CUMA GÜNÜ ÖLDÜ…

Değerli okurlar, aslına bakarsanız içimden bir şeyler yazıp çizmek gelmiyor. Neden derseniz ortada yazılabilecek hiç keyifli bir konu yok.
Siyaset yazsam ne yazacağım her şey ortada. Siyasiler birbirini suçluyor, hakaret, iftira havada uçuşuyor. Ne yazacaksın?
Ekonomi yazayım desem, EKONOMİST değilim. Ne işveren mutlu, ne işçi, ne memur mutlu, ne emekliler… Ülkede yaşanan trajikomik sahneler. Ne yazacaksın?
Esnaf deseniz, onlar da her gün değişen girdi maliyetleri yüzünden ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteler. Kapanan işyerleri, indirilen kepenkler. Ne yazacaksın?
Genel kültür veya sanat yazsan kimse okumuyor. Millet, TİK TOK, INSTAGRAM gibi platformlarda yayınlanan saçma sapan videoları takip ediyor. Ne yazacaksın?
Ama yazmam da lazım, yazmasam Osman Şefim kızıyor.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen günü kurtarmak, hem de şefimi kızdırmamak için bir şeyler karaladım.
Adamın biri cuma günü ölmüş ve gömmüşler.
Oğlu hocaya gitmiş ve "Babam cuma günü öldü, öbür tarafta nasıl karşılanır?" diye sormuş.
Hoca adama sormuş:
-Namaz kılar mıydı?
-Hayır, ama cuma günü öldü.
-Kumarı içkisi var mıydı?
-Vardı, ama cuma günü öldü.
-Yalan söyler miydi?
-Evet söylerdi, ama cuma günü öldü.
-Hırsızlık, dolandırıcılık yapar mıydı?
-Yapardı ama cuma günü öldü.
-Hovardalığı var mıydı?
-Evet, ama cuma günü öldü.
Hoca sonunda sinirlenmiş ve
"Cuma günü bir şey yapmazlar ama cumartesi günü ne yaparlar orasını bilemem” demiş.
Masallar ve fıkralar evvel zaman içinde, kalbur saman içinde diye başlarlar ve çok geniş bir zamanı anlatırlar.
Kendimize Müslümanız
Tıpkı okuduğunuz bu fıkrada olduğu gibi, kendimize Müslüman bir toplum olduk. Tabii ki, bu birdenbire olmadı. Yıllardır yozlaştırıla yozlaştırıla toplum bu hale geldi.
Her duruma, her olaya kendi penceresinden bakan, karşısındaki insanın görüşüne, fikrine asla saygı göstermeyen, değer vermeyen bir toplum haline geldik. Kimsenin kimseye güveninin kalmadığı, doğruların anlamını yitirdiği, kişisel menfaatlerimiz için her şeyin mübah sayıldığı bir toplum olduk.
Yaşanan herhangi bir olayda sonuç bizim lehimize gelişmişse sorun yok. Ama eğer aksi bir durum oluşmuşsa, hak, hukuk, adalet ayaklar altına alınmış, hiç kimsenin umurunda bile değil.
Çok rahatlıkla, “Aman boş ver” diyebiliyoruz.
Her olayda kim haklı diye sorulsa.
Önce şunu soruyoruz.
Hangi taraftan bu?
Bizden ise haklıdır. Karşı taraftansa, kesin haksızdır.
Yapan bizden ise, her türlü yanlış, her türlü adaletsizlik, her türlü sahtekarlık, her türlü yolsuzluk mübahtır. Bir gün önce omuzlara aldığımızı ertesi sabah çöpe atarız.
Bir gün önce kıyasıya eleştirdiğimizi, ertesi sabah kurtarıcı ilan ederiz.
Bu yüzden bizim dörtte birimiz olmayan küçücük ülkeler mutlu ve huzurlu yaşarken, bizde ise her Allah'ın günü kavga, gürültü, şiddet ve yaşam kaygısı...
Huzursuzluk adeta besin kaynağımız halini aldı.
Adamlar cennette yaşarken, biz cennete gitmek için ağzımızdan Allah ismi düşmeksizin, her türlü uyanıklığı yaparak cehenneme çevirdiğimiz bu topraklarda Cennet dilenciliği yapıyoruz.
-Allah'ım, ne olursun bizi Cennete gönder!
Bu kafayla devam ettiğimiz sürece sorgu günü, “Beyler, tek sıra olup devam edin, anca gidersiniz” diyecekler.
Ama nereye, hangi tarafa?
İşte orası meçhul…
Cumartesi günü ne yaparlar bilemiyorum.
Değerli okurlar sevgiyle kalın.
Diğer Yazılar