GEL DE “EVET” DE...

Değerli okurlar bu yazıyı, sayın Cumhurbaşkanı'nın her fırsatta gençlerin evlilik yaşını uzattığından şikayet etmesi ve evlenen gençlerden en az üç çocuk yapmalarını istemesi üzerine ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak ve iki ayrı senaryo kurgulayarak yazdım.

Şöyle alnı şanlı bir düğün yapmak evlilik çağına gelmiş her gencin hayalidir. Masallarda anlatıldığı gibi muhteşem bir düğün yapmayı hangi genç istemez ki?

Diyelim ki; Atadan dededen, babadan zengin, yani doğuştan şanslısınız.

Baba, “Evladım ne isterse yaparım”.

Anne, “Çocuğum her şeyin en iyisine layık” diyor.

Bütün sülale sizin üstünüze titriyor, bir dediğiniz iki edilmiyor.

En ince ayrıntısına kadar düşünülmüş, sazlı sözlü dillere destan kalabalık bir davetli topluluğunun katılımıyla şatafatlı bir düğün merasimi. Nikah masasına oturuyorsunuz, flaşlar patlıyor, oldukça seçkin bir davetli topluluğu, nikahınızı kıymak için şehrin Belediye Başkanı hazır. Milletvekilleri nikah şahidiniz, tek yapmanız gereken avazınız çıktığı kadar bağırarak ''EVET'' demek. Finalde ise, yurt dışında veya yurt içinde muhteşem tatil beldelerinde, dört başı mükemmel bir balayı. Nasıl, rüya gibi değil mi?

Peki, kurguladığım bu senaryo kaç şanslı çift için geçerlidir dersiniz? Ben söyleyeyim, yaşadığımız ülke nüfusunun taş çatlasa yüzde 10’nu için geçerli olabilir diye düşünüyorum.

Madalyonun bir de öbür yüzüne bakalım.

Hadi gelin hep birlikte gerçeklerle yüzleşelim mi?

Büyük umutlarla evlilik hayalleri kuran birbirini sevmiş, aşık olmuş gençler günler, haftalar, aylar geçip düğün günü yaklaştıkça ne yazık ki acı tabloyla yüzleşmeye başlarlar. Zaman su gibi akıp geçmekte ve düğün tarihi yaklaşmaktadır. Aileler arasında verilen sözlerin ve vaatlerin yerine gelme vaktidir. Lakin elde yok, avuçta yok. Anne ve babayı bir telaş sarar stres, panik, kısmen de olsa umutsuzluk hatta kız isteme gününde o gecenin heyecanı içerisinde vaat edilen takılar nedeniyle az da olsa pişmanlıklar su yüzüne çıkmaya başlar.

Artık kaçarı yok. Öyle ya da böyle bir yuva kurulacak.

İşte tam da bu arada ikinci senaryo devreye giriyor. Yuva kurmanın ne kadar zor bir süreç olduğu gerçeği bütün çıplaklığıyla karşımıza çıkıyor. Hadi şöyle kabataslak bir hesap yapalım mı?

Düğün salonu- 100 - 150 bin TL

Gelinlik- 40-50 Bin TL

Damatlık- 25-30 Bin TL

Ev kirası- aylık 20- 25 bin TL

Beyaz eşya- 300 - 350 bin TL

Mobilya- 300-350 bin TL

Mutfak eşyaları; 100 bin TL.

Halısı perdesi, yastığı yorganı, pikesi battaniyesi, ıvırı zıvırı- 45-50 bin TL.

Bu şartlar altında bir de üç çocuk yapılacak!

Peki, siz ne durumdanız? Asgari ücretle çalışan, emekli babanın, ev hanımı annenin, yani kıt kanaat geçinen bir ailenin evladısınız! Hadi bakalım delikanlıysan bu şartlar altında nikah memurunun sorduğu soruya sen gel de ''EVET'' de!

Kıymetli okurlar kendinize çok iyi bakın, sevgiyle kalın.

Diğer Yazılar