KARTALKAYA'DA KAYBEDİLEN 78 CAN…

En son yaşadığımız ve 78 kişinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan Kartalkaya kayak merkezindeki otel yangını sonrasında yaşanan olayları hayretle ve ibretle izliyoruz. Otel sahibi ve otel yönetiminden başlayan hukuki, ahlaki, vicdani sorumluluk, ilgili Turizm Bakanına kadar uzanıyor.
Yetki ve sorumluluk sahiplerinin kendilerini adeta sütten çıkmış ak kaşık gibi görerek ve bu facianın yaşanmasında hiç sorumlulukları yokmuş gibi davranarak, sorumluluğu yetki sahibi olmayanlara atma telaşı içerisinde olduklarını görüyoruz. Özeleştiri yapıp sorumluluklarının gereğini yapacaklarına, yargısal süreçlere müdahale etme çabasına girmekteler.
Açıklık, şeffaflık, denetlenebilirlik olmayınca, liyakata ve uzman kişilerin görüşlerine değer verilmeyince, utanma duygusu yerini pişkinliğe, vicdan ve haysiyet kaybına bırakıyor. Oysa ki, yangın öncesi gerekli tedbirleri alsaydık, görevimizi yerine getirmiş olsaydık faciayı önleyebilirdik muhasebesi vicdanları sızlatmalı ve gereği yapılmalıdır.
TOPLUMSAL ÇÜRÜME
Batı ve Doğu siyaset kültüründe bu tür ağır sonuçların yaşandığı olaylar karşısında sorumluluğu kabullenerek istifa etme geleneği var. Bizde ise siyaset, bürokrasi, medya alanındaki ahlaki çürüme maalesef, “Burada olmaz, burası Türkiye” dedirtiyor.
İnternet ortamında kısa bir araştırmayla başka ülkelerde benzer olaylar karşısında yöneticilerin davranış biçimleri ve neler yaptıklarını okuduğunuzda hayrete düşüyorsunuz. Güney Kore Başbakanı Chung Hong-Won, 2014’te yaşanan 276 öğrencinin hayatını kaybettiği feribot kazası nedeniyle, sorumluluğu üzerine alıp “Geceleri uyuyamıyorum” diyerek görevinden istifa etmiş.
Japonya Başbakanı Naoto Kan, 2011’de yaşanan büyük deprem sonrası hükümetin kriz yönetiminin yetersiz olduğu eleştirileri üzerine, kendisini sorumlu bularak istifa etmiş. Letonya Başbakanı Valdis Dombrovskis, 2013 yılında bir alışveriş merkezinin çatısının çökmesi sonucu 54 kişinin ölümüne neden olan faciadan bir hafta sonra siyasi sorumluluğu üstlendiğini belirterek görevinden istifa etmiş.
Norveç Adalet Bakanı Knut Storberget,77 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda yetersiz kaldığı özeleştirisiyle istifa etmiş. Makedonya Ulaştırma ve İletişim Bakanı Mile Janakieski, gölde yaşanan tekne faciası sonucu 15 turistin ölmesi üzerine sorumluluğu olduğu gerekçesiyle ve etik sebeplere dayanarak istifa etmiş.
Güney Kıbrıs Rum yönetiminden Savunma Bakanı Costas Papacostas, Genelkurmay Başkanı Petros Tsalikidis ve Dışişleri Bakanı Marcos Kipriyanu, Donanma üssünde meydana gelen patlamada 13 kişinin yaşamını yitirmesi üzerine istifa etmişler. Bu yazdıklarım çok kısa bir araştırma sonucu ulaşabildiğim bilgiler. Örnekleri çoğaltabiliriz fakat hepsini burada yazmak mümkün değil.
İSTİFA ETME GELENEĞİ BİZDE YOK
Bizde ise yaşanan her facianın siyasi sorumluluğunu üstünden atarak örtbas etme ve bunu araştıran, yazan, yayınlayanları hain ilan etme kurnazlığı ve aymazlığı nasıl bir kültürden geldiğimizi gösteriyor. Hatırlayabildiğim kadarıyla (Gölcük depremi, Soma maden faciası, Çorlu tren kazası, Hatay-Kahramanmaraş – Adıyaman depremi) sonrasında sorumluluk üstlenerek istifa eden bir yönetici hatırlıyor musunuz? Ben hatırlamıyorum.
Türkiye’de insan onuruna saygı duyan bir zihniyet ve rejim inşasına çok acilen ihtiyacımız var. Umudumuzu ve hayallerimizi kaybetmişsek, empati yapamıyorsak, huzur içinde ve vicdanımız rahat yaşayabilir miyiz?
Elim bir şekilde aramızdan ayrılan 78 canımıza saygıyla…
Diğer Yazılar