine yıllarca destek veren muhafazakâr halkı da kendinden uzaklaştırdı.

Son dört yılda daha çok Denizli’de yaşayan bir gazeteci olarak bazı misaller vermek istiyoruz.

Denizli Büyükşehir Belediyesi son 20 yılda iki AK Partili başkan gördü. İlk on yılı zaten büyükşehir değildi. Son on yılda başkanlık yapan sevgili dostumuz Osman Zolan, kendisine oy verenlerden daha çok, oy vermeyenleri memnun etmek için lüzumsuz bir hayli icraat yaptı. Mesela, Türk kültürüyle en ufak bir ilgisi olmayan “yoga” yapmayı kim alkına getirdi. Seçimden hemen önce, acaba kaç milyon lira vererek, ülkeye en ufak bir faydaları olmayan güya sanatçıları şehre getirip konser veya konferans verdirdi.

Siyaset, milletin tarihi ve dînî değerlerine sımsıkı bağlı kalmasını sağlamak için gereken ne varsa yapmak ve milletin maddî/manevî refahını temin etmek demektir.

Ne yazık ki AK Parti, 22 yıllık iktidarında milletin maddî refahını temin etmek için uğraştığı kadar, manevi refahını temin etmek yoluna gitmedi.

Eğitim sisteminde binaları, teknolojiyi yeniledi ama zihniyetleri ve anlayışları müspet yönde değiştirmek için yeterli bir gayret içine girmedi.

Sultan İkinci Abdülhamid Han’ı tahtından indirenler, açtığı modern okullardan yetişen nesillerdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son seçim hezimetini yaşamasına sebep olan gençler de onun yenilediği okul binalarından, açtığı üniversitelerden mezun olan gençlerdir.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, çevresinde kendisine hakikatleri söylemekten kaçınan dalkavukları değil, bizzat sırf Allah rızası için doğruları söyleyecek insanları dinlemeyi ve onlardan aldığı hakikatler ışığında partisini tepeden tırnağa yenilemeyi hemen düşünmeye ve uygulumaya başlamalıdır.

Sayın Cumhurbaşkanım;

Elbette 85 milyonun cumhurbaşkanısınız. Ancak son yıllarda sanki size gönül veren, sizi her hal ve şartta destekleyen insanlara değil de, size gizli açık muhafelet eden, fırsatını bulduğu anda hakaret etmekten çekinmeyen insanların taleplerine ve görüşlerine daha çok kıymet veriyormuşsunuz, gibi bir algı meydana geldi.

Size, “merhaba kör kadı” diyecek fıtratta samimi yol arkadaşları lazım.

Bu ülkede bir kesim var ki, siz onların yaşadıkları şehirlerin kaldırımlarını altından yapsanız sizi sevmeyecekler ve desteklemeyecekler. Maalesef siz bu insanları kazanmak için harcadığınız mesaiyi, sizi gönülden ve sırf Allah rızası için seven insanlara harcamıyorsunuz.

Siz de çok iyi bilirsiniz ki, maddî refaha ulaşmayan insanlar, gönüllerinin, akıllarının, kalblerinin ve ruhlarının açlığının farkına varmazlar. Bu milletin size destek verenlerinin kâhir ekseriyeti, maddî refah içinde olmayan, ancak sizin bu refahı temin edeceğinize, manevi refaha da yine ancak sizin vasıtanızla ulaşacağına inanan insanlardır.

Hal böyle iken, bu insanların taleplerine kulak tıkamanız, bu insanların size küsmesine ve sandıktan uzak durmasına sebep oldu.

Bir kardeşiniz olarak, çevrenizdeki kibirli, millete tepeden bakan, aç gözlü, dalkavuk siyasetçilerden kurtulmanız en büyük dileğimizdir. Millete hizmet aşkı diye yola çıkıp, yedi sülalesini zengin etmek için uğraşan kifayetsiz muhterisleri etrafınızdan uzaklaştırırsanız, bu millet yine sizin etrafınızda kenetlenecektir.

31 Mart seçimlerinin milletimiz ve İslam dünyası için hayırlara vesile olmasını dileriz.

Diğer Yazılar