TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMAK…

Denizli Büyükşehir Belediyesi, geçtiğimiz hafta Meserret Sokakta bulunan Denizli Konağını, EMEKLİ EVİM adı altında emeklilerin sıcak ve rahat bir ortamda çaylarını, kahvelerini içip sohbet edebilecekleri bir yer olarak düzenleyip resmi açılışını gerçekleştirdi.
Ben böyle bir kalabalık görmedim, siyasi partilerin mitinglerinde bile böylesine kalabalık olmuyor. İnsanlar sokaklara caddelere sığmadılar, açılış çok büyük rağbet gördü. Bu açılışın tahminlerin kat kat üzerinde sayıya ulaşması sizce neden?
Ben söyleyeyim, tamamen duygusal…
Eskiden kişi emeklilik için gün sayar, erken emekli olmak için ise kalan prim günlerini borç harç ödeyerek emekli olurdu. Çünkü alacağı ikramiye o kadar kıymetliydi ki, bir ev bir otomobil alacak kadar para geçerdi emeklinin eline. Üstelik emekli maaşı, asgari ücretin ortalama 2 katıydı. İşte bu yüzden bir an önce emekli olmak isterdi insanlar. Yıllarını, durmadan dinlenmeden çalışarak geçiren gariban işçi, emekli olacağı günü hayal ederdi. Çünkü emekli olduğunda huzura kavuşma, rahatlama, kalan ömrünü en azından dinlenerek geçirebileceğini bilirdi.
İNSANLAR ARTIK EMEKLİ OLMAK İSTEMİYOR
Ben de memur emeklisi bir Babanın çocuğuyum. Çok iyi hatırlıyorum Babam, emekli ikramiyesiyle, İzmir’in en gözde semtlerinden birisi olan Hatay’dan sıfır bir daire almış ve geriye de bir hayli parası kalmıştı. Şimdilerde ise böyle bir şeyi hayal bile edemiyorsunuz. Yıllar yılları kovaladı ve Türkiye’de insanlar artık emekli olmak istemiyorlar! Öyle ki, emekliliği gelen birçok vatandaş, eğer şanslıysa işine devam edebiliyor ve bu durumu da şöyle özetliyor:
“Emekli olup da napcam. Evde dırdır mı çekecem? Çalışmaya alışmışım, emekli olursam canım çok sıkılır. O yüzden elim ayağım tutana, gücüm yetene kadar çalışacam!”
Gerçekten böyle mi düşünüyorlar dersiniz?
Hayır tabii ki; emekli olacak kişi, yaşam şartlarının çok zora gireceğini, tabiri caizse kuru ekmeğe muhtaç kalacağını bildiği için bu şekilde avutuyor kendini.
İki kere iki dört, emekli olduktan sonra, geçim sıkıntısı çekeceğini biliyor!
Emeklilerin durumu ortada...
Merak etmeyiniz, o bildiğiniz klasikleşmiş ıvır zıvır laflardan bahsetmeyeceğim. TV, gazete ve sosyal medyadaki emekli haberlerini bir kenara itiniz. Emeklilerin halinden anlamak için şöyle etrafınıza bakmanız yeterli. Yeni caminin önünde, Büyükşehir Belediyesinin önünde, Bayramyeri meydanındaki banklarda, otobüste, parkta, kahvehanede pinekleyen onlarca emekli var çevremizde.
Şöyle yanlarına yanaşıp aralarında konuştuklarına kulak misafiri olduğunuzda daha iyi anlayabiliyorsunuz vaziyeti. Ben birilerinin yanına yanaşıp dinledim sohbetlerini. Belediye’nin önünde oturan emekli bir amca yanındaki arkadaşı ile dertleşiyordu.
Yaşları tahminen 70- 75 civarında…
-Hanımın misafirleri gelecekmiş mecburen çıktım dışarıya. Kahvehane alışkanlığımda yok, zaten nasıl gideceksin bir çay olmuş 10 lira.
- Vallahi doğru söylüyorsun abi, nasıl gideceksin. Bir tanıdık geliyor ona da ısmarlasan bir türlü ısmarlamasan bir türlü. Ne yapacağını bilemiyor insan.
Anlattıkları bunlarla da kalmıyor...
-Hafta sonu torunlar gelecek diye korkuyorum. Üç torun var, çocuklara 50 şer lira harçlık versen bir işe yaramıyor. 100 lira vereyim desem para yok.
-Çarşıya pazara gidip doğru dürüst bir şeyler de alamıyorum. Kaç yıldır aynı ceketi, aynı pantolonu, aynı ayakkabıyı giyiyorum. Bayram gelecek diye ödüm kopuyor. Çünkü para yok.
Yok! Yok! Yok!
Ben de bir emekliyim. Bugün layık görülen kadar bir para hesabıma yatırılmış.
Offf, offf canım çok sıkıldı.
Tamam bitti yazı.
Sevgiyle kalın.
Diğer Yazılar