LÜTFEN KONUM ATAR MISIN?

Neredeyse hepimizin cebinde birer tane var.
Adamlar 100 gramlık cihaz yapmış, cebimize koymuş.
Hem radyo, hem televizyon, hem takvim, hem saat, hem telefon, hem müzik kutusu, hem pusula, hem fotoğraf makinesi, hem hesap makinesi, hem film oynatıcısı, hem navigasyon aleti.
Hangi gün kaçta yağmur yağacak, hava sıcaklığı kaç derece olacak, rüzgarlar karada hangi yönden, denizden hangi yönden esecek.
Ülke ülke, şehir şehir bildiriyor.
Sokağa çıktın diyelim, adımlarını sayıyor.
Merak ettinse eğer “Geçen hafta şu kadar adım attın, bu hafta bu kadar”
Ayıp olmasa, sen yüklemeden ananın babanın adını, yedi göbek sülalenin seceresini de söyleyecek.
İyi duyuyor musun diye kulak muayenesi bile yapıyor.
Borsayı, dövizi, altının, gümüşün o anki fiyatlarını, saniye saniye bildiriyor.
Bankaya uğramadan, bütün işlemleri yapıyorsun. Para trafiğini yönetiyorsun.
Bir tek eksiği var, ihtiyacınız olduğunda para veremiyor.
Yatırımını nerelere yapman gerektiğini sana tavsiye ediyor.
Binlerce sayfalık ansiklopediyi karıştırma zahmetine girmeden, istediğin bilgiyi sana birkaç saniyede çıkarıp veriyor.
Üstelik bu gavur icadı ezan bile okuyor.
Artık yolumuzu, yönümüzü, bugünümüzü, yarınımızı, randevu yerimizi onunla buluyoruz.
Karşıya bir küçük rica yeter “LÜTFEN KONUM ATARMISIN?”
AH KEŞKE BİR DE…
Ah bir de bunların hepsini biz yapıyor olsak.
Pardon; hepsini değil, bir kısmını yapıyor olsak.
Ne yazık ki, bunların hepsi Batı dünyasında keşfediliyor, oralarda geliştiriliyor.
Arada bir sivrilen birkaç bilim insanı dışında ne biz, ne İslam dünyası maalesef katkıda bulunamıyoruz.
Çünkü biz bambaşka konularla meşgulüz.
“Göz damlası orucu bozar mı?”
“Şarkı dinlemek günah mıdır?”
“Deniz ürünü yemek haram mıdır?”
“Telefonu icat eden adam, cennete mi gider, cehenneme mi?”
“Seccade kutsal mıdır? Onun üzerine ayakkabısıyla basanı, din düşmanı ilan edebilir miyiz?”
“Sakız çiğnemek orucu bozar mı?
Biz ve din alimlerimiz, bu çok mühim soruları çözmek için uğraştık binlerce yıldır.
Ve hala oralardayız.
Sizce bu yorumlarla, haksızlık mı ediyorum?
Yoksa “ayıp” mı?
Bir sonraki yazıda buluşmak ümidiyle,
Sevgiyle kalın.
Diğer Yazılar