DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN

53 yıl önce Türkiye’nin en umutlu, en yiğit ve devrimci gençlerini toplumun bağrından çekip aldılar. Onlar daha 24-25 yaşlarındaydı; yaşayacakları daha çok güzel günler ve yıllar vardı. O yaşlarda kitaplar yazdılar, toplumu uyandırmaya çalıştılar. İşçi ve köylü eylemlerine destek verdiler, onların haklarını ve özgürlüklerini savundular. Her demokratik ülkede savunulabilecek şeylerdi söyledikleri; hiçbir suç unsuru bulundurmuyordu. Yaptıkları eylemler anayasal, demokratik eylemlerdi.

Doğdukları, büyüdükleri ve içinde yaşadıkları yurdu çok seviyorlardı. Edirne’den Hakkari’ye kadar, yurdun bütünlüğü içinde duyarlılıklarını salt düşünce düzeyinde değil, eylemlilikleriyle de gösterdiler. Amerikan emperyalizmine karşı mücadelenin en kararlı savunucularıydı onlar. Amerikan 6. Filo’suna karşı çıktılar, Amerikan askerlerini denize döktüler. NATO’nun emperyalizmin vurucu gücü olduğunu bilinçlere çıkardılar, dünyanın bu en terörist örgütünü protesto ettiler.

MUSTAFA KEMAL YÜRÜYÜŞÜ

Üniversitelerde öğrenci tepkisini örgütleyip, mücadele bayrağını yükselttiler. Parasız, lâik, bilimsel, akılcı ve demokratik eğitim belgisini dalga dalga topluma yaydılar. İşçiler, köylüler, dar gelirli yurttaşlar bu haklardan eşitçe yararlanmalıydı. İşsize iş, köylüye toprak isteminin en güçlü ve kararlı savunucularıydılar. Köylülerin toprak işgallerinde, bu devrimci gençleri görürüz. Topraksız ve az topraklı köylülerin toprağa kavuşmasını istediler. Bu eylemlerle ulusal kurtuluşun, toplumsal kurtuluşla bütünleşeceğinin işaretlerini verdiler. Samsun’dan Ankara’ya “Mustafa Kemal Yürüyüşü” düzenleyerek, Cumhuriyet devrimlerini daha ileri götürmenin uğraşı içinde oldular. Onların, tam bağımsız, lâik, demokratik, ileri ve kalkınmış bir Türkiye’ydi istedikleri. Eylemleri tamamen anayasal çerçevedeydi.

DARAĞACINDA 3 FİDAN

ÖLÜMÜN ÜZEERİNE YİĞİTÇE YÜRÜDÜLER

İşte bu gençler, egemen sınıfların oluruyla darağacına götürüldü. Terörist diye yaftaladıkları bu gençler, hiç kimseyi öldürmemişlerdi. Halkın uyanışına öncülük ettiler diye kıydılar onları. Onca imza kampanyaları, Denizler’i (Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Deniz Gezmiş) kurtarma çabaları sonuç vermedi. İdam sandalyesini kendi ayaklarıyla itecek kadar korkusuzdular, yiğitçe ölümün üzerine yürüdüler. Bu genç ağabeyler yaşasaydı, şimdi bambaşka bir Türkiye’de yaşıyor olabilirdik. Mangal yürekli dev gibi gençlerdi. Egemen sınıflar ve onların yöneticileri, bu dev gençlerin düşünceleri bir gün hayata geçerse diye tir tir titriyorlardı. İnsanın insanı sömürmediği, savaşsız baskısız, barış içinde kardeşçe yaşanacak bir dünyayı savundular diye ipe götürüldüler. Cumhuriyet mücadelesi veren Denizler’i aramızdan ayrılışlarının 53. yıldönümünde de unutmadık. Düşünceleri mücadelemize ışık tutuyor. Onlar hep yakışıklı ağabeyler olarak gözlerimizin önünde...

Diğer Yazılar