CİĞERLERİMİZ YANDI KÜL OLDU
Ülkemizde orman yangınları neredeyse sıradanlaştı. Bir yangın başladığında günlerce, haftalarca sürüyor. Akdeniz kıyı şeridinde çok orman yandı; uzun süre söndürülemedi. Bu kadar çok orman yangını olmamalı. Yangınlar kader değil, çoğu insan kaynaklı. Elektrik hatlarından da yangınlar çıktığı söyleniyor. Peki insanlar bilmiyorlar mı, düşünemiyorlar mı? Ormanda ateş yakmamak gerektiğini, bir kıvılcımın bütün ormanı yok edeceğini? Ya düşüncesizlik, ya ihmalkârlık, ya da art niyetler ormanlarımızın yanıp kül olmasına neden oluyor.
Ormanlar bizim temiz hava, temiz su kaynaklarımız. Ormanın olduğu yerde sular orman toprağı tarafından tutulur, orman toprağı tarafından emilir. Yeraltı ve yerüstü su kaynakları buradan beslenir. İçme sularımızın çoğu, dağlardan gelen su kaynaklarından sağlanır. Orman yandığında toprağın kaymasını önleyecek, suların emilmesini sağlayacak doğal ortam yok olur; yağmur suları sel olup yerleşim yerlerini tehdit etmeye başlar. Ormanın olmadığı yerlerde bunu hepimiz görüyor, yaşıyor ve biliyoruz. Can ve mal kayıplarını gözlerimizin önünde bir canlandıralım.
ORMANIN BİTTİĞİ YERDE KURAKLIK BAŞLAR
Ormanlar havanın karbondioksitini alıp, havaya oksijen salarlar. Hava kirliliğinin çoğunu ormanlar temizler. Bir de ormanın olduğu yerlerde daha çok yağmur yağar. Ormanlık bölgeler yağmur açısından şanslıdır. Ormanın olmadığı, bittiği yerlerde yağmur yağmadığından, kuraklık baş gösterir; bundan doğrudan ülkemiz tarımı etkilenir, etkileniyor. Her durumda yurdumuz insanları bundan zarar görür.
Eskiden ormancılar olurdu; koca ormanı onlar korurdu. Ormancılar köylülerin korkulu rüyasıydı. Köylüler çok zarar vermezdi; ağaçların kuru dallarını keserek kendilerine kışın yakacak olarak kullanırlardı. Günümüzde teknoloji bu kadar gelişmiş iken ormanlar yangından ve kötü niyetlilerden korunamıyor. Dağa çıkanlar kontrol edilemiyor, edilemediği için istenmedik durumlar ortaya çıkıyor. Sonuçta halkımızın doğal zenginlikleri yok oluyor.
GÖLGESİNDE OTURACAK AĞACIMIZ KALMAYACAK
Bu yıl Denizli ve çevresinde o kadar çok yangın çıktı ki, nerdeyse hesabını unuttuk. Şurada orman yangını, burada orman yangını şaşırdık kaldık. Bu gidişle gölgesinde oturabileceğimiz ağaç bile kalmayacak. Beş altı gündür Karcı Dağı’nda orman yangını var. Elde olan tüm araçlarla yangın söndürülmeye, yayılmasının önüne geçilmesine çalışılıyor. Tüm bu çabalara karşın büyük bir alan yangından kurtulamadı. Dağın doruğundan başlayarak, dağın eteklerine kadar geldi. Yenişehir’den korku verici alevler görünüyor. Helikopterler ve tüm yangın söndürme araçlarıyla çalışmalar sürüyor. Neden bu kadar yangın, diğer büyük yangınlar yeterince ders olmadı mı? İnsanlar biraz geç mi öğreniyor ne? “Ağacı sev, ormanı koru” özdeyişini ilkokul sıralarından beri öğreniyoruz. Bu güzel özdeyiş hiç akıldan çıkmamalı.
Ormanın ne kadar değerli olduğunu önceki sel felaketlerinden biliyoruz. Yıllar önce Yenişehir semtinde şiddetli yağmurlar sonucu bazı apartmanların bahçelerinin istinat duvarları bile yıkılmıştı. Üstelik o zaman güzel bir orman vardı, sellere engel olacak durumdaydı. Şimdi Karcı Dağı da çıplak, yanıp kül olmuş bir alan görünüyor. Ormanların yok olması insanı ve doğal yaşamı tehdit eden bir durumdur.
Ormanda barınan canlıların ne kadarı yandı kavruldu onu bilen yok. Ormanda yaşamayı kendilerine alan seçmiş olan canlıların, yanarken ki çığlıklarını düşünün. O canlılardan hiç bahsedilmiyor ama onların çığlıklarını duyar gibiyiz. İnsan nasıl olur da böyle bir vahşet girişiminde bulunabilir? Orman o canlıların da eviydi. Evi yanan insanların şaşkınlığı ve korkusu vardır yangından kaçabilen canlılarda.
DENİZLİ OLARAK BÜYÜK BİR FELAKET YAŞADIK
Ormanlar, çok büyük zenginlik katıyor ülkemize. Birçok kullanım malzemesi ağaçlardan sağlanıyor; okul ve kültürel ihtiyaç malzemeleri ağaçtan yapılıyor. Faydaları saymakla bitmez. Birçok ülke ormanlarını korumak için sıkı önlemler alır. Ormanlar iyi korunmalı, onlardan birçok yarar sağlıyoruz. Bu yararlandığımız eşyaların kaynakları yok edilirse, yaşam herkes için zorlaşabilir. Adı üstünde Karcı Dağı; orada yaz kış tepesinden kar eksilmezdi. Semt pazarlarında içtiğimiz karlı şerbetin karını oradan getirirlermiş. Orman olmayan yer, dağ özelliğini kaybeder. Bir haftadır hop oturup, hop kalktık. Bu yangın kente de ulaşırsa diye, içimizden geçirmedik değil. Denizli halkı olarak büyük felâket yaşadık. Dileğimiz bundan sonra böyle felaketler yaşanmaması.
Diğer Yazılar