ADA ÇAYI İSTASYONU

Suna hanım merhaba,

İmzalayıp verdiğiniz romanınızı severek ve beğenerek okudum. Bu romanda ilk olmanın acemiliklerini görmüyoruz. Güzel bir anlatım var; konu temiz ve pürüzsüz bir dille işlenmiş. Ustaca kurgulanmış bir roman.

Kentlerin kıyı mahallelerinde geçen buruk bir aşk hikâyesi. Okurken romanın kahramanları Filiz'le Ahmet'in başına gelenlere çok üzülüyorsunuz; yaşananlar âdeta yüreğinize bir taş gibi oturuyor. Aslında Türkiye'deki kadın sorunları, yaşananlar özelinde güzel verilmiş. Anlatılan kızlar ve kadınlar tüm zorluklara karşın yüreklerini ortaya koymaktan çekinmiyor. Aileden destek görmüyorlar; arkadaş dayanışmasıyla sorunlarına çözüm getirmeye çalışıyorlar. Dar gelirli kadınların yaşadıklarını onlarda da görüyoruz.

Filiz'in can arkadaşı Canan kafa dengi, özverili, sevecen ve yürekli bir kız. Her davranışıyla bunu kanıtlıyor, yapmacık değil. Filiz'in gizdaşı aynı zamanda, elinden geleni arkadaşından esirgemiyor. Çevrelerindeki yakın erkeklerden bu kızlara destek olacak kimse yok. Babalar, erkek kardeşler hep yaşananların dışında. Hâlbuki onlar biraz destek olsalar, kızların yaşamı biraz daha kolaylaşacak.

Filiz'in annesi de çok anlayışsız ve sert mizaçlı bir kadın. Tabii bu anlayışsızlığın ve sertliğin derinlerde bir nedeni de var. O da talihsiz bir yaşamdan buralara gelmiş, yaşadıklarının bir yansıması var sertliğinde ve ilgisizliğinde. Adaçayı İstasyonu'nda yaşayan kızların ve kadınların yaşamı sert ve zor. Bu kızlardan bazıları aklıyla ve özgür karakteriyle zorlukları aşabilmiş.

Filiz'in arkadaşı Ahmet askerde şehit oluyor; bu ayrı bir acı ve hayatın onlara sundukları. Filiz'in hamileliği annesi tarafından dövülerek sona erdiriliyor. Bundan sonra Filiz'in başına olmadık işler geliyor. Ailesi tarafından bir an evvel evlendirilip, baştan savmak istiyorlar. Filiz'e uygun olmayan insanlar talipli çıkıyor. Ağabeyler Filiz'in güzel yaşamasını değil de, taliplilerden bir şeyler koparmanın peşine düşüyorlar. Kısacası katlanılması zor bir yaşam.

Filiz'in yaşamı ailesi tarafından hep yokuşa sürülüyor, kolaylaştırılmıyor. Okurken Filiz'le Ahmet'in mutlu birlikteliğini düşündüm ama olmadı; olumsuzluklar birbiri peşi sıra geldi. Filiz'in yaşamının özelinde Adaçayı İstasyonu'nda yaşananları, sıkıntılı yaşamı güzel anlatmışsınız. Okumada hiç sıkıntı olmadı; yarısına gelmeden bıraktığım kitaplar çok oldu. Dilin kullanılış güzelliği okumayı hızlandırdı.

Kenar semtlerde yaşayan insanları ve onların duygu dünyalarını anlatan Kemal Ateş'in Toprak Kovgunları adlı romanı aklıma geldi. O da köylü kalamayan, kentli de olamayan insanları ve onların yaşadıklarını iyi anlatmıştı. Uzun zaman önce okumama karşın hâlâ aklımda. Toprak Kovgunları ilk çıktığında Orhan Kemal Roman Armağanı almıştı.

Romanın başında, özgeçmişiniz kısaca verilebilirdi. Sözcüklerde bir iki basım hatası var; bu hatalar sonraki baskılarda giderilebilir. Pek fark edilmiyor zaten. Sanırım dizgicinin dikkatsizliğinden kaynaklanıyor. Kitabın adıyla kapak resmi çok uyumlu olmuş. Fransız Empresyonist (izlenimci) ressam Claude Monet'in resmi kitaba olan ilgiyi artırıyor; dikkati üzerinde toplayan bir istasyon resmi.

Adaçayı İstasyonu adlı romanınızla güzel bir çıkış yaptınız. Kadınların içinde bulundukları durumda, verdikleri yaşam mücadelesi destansı bir boyut kazanmış. Anlatımda şiirsel coşkuyu yakalamışsınız. Bir ilk olmasına karşın, ustaca edebiyat dünyasına girişiniz için sizi kutluyorum. Bu bir başlangıç; sizden yeni, güzel romanlar bekliyoruz.

Diğer Yazılar